Son Güncelleme: Pazartesi 12.08.2013
Konserlerim ibadet gibi hep birlikte arınıyoruz
16 Ağustos'ta Harbiye Açıkhava'da konser vermeye hazırlanan Erol Evgin: Konserleri toplu eğlence olarak görüyorum; seyirciyle birlikte yükseliyor, adeta ibadet eder gibi arınıp yıkanıyoruz
Kesin rakamı bilmiyorum ama bini geçti. 1970'li yıllarda; 10 Kasım'lar hariç, neredeyse 364 gün Maksim, Caddebostan ve Köşk isimli gazinolarda sahneye çıkardık. Bunları da düşünürsek, sayı 10 binleri bulur.
Daha önce Nefise Karatay ve Zeynep Beşerler'i sahneye çıkartıp şarkı söyletmiştim. 16 Ağustos'ta yine sürpriz bir konuğum olacak. Şarkıcı kimliğiyle tanınan biri değil; şimdilik ismini söylemeyeceğim. Sahnede bana, 30 kişilik bir orkestra eşlik edecek. Ayrıca Devlet Opera ve Balesi'nden Canan Şabalak danslarıyla konsere renk katacak.
Yaptığım işi çok seviyorum; beni sevenler bunu çok iyi biliyor. Onların sevgisini hak etmek için çabalıyorum. O sevgiyi sürdürmek çok daha zor ve önemli. Bu güveni boşa çıkarmadığımı görmek, hayal kırıklığı yaşatmadığımı bilmek çok güzel.
HER TARZDA ŞARKI SÖYLERİM
Ben seyirciyle paylaşımda bulunmayı seviyorum. Anılarımı anlatıp şakalar ve espriler yapıyorum; hep beraber gülüyoruz. Konserleri toplu eğlence olarak görüyorum; seyirciyle birlikte yükseldiğimizi, adeta ibadet eder gibi arınıp yıkandığımızı düşünüyorum. Bir konsere gittiğimde; albümdekinin ötesinde bir şey görmek, duymak isterim. Bu nedenle kendi konserlerimde de özenli davranırım. Sevenlerimle birlikte yaklaşık üç saat süren bir yolculuğa çıkıyoruz.
Çok heyecanlı... Şafak sayan asker gibi konser gününü bekliyorum. Her sene büyük bir hevesle atılıyorum; ondan sonra "Ne yaptım ben?" diyorum. Çok ciddi bir hazırlık sürecine giriyoruz. Repertuvar çalışmaları, okuma provalarının yanı sıra anlatacağım anekdotlarımı gözden geçiriyorum.
Konser günü uykumu iyi alırım, iyi dinlenirim. Asabi veya gergin olmam; her zamanki gibi neşeli olurum. Öğlen et yerim çünkü uzun saatler midede kalıyor ve tok tutuyor insanı. Öğleden sonra konser alanına gidip sound check yaparım. Birçok sanatçımız bunu vokaline yaptırır; bence bu çok yanlış. Ben bizzat kendim gider yaparım; mekanın her noktasında sesin homojen olmasına çok dikkat ederim. Çünkü seyirci sahnede olanları iyi duymadığı zaman kendi arasında konuşup sahneden kopar. Seyircinin kopmaması için ses çok önemli.
Son dakika moralimi bozacak şey duymamak için kuliste telefonları açmamaya özen gösteririm. Sahneye çıkarken "Allah'ım beni utandırma" diye de dua ederim, torunlarımı hatırlarım. Onun dışında totem tabir edilen uğurlarım falan yok.
İzmir Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu'nda ve Kıbrıs Yavuz Çıkarma Plajı'nda konserler verdim. İstanbul Açıkhava konserinin hazırlıklarını sürdürdüm. NTV için bayram özel solo konser programı çektik. Sonbaharda çıkacak single ile yılbaşına hazırladığım albüm için şarkı seçimleri yaptım. Yazın sıcak günlerinde biraz da yüzerek form tuttum.
STİLİMİ ÇOK ERKEN YAŞLARDA BULDUM
Ben stilimi erken buldum ve onu hiç değiştirmedim. Stilimi, içtenlik ve samimiyetten yola çıkarak oluşturdum; konuşma sesime en yakın şekilde şarkı söyledim. Arayış içinde olmadığımdan, yol almak için vakit kaybetmedim. Modaya uygun davranmadım. Bunun da çok avantajını yaşadım. Çünkü Türkiye'de sanat yapmak, kendini kabul ettirmek zordur.
Türkiye'nin lokasyonu belli; dünya piyasasıyla ilişkimiz çok zayıf.
MESLEĞE KÜSTÜĞÜM ZAMANLAR OLDU
Hayır, tükenmişlik sendromuna yakalandığımı hissettiğim anlar olmadı ama zaman zaman küskünlükler oldu. Bazen yaptığınız iş seyirciye geçmiyor, hata yapabiliyorsunuz. Hata yapmadığınızda da 'Beni anlamıyorlar' diye dert ediniyorsunuz. İçinize çekilip küsüyorsunuz. O zamanlarda başka işlerle meşgul olmak gerekiyor. Ben de bunları yaşadım ve kabuğuma çekildiğim dönemlerim oldu.
TV ŞOVU YAPTIM
O dönemlerde mimarlık ve resimle ilgilendim ama hayatımın merkezinde her zaman müzik oldu. Popüleritemin zayıfladığı dönemlerde yanıma gelip "Erkin Koray mı?", "Erol Büyükburç, değil mi?" diye sorduklarında, TV şovu yapma zamanım geldiğini anlıyorum. Sahnede olmadığım zaman TV programları yaptım. Bir şekilde hep Erol Evgin ismini yukarıda tutmayı başardım.
Dünya starı olamamış ama bunu hak etmiş çok sanatçı var. Pop müziğin patladığı yıllarda biz de, Avrupalı meslektaşlarımızla aynı sahneleri paylaşmak isterdik. O dönemde Türk parasını koruma kanunu vardı. Demir perde ülkesi gibi her şeyi zorlukla yaptık.
EN SON HABERLER
- 1 Bernard Hill 79 yaşında hayatını kaybetti! Titanic ve Yüzüklerin Efendisi'ndeki rolleriyle hafızalara kazınmıştı...
- 2 Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal'dan GÜNAYDIN'a özel açıklamalar! "CHP en zor zamanında babamı yalnız bıraktı"
- 3 Jet sosyete havada panik atak geçirdi! İstanbul Modern Direktörü İpek Cankat uçakta fenalaştı...
- 4 'Bir Şarkısın Sen'in Fındık Kurdu Berna'sı şimdi 24 yaşında! Güzelliğiyle ilgi odağı oldu
- 5 93 yıllık ömrüne 4 evlilik sığdırmıştı! Türk Sineması'nın efsane ismi Münir Özkul'un hiç bilinmeyen oğlu ortaya çıktı!
- 6 Bensu Soral hastaneye kaldırıldı! Boşanmanın eşiğinden dönen Bensu Soral-Hakan Baş çifti sağlık sorunlarıyla boğuşuyor!
- 7 Kim Milyoner Olmak İster?’de yarışmacı heyecanına yenildi! Henüz ilk soruda elenerek büyük şaşkınlık yaşadı!
- 8 Çağla Şıkel’in estetik yaptırmadan önceki halini görenler şaşırdı! Kim der ki Çağla Şıkel!
- 9 Kıvanç Tatlıtuğ ve Başak Dizer’in minik oğlu Kurt Efe’nin stili çok beğenildi!
- 10 Mesut çocuklar