Pazartesi 23.02.2015 16:38
Son Güncelleme: Pazartesi 23.02.2015 17:22

Kemal Sunal'ın eşinden şok itiraflar

Kemal Sunal'ın eşi Gül Sunal'dan samimi itiraflar...

Kemal Sunal'ın hayat arkadaşı Gül Sunal, Yeni Asır gazetesinden Selahattin Ertaş'a samimi itiraflarda bulundu.

KEMAL'İN RAKİBİ ŞABAN'DI

Star olduğu dönem işsizlikten açlık sınırına gelmiştik!

Twitter'da bir okuyucum yazmış: Hepimiz doğru adamı sevmişiz Gül abla!
Kemal Sunal yıllar önce dizide oynarken, aynı saatte diğer kanaldaki rakibi, ünlü ettiği karakter, Şaban'dı.

24 Saat sadece Kemal Sunal filmleri gösteren yerel TV kanalı var. İzliyor musunuz filmlerini?

Hayır. Kaybettiğimiz günden bu yana izlemiyorum. Bir yerlerde ister istemez denk gelebiliyor ama yine de izlemiyorum.
Öncelikle kitap çok akıcı, dikkat çekici olmuş ve okurken Sunal Ailesi'ye zanki içli dışlı oluyor insan.
Arayanlar da öyle söyledi. "Okurken sanki evinizin içinde birlikteymişiz gibi geldi, ailenin filmini izler gibi gözlerimizin önünden geçti" anılarınız diyorlar. Gördünüz mü, evet hep birlikte evin içinde oturmuşuz gibi olduk okuyucularımla. Bu natürel olmaktan geliyor, Kemal sayesinde hepimiz doğaldık. Kitabı 1 ay gibi kısa zamanda yazdım, yayınevine verdim, yazdıklarımdan endişelenmedim. Benim için içimde biriktirdiklerimle, yaşadıklarımla Kemal'in hayranlarıyla paylaşmış oldum.

Evliliğinize kadar olan süreyi, çocukluğunuza, genç kızlığınıza dair neler anlatırsınız?

Babam subaydı. Ablam Malatya'da doğmuş. Annemin benim için doğumu yaklaşınca, yine Malatya'da olsun istemişler. Fakat anneannem "orası uzak bakamayız sana gel Sandıklı'ya" demişler, ben Sandıklı'da ebe sayesinde doğmuşum. Ama yine babamın memurluğu sebebiyle Ankara'da çocukluğum, gençliğim geçti. Namık Kemal Ortaokulu, Ankara Kız Lisesi, ardından Kemal'le evlilik yıllarım…Yani o kadar, benim hayatım.
Peki ne oldu da kitabı yazmaya karar verdiniz? Aradan 14 sene geçmiş, vefatından kısa süre sonra da yazabilirdiniz.
Yazamazdım, şimdi de, bundan sonra da yazamam. Yazdım, bitti.. oğlum Ali bile, " anne bazı yerleri kusar gibi yazmışsın" dedi. İçimde biriktirdiklerimi dökmüşüm.
Geçen kış Sicilya'da taksideyiz, "Kemal ile ilgili kitap yazmak istiyorum" dedim, Haldun (Dormen) abi "geç bile kaldın şekerim" dedi. Ali çok sevindi. Bir hafta sonra aldım elime kalemi , "bir çift hüzünlü göz" diye yazmaya başladım, gerisi geldi..

Kitabın başlığını siz mi buldunuz?

Evet. "Kemal hadi gel bi kahve içelim" başlığına önce herkes itiraz etti. Çok uzun diye. En sonunda "başka isim buldunuz mu dediler" ben de "düşünmedim" cevabını verdim, öyle kaldı ama kitabı son derece anlatıyor ve "gel beni al" diyor kitap değil mi?

Okuyuculardan geri dönüşler nasıl oldu?

