Cumartesi 11.12.2016

Melis Birkan: Herkesin beni sürekli beğenmesi tehlikeli

‘Sen Benim Herşeyimsin’ filminde rol alan Melis Birkan, kariyeriyle ilgili genelde olumlu eleştiriler aldığını söyledi ve ekledi: Sürekli güzel şeyler duymak insanı yanıltabilir. Beğenildiğin kadar, beğenilmiyor olman da lazım. Sizi herkesin beğenmesi tehlikeli olabilir, kişiye sürekli tekrara düşüyor hissi verebilir

Tolga Örnek'in yönettiği 'Sen Benim Herşeyimsin'de, Tolga Çevik'le başrolü paylaşan Melis Birkan; filmde anneliğe hazır olmadığı için bebeğini babasına bırakıp kaçan 'Pınar' karakterini canlandırıyor. Birkan'la filmi, rolünü ve kariyerini konuştuk...
'Sen Benim Herşeyimsin'den daha çok komedi beklentisi var. Film, bu beklentiyi karşılayacak mı sizce?
Komedi beklentisi Tolga Çevik'ten kaynaklanıyor. Filmde komedi de var, dram da. İçinde farklı tatları barındıran, sürprizli bir film.
Filmi ne kadar sürede çektiniz?
Bir ay kadar sürdü çekimler. Bir hafