Giriş Tarihi: 2.10.2011

Kadın kadın olalı böyle zafer görmedi!

Benim bir tanıdığım var. Daha doğrusu tanıdıklarım.
Bir adam ve onunla beraber olmak için birbirlerinin saçını başını yolan dört-beş kadın...
Kadınlar, yıllarca aşk adı altında bu adama sülük gibi yapıştı.
Karşısında "Al beni, al beni" diye zıpladı, arada birkaç tanesi de bu muradına ersin diye adamdan çocuk falan yaptı.
Ama adam Nuh dedi, peygamber demedi.
Bu kadınları dövdü, sövdü, tekmeledi, küfretti hatta bizim komşuların dediğine göre; canını çok sıkan olunca, o da canını sıkanların bacaklarını çivili sopayla delik deşik etti.
Her şeyin üstüne bir de, mahallede adamın memleketinde bir karısı olduğu yani evli olduğu söylenip duruyordu.
Ama olsundu! O kadınlar, metres olmaya da razıydı. Hem artık zaman değişmiş, metreslik de eski filmlerde adı geçen nostaljik bir kavram olarak kalmıştı.
Artık günümüzde evli barklı adamlar, hiç ama hiç sakınmadan, karılarını evde bırakıp sevgilileriyle dışarıda el ele, kol kola dolaşabiliyordu.
Sıkıntı yoktu; aşk, evlilik ve sevgili olma konusundaki bütün değerler yeniden yazılmıştı.
Zaman öyle bir zamandı ki, atış serbestti; herkes gönlüne, midesine sığdırabildiği kadarını almakta özgürdü.
BU BİR KÖLELİK SİSTEMİ
Neyse, işte gel zaman git zaman, kadınlanı, bu vurak elli paylaşılmaz adamla teker teker yollarını ayırdı.
Artık bilemiyoruz dayağa mı doydular, aşağılanmaya mı, herkes yoluna devam etti.
Ya da devam ettiklerini sandılar. Çünkü o iş öyle kolay değildi.
Adam, onlara sahibi gibi davranmaya alışmıştı ve bu kölelik sistemi sonsuza kadar sürsün istiyordu.
Kadınların kendi başlarına var olmalarına, kendi işlerini yapmalarına, başka insanlarla beraber olmalarına vs. elinden geldiği kadar engel oldu.
Yani o, kadınların hayatlarını karartmaya, ayrıldıktan sonra da devam etti.
Ama laf aramızda bana sorarsanız, o kadınlar, bu püsküllü derdi gani gani hak etmişti. Valla şekerim arandılar! O her dakika höt zöt yapan adamın koynuna kendilerini ayıla bayıla attılar.
Bu ayıplı haremin üyesi olmayı gönüllü olarak kabul etmişler ve sonunda ellerinde kalan bir araba dolusu sopa olmuştu. Anam ne dayak yediler, ne dayak yedileerrr!
Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim.
HER ŞEY TEPETAKLAK
Sonra ne oldu derseniz, yıllar takvimde durduğu gibi durmadı.
Adam zaten yaşını başını almıştı, artık iyice yaşlandı. Torununun çocuklarını görecek yaşa geldi.
Gerçi saçını, bıyığını boyattığından, herkes onu daha genç sanıyordu. Fakat gel gör ki; bir gün her şey tepetaklak geldi.
Adamın alacaklıları mı varmış neymiş, duyduk ki; bir gün sokak ortasında bıçaklayıvermişler.
Yok yok, ölmedi.
Ama aldığı hasar büyüktü.
Şimdi saçlarını boyatamadığı için, pamuk dede gibi ve kadınlarını dövdüğü, tekmelediği organlarının fonksiyonunu yitirmesiyle, öylece yatıyor evinin bir köşesinde.
Ama yalnız değil.
O kadınlardan en kalın derilisi gitti evlendi adamla.
Bizim mahallenin morongilleri de buna zafer demedi mi?
İlahi!
Nesi zaferse artık bunun, tövbeler olsun!
Haydi çok dedikodu yaptık, keselim burada.
Ama tek bir şey daha söyleyeceğim. Gerçekten deveye dikenli eyer iyi geliyor, bazılarının garip dünyasında...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.