Gün boyunca karşılaştığımız kadınların yüzde 99’unun kendini güzel bulmadığına inanmak mümkün mü? Güzelliğinden gözünüzü alamadığınız kadınların bile kendilerine koydukları ‘standart’ o kadar yüksek ki; çoğu sadece beğenmedikleri yönlerini görüyor... Minnesota Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, moda dergilerinin sayfalarına üç dakika bakan kadınların yüzde 70’inin kendilerini şişman ve çirkin buldukları ortaya çıkmış. Bu tip dergilerle çoğu kadının sevgi ve nefret ilişkisi var zaten.
BAŞKASI OLMA ARZUSU
O fotoşoplu resimlerle kendi gerçeklerini karşılaştıranlar çok mutsuz oluyorlar. Çoğumuz bir başkası olma arzusu ile yaşıyoruz. Her zaman bizden daha zayıf, daha güzel, daha başarılı, daha zengin birisi var. Pop kültürü kadınlarının en büyük mantrası ‘mükemmel olmak...’ ‘Her şeyi isteyerek’ kendimizi mutsuz hissetmek konusunda üstümüze yok! Yukarıda bahsettiğim araştırmada kadınların erkeklerden daha mutsuz oldukları da açıklanmış. İster çalışan kadın olun, ister ev kadını, o kusursuz olma hırsı insanın kanına bir girdi mi; sosyal durumumuz ne olursa olsun kendimize karşı çok gaddar olabiliyoruz. O mükemmel olma ihtiyacı bizi bitkin düşüren, mutsuz yapan, kontrol edemediğimiz bir bağımlılık haline geldi... Hayata karşı yorgun ve ağır savaşçı gibiyiz çoğumuz...
DEĞERLERİ GÖRÜNTÜ
Ama inanın ne zaman ‘mükemmeliğin’ realistik olmadığını kabul edeceksiniz, akıntının tersine kürek çekmeyi, görüntünüze aşırı takıntılı yaşamayı biraz olsun bırakacaksınız; o zaman mutluluğun ışığını biraz göreceksiniz... “Hayatın anlamı ne?”sorusunu sormaktansa, “Hayatımı ne amaç için kullanabilirim?” sorusu üzerinde düşünmek bence mutluluğun ilk adımı... Üniversitede derslerime gelen genç kızları görüyorum, genç okurlarımdan aldığım mail’lere bakıyorum. Çoğu depresyon ilaçları kullanıyor... Ben bu genç kızların aptal olduklarını düşünmüyorum, aslında tam tersi akıllı olduklarını biliyorum. Ama çoğu kimlik sorunu yaşayan kızlar... Net değerlerini ölçtükleri tek şey görüntü... Bizim gençliğimizde makyaj anlayışımız; yüzümüze renk gelsin diye bir-iki şaplak vurmaktı... Şimdi 12-13 yaşındaki kızlar makyaj yapmadan evden bile çıkmıyorlar. Saçlar, kıyafetler, makyaj falan derken, okul öncelik listesinde belki 10’uncu sırada! Eğer bu yaşta nasıl göründükleri bu kadar büyük bir saplantı ise, bu takıntının yaş ilerledikçe hafiflemeyeceği ortada! 40 yaşına geldiklerinde ne yapacaklar? Nasıl göründükleri ve nasıl görünmeleri gerektiğine dair hisleri arasındaki açığı kapatmak için ipin ucunu iyice kaçıracaklar...
ETKİNİZİ FARK EDİN
İstanbul’da bazı estetik cerrahları, mezuniyet hediyesi olarak göğüslerini yaptırmak isteyen 18 yaşındaki kızları geri çeviriyormuş. Bravo doğrusu!!! Peki ya 18 yaşındaki kızını o doktora götüren anneye ne demeli? Dıştaki sorunu hallederek içteki sorunu çözebilecekler mi? Mutluluğun tek reçetesinin ‘ince ve güzel’ görünmek yanılgısı olduğunu çocuğa verirken iyilik mi yaptıklarını düşünüyorlar? Anneler Günü’ne girerken bir anne olarak önce çocuğunuzun üzerindeki etkinizi fark edin... Çünkü kendine değer veren, kendini olduğu gibi kabul eden anne, aslında çocuğuna da kendine güvenmeyi aşılar. Çocuklar ‘armut dibine düşer’ misali ne görüyorlarsa onu yapıyorlar. Çocuğunuz sabah kalktığı zaman gözünüzdeki ışığı, bir amacınız olduğunu görsün... Strese karşı nasıl teknikler geliştirebildiğinizi, duygusal esnekliğinizi, yeri gelince alışılmış kalıptan çıkıp, farklı bakabildiğinizi görsün... O zaman kendinize düşeni yaptınız demektir...