Nobelli yazarımız Orhan Pamuk'un Karolin Fişekçi ile ilişkisini ilk kez SABAH'ta okudunuz. Birlikte fotoğraflarının yayınlanmasının ardından Fişekçi bir anda tüm Türkiye'nin konuştuğu bir isim oldu.
Özel yaşamı hakkında hiç konuşmayan Orhan Pamuk'un, her şeyi konuşan bir sevgilisinin olması dikkatimi çekti.
Acaba hiç konuşmayan erkekler, kendi eksik yanlarını tamamlamak için çok konuşan kadınları mı tercih ederler?
NE FARK EDER?
Bu arada ilginç bir zamanlamayla, Fişekçi'nin röportajından birkaç gün sonra, bu kez Alman bir profesörün Pamuk'tan çocuk sahibi olduğu iddiası atıldı ortaya.
O haberin ta Almanya'dan buralara ulaşması da ilginç.
Niye şimdi?
Acaba, orada da bir 'gölgede kalmış kadın' sendromu olabilir mi?
Fişekçi'nin açıklamaları Alman profesörü yaralamış olabilir mi?
İki kadın arasında kalmış bir Orhan Pamuk! Ya da Ahmet ya da Mehmet... Ne fark eder?
Dünyanın en zeki adamı İngiliz fizikçi ve evrenbilimci Stephen Hawking, 70'inci doğum günü nedeniyle New Scientist dergisine bir röportaj vermiş. "Gün boyunca ne düşünürsünüz?" diye sormuşlar. O da "Kadınları" demiş. "Kadınlar çok gizemli. Onları çözmek kesinlikle mümkün değil..."
Evet, bütün bir hayatı çözebilirsiniz ama kadınlar konusunda eliniz kolunuz bağlanır.
HERKES OYNUYOR
Erkeklerin özgürlüklerinin peşinden gidip hayatlarını yaşadıklarını iddia ediyoruz ya, koca bir yalan aslında...
Çünkü hayatı kadınlar dizayn ediyor, erkekler de kendilerine kadınlar tarafından biçilen rolü oynuyor.
Karolin Fişekçi, Alman profesörün Pamuk'tan çocuk sahibi olmasını "Kadınca bir oyun oynadı" sözleriyle değerlendirdiği için ben de böyle bir yazı yazdım işte.
Aslında herkes oynuyor...
Sadece Orhan Pamuk sessiz kalıyor.