Tahminimden fazla okundu, satıldı. Kemal Sunal olunca doğuldır! Yazdığım herhangi bir şey bu kadar ilgi görmezdi, gerçek bu. İlk okuyanlardan Yılmaz Erdoğan aradı, " ablam ben aldım anı kitabı okuyacağım diye ama bırakamadım" dedi. Ardından Hıncal Uluç bey, köşesinde çok güzel şeyler yazmış. Aynı şekilde ünlü ünsüz herkes kitabımı kucaklamış.

Türkiye, insanlarımız Kemal Sunal'a sahip çıkabildi mi?

Evet, her konuda. Hhalkımız Kemal abi'sine sahip çıktı. Kemal'le ilgili sergiler düzenledik. Eskişehir'de, Antalya'da yaptık. İstanbul'da birkaç kez yaptık. elbiselerine bakışları, özel eşyalarının başında duruşları, insanlar ayrılamıyordu. Garip, anlatılamayacak kadar büyük bir sevgileri var Kemal'e karşı. Düzenlediğimiz sergilerde bunu net gördük . "Asla unutmayağıcız ve unutturmayacağız" diye anı defterlerine yazdılar. Sadece telif hakkı denen bir sıkıntımız var ama o her sanatçının sıkıntısı.

O'nunla ilgili, ilerisi için, müze, vakıf gibi bir projeniz var mı?

Müze konusuna sıcak bakmıyoruz, daha önceki deneyimlerimizden yola çıkarak. Eşyalarını paylaşmayı istemem., Eşyaları, ona ait herşey çocuklarıma, olursa torunlarıma kalacak. İleride ne yaparlar bilemem. Zaten müze gibi bir şey çok pahalı, özel ortamlar gerekiyor. Düşünmedik, istemem de eşyalarını paylaşmayı. Halkımız zaten sevgisiyle, saygısıyla sahip çıktı. Bizim için önemli olan bu.

Kemal Bey'in emeklilik hayalleri var mıydı birlikte plan yapmış mıydınız?

Belki de o günlerde emeklilik hayallerini kuracak yaşa gelmemiştik. Başbaşa mutluyduk. Çok fazla bir şey istemez ki insan mutlu olunca. Güzel bir hayatımız vardı, bu yüzden sanırım hayal kuramıyorduk. Şimdilerde anlıyorum ben.

Futbolu, sporu sever miydi, hangi takımı tutuyordu?

Futbolu çok severdi ve maçları hep izlerdi. Hangi takımı tuttuğunu biliyorum ama söylemeyeceğim. Çünkü öyle bir durum var ki, filmlerinde 3 büyük takımın formasını giydiği sahneleri var. Ve hayranları onu Beşiktaşlı, Fenerbahçeli veya Galatasaraylı biliyor. Öyle de kalsın…

Şimdiki hayatınız nasıl?

Biraz ötede evim, çocuklarım, dostlarım arkadaşlarım, anaokulumdaki küçük çocuklarımız var. Ben iyiyim, yani bir şey aramıyorum. Çok büyük paralara ihtiyacım yok yani onun için. İstanbul'dan ayrılmamam diye düşünüyorum. Kemal'in istediği gibi yaşıyoruz, sanki O hiç ölmemiş gibi…

Çok kızdığı tahammül edemediği veya edemedikleri var mıydı, nelerdi?

Dışarda neye tahammül edemezdi bilmiyorum, evin içindeyse düzen, intizam çok önemliydi. Böyle telefon defteri en altta, (O zamanlar cep telefonları yoktu) üzerinde kumanda, düz duracaklar. Biraz yamuk olsun, "tıtıtıtı böyle olamaz" deyip, kalkıyordu üşenmeden düzeltiyordu. Çekmecelerini kesinlikle karıştırmamız hiç hoşuna gitmezdi, biz de karıştırmazdık zaten, hala da karıştırmıyorum. Herşeyi bıraktığı yerde bulmayı isterdi. Ben o kadar kızgın onu hiç görmedim, yani öyle kızgın çok öfkeli çok sinirli görmedim. Ağız tadıyla bir kavga edemeden bitti hayatımız.

Çocuklarıyla arası nasıldı?

Ben çocuklara bağırırken, O da bana kızardı, istemezdi. İkisinin de üzerlerine titrerdi. Evin içinde benimle, onlarla oyun oynardı. Saklambaç veya bir çok oyun oyunu. Onu buldukları zaman, onlardan daha fazla bağırır, sevinirdi. Çocuk gibi oyunlar oynardı bizimle.
O kadar film çevirmiş, hepimizin ezbere bildiği ama siz evlenirken maddi sıkıntılar içindeymişsiniz, evi dahi zorlukla nasıl aldığınızı anlatmışsınız…
Evlendiğimiz zaman para sıkıntısı çektik ama bundan ne o ben ben şikayetçi olmadık. O'ndan hiç duymadım "gene para yok işte kahretsin" tarzı şeyler. "Ya işte gene para yokmuş" derdi.
Sinemanın yıldızıydı ama işsiz kaldığı yıllar olmuş.
Sonradan filmler bitti, televizyonda daha Trük filimleri keşfedilmemişti. Dizi dönemi başlamamıştı. Tam dokuz yıl boyunca işsiz kaldı. O sıra işte üniversiteyi bitirdi. Açlık sınırında yaşadık diyebilirim, inanın. Dönemin starıydı ama biz parasızlık çekiyorduk.

Maddi yönden rahatlama ne zaman oldu?

"Saygılar Bizden" dizisiyle. O'ndan dizilerinde Şaban performansı beklendi. Olmadı tabi. Niye olmadı? Kemal'i alıyorlar, parayı da veriyorlar. Ee yanında oyuncusu, yönetmene, senaryoya özen gösterilmiyordu. Öbür kanallar da dizisiyle aynı saatte Kemal'in eski filmlerini ekrana çıkardılar.
Kemal, kendisiyle yarıştı adeta. " 25-30'lu yaşlarda yaptığım mimik hareketlerini, 50 yaşımda yapamam." derdi . Yapımcılar garanti düşüncesiyle Şaban karakterinden vazgeçemediler.

Bir söyleşide Zeki Alasya, çok övmüştü rahmetliyi ama ölüm korkusuna benzer korkuları vardı demişti..

Tabii vardı uçaktan korkuyordu, vapurdan, hastalanmaktan korkuyordu…

Peki buna rağmen neden uçağa binmeye kalktı?

Bir keresinde Kemal filmini çekti, sahneler bittiği gün grip oldu. On beş gun yataktan kalkamadı. "Nasıl tutuyorum ben kendimi" diyordu, yani işinin onu koruduğunu düşünüyordu. Balalayka için gitmeye kalktıkları zaman oğlumuz Ali dedi ki, "İstersen karayoluyla gidelim ben de senle gelirim." Yol çok uzun diye istemedi bir türlü. Son gün bile Ali Özgentürk ve yapımcı jip yolladılar. Eğer uçakla gitmek istemiyorsa jiple gitsin diye. Batum'a göre hazırladık. Ali dedi ki "ben valız hazırlıyorum biz ordan seninle dolaşa dolaşa jiple İzmir'e geçeriz" demişti. Son gun aksam Kemal yine " İşim beni korur, bir saatte uçakla gideriz ne olcak?" dedi. Hatta arkadaşı da vardı "sakinlestirici verelim" dedi O istemedi. İnanın çok mutlu gitti yani. Kalp krizi geçirmiş. Balalayka da, O öldükten sonra Batum'ta çekilmedi, İzmir'de çekildi, kader işte.
Senaryoyu beğenmişti demek.
Aslında önce Komser Şekspir senaryosu geldi Kemal'e, onu beğendi. Balalayka'nın senaryosu içine sinmemişti. Bir süre sonra 2 senaryo da yeniden düzenlenmiş halde geldi. Bu sefer Kemal, Balalayka'yı beğenmişti, onda karar kıldı.
Filmlerinin dışında çok ciddi, özel hayatında soğuk insandır diye söyleniyor…
Dediğim gibi evde çok titizdi. Soğuk değil utangaçtı az konuşurdu. Ama rahat olduğu ortamda son derece espriliydi, beni çok eğlendiriyordu. Ben çok konuşurdum, O da bunun la çok eğlenirdi.

Çocuklardan hangisi daha çok benziyor O'na?

Ali'nin de vardır Kemal'den aldıkları ama Ezo daha çok benziyor. Ama ikisinin de huyu Kemal'e benziyor.

Kemal Bey'in sizi en çok etkileyen özellikleri nelerdi?

Sakinliği, güvenilirliği, gözleri, her konuda dürüstlüğıü. Ağzından çıkan her şeyin doğru olduğu kesindi. Geçen bir okuyucum yazmış twitter'da, "hepimiz doğru adamı sevmişiz Gül abla! diye Kemal için. Çok güzel güzel bi laf. Hayatını ne güzel yaşamış, kendini ucuzlatmadan. Kırıp dökmeden, ona verilen şansı herkesle paylaşmış. Kime yardım etmiş, kimi okutmuş, kimin hastasına bakmış yani bunlar. Hiç konuşulmadı sonradan öğrendik. Benim aileme de çok yardım etti kendi ailesine de ama bunların hiç lafı edilmedi. Bunu başarmak zor. Kaç sene yaşadım O'nunla, birazını bile aldıysam ne mutlu bana

Kendi filmlerini izler miydi?

İzliyordu. Filimleri hakkında kimseye laf söyletmedi. Çok ciddi bi şekilde nefes almadan izliyordu.

Dışarıda nasıl karşılanıyordunuz?

Türkiye'nin sevdiği, çok güldüğü bir adamdı. Acayip ilgi görüyordu. Resim çektiriyorlar, imza istiyorlar, öpüyorlar ama Kemal'in koluna, bacağına falan sarılıyorlardı, gıdığını sevenler, yanağını sevenler, öpenler, ayrılmak istemiyorlardı. Yan yana yürüyemiyorduk ilgiden.

Halkın sevgisi için ne diyordu?

"Abicim bunlar nasıl seviyor beni" diye gülüyordu, mutlu oluryordu.

Filimlerin cok izlenilmesine ne diyordu?

O da bu ilgiyi merak ediyordu, sosyologların bunu incelemesi lazım düşünüyordu.

Ege, İzmir'le ilgili anılarınız var mı?

Topçu'da çöp şiş yemeyi çok severdi. Anba Otel vardı, Kemal'le genelde orada kalırdık. Kordon'u beğenir, Kordonboyunda oturmayı severdi.

Kemal Bey'i özlemlerinizle anlatır mısınız?

Divana uzanıp televizyon seyretmesini, o sırada benimle çocuklarımızla sohbetlerini. Evde olduğunda çay, tost yapmamı istemesini, üstüne battaniye örtmemi beklemesini özlüyorum…

En yakın arkadaşları?

Vefa Lisesi'nden arkadaşları vardı. Bize yakın Erdogan Tokatlı otururdu, onunla sohbet etmeyi severdi, Zeki Ökten'le çok severlerdi birbirlerini. Çiçek Bar ekibini severdi. Filmlerinde gördüğünüz ünlü isimlerin çoğuyla zaten arkadaştı.Misafirleri, ailesiyle, akrabalarıyla beraber oturmalarımızı çok severdi. Çok eğlenirdi.

Mutlu yaşamışsınız…

Öfkeli bakışını hiç görmedim, filmlerde bile beceremez. Mutlu ediyordu herkesi. Belki kısa sürdü ama şanslı bir kadınım. Çocuklarımızla birlikte mutlu yaşadık.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.