Kıyaslanmaktan hoşlanmam

Bu yıl 30 yaşına giren Hollandalı model Lara Stone, günümüzün en çok kazanan süpermodelleri arasında. Ünlü kozmetik markası L'Oreal Paris'in global güzellik elçisi olan Stone, aynı zamanda bir çocuk annesi. Lara Stone, hakkında merak edilenleri Harper's Bazaar dergisine anlattı...
Dürüst olmak gerekirse model olmanın hayalini hiç kurmadım. Moda dünyası bana tamamen yabancıydı ve yaşadığım yerde çok da önemsenmezdi. 16 yaşıma kadar moda dergilerinin isimlerini bile bilmiyordum. Bu sebeple kendimi çok şanslı hissediyorum. Dünyanın her yerinden insanlarla tanışıp onlardan pek çok şey öğrenme fırsatım oluyor.
Başlangıçtan itibaren tüm kariyerim muhteşem bir yolculuktu. Mükemmel yerleri ziyaret edip çok yetenekli sanatçılarla tanışma fırsatı buldum. Sanırım kariyerimin çalkantılı ilk yıllarından en güzel hatıralarım, başarılı işlere imza attığım projelerdi. Üstünden çok zaman geçtiği için muhtemelen tüm bu hatıraları olduğundan daha güzel hatırlıyorum. Gerçekten muhteşem yıllardı.
Herhangi bir şekilde başka biriyle kıyaslanmaktan hoşlanmam. Bu sebeple, sadece başarılarımı kendim ölçüyorum ve başkalarının ne dediğini umursamamaya çalışıyorum.
Ergenlik dönemimde görünüşümle çok dalga geçilirdi. Okulda, diğer kızlardan ve erkeklerden çok daha uzundum; bu da beni diğerlerinden daha farklı yapardı.
GÜZELLİK SIRRIM UYKU
Güzellik endüstrisinin en önde gelen isimlerinden L'Oreal Paris ile işbirliğinde bulunmak benim için bir rüyanın gerçekleşmesi demek.
Güzellik sırlarıma gelince... Yeterince uyumak ve bolca su içmek.
Hazırlanmak için saatler harcamayı sevmiyorum. Basit ve natürel makyaj yapmaya çalışıyorum ve karmaşık saç modellerinden de uzak duruyorum.
Beslenirken, James Duigan'nın 'Clean&Lean' yemek kitabından çok yararlanıyorum. Bu kitapta yer alan pratik, sağlıklı ve lezzetli tarifleri çok seviyorum ve sağlıklı besleniyorum. Ayrıca spor salonunda çalışıyorum.
BİSİKLETLE KIRSALDA GEZMEYİ SEVERİM

Anne olmak, hayatımdaki her şeyi çok daha fazla güzelleştirdi. Hayatta bu kadar sevgi ve mutluluğun var olabileceğini hiç hayal edemezdim.
Hollanda'da bir bisiklet kiralayıp şehir içinde ve kırsal yerlerde gezmek çok güzel. Çevre ve doğa bisiklet sürmeye uygun düzgünlükte; bu sayede ekstra çaba harcamanıza gerek kalmıyor.
Londra'da Regent's Park'a gitmeyi çok seviyorum. Sizi büyük bir şehirde yaşadığınızı unutturacak kadar büyük. Köpeğim Bert de orada ördek ve güvercinleri kovalamayı çok seviyor. Aynı durum Hyde Park için de geçerli ancak orası yaşadığım bölgeye biraz daha uzak kalıyor. Ayrıca, Southbank'i çok seviyorum, sıklıkla British Film Institute'de eski filmleri izlemeye gidiyoruz. Brighton ziyaret etmek için mükemmel bir yer ve trenle bir saatten az bir sürede ulaşabiliyorum. Sahil kesimi enfes ve güzel bir iskeleye sahip olan bu şehirde gezebilmek harika.