Giriş Tarihi: 13.3.2015
Kriptografik ilişkiler
Bu hafta vizyonumda 'The Imitation Game' (Yapay Oyun) adlı film vardı. 20'nci yüzyıla damgasını vuran matematikçi, bilgisayar bilimcisi ve kriptolog 'Alan Turing'in hayatının üç döneminden kesitler izlediğimiz filmde; Keira Knightley bir kez daha dönem filmlerinin kadını olduğunu ispat ediyor. Benedict Cumberbatch de bir dehayı canlandırmanın verdiği zorluğun altında ezilmeden başarılı bir performans sergiliyor. Filmin başarısı bir kenara, aradan günler geçmesine rağmen halen kafamın içinde yankılanan bir 'Alan Turing' sözünü sizinle paylaşmak istiyorum: "İnsanlar, birbirleriyle konuşurken ne demek istediklerini asla söylemez. Başka bir şey söyleyip senden ne demek istediklerini anlamanı beklerler." Biz insanlar, bir kriptolog misali yaşıyoruz aslında. Kriptografi; herkesin görebileceği mesajları inceleyen bir teknikler bütünü. Ama o mesajların anahtarı sizde yoksa, ne anlama geldiğini bilemezsiniz. Konuşmak da böyle bir şey işte. Dilimizden dökülenler, aklımızdan geçenlerle aynı mı? Kim, karşısındakine öz benliğinin anahtarını teslim ediyor ki! Birbirimizin diline dekoder takmak istediğimiz olmuyor mu? Anlamak ve anlaşılmak gün geçtikçe zorlaşıyor. WhatsApp'tan gelen mesajları, 'Burada ne demek istemiş?' diye arkadaşınıza okutmuyor musunuz siz de? Ya da patronunuzun toplantıda ima ettiklerini, 'Yoksa bana mı laf çarptı?' diye saatlerce kafanızda düşünmüyor musunuz? Bal gibi de yapıyoruz bunları. 'Beni Instagram'da takipten çıkarmış, ne demek istedi şimdi? Benden sıkıldı mı? Yoksa hakkımda bir şey mi duydu?' diye de düşünüyoruz. Alt metni olmayan, şifreleme gerekmeyen söylemler, hiçbir gizemi olmayan net duygularla dolu ilişkiler yürütsek daha az yoruluruz inanın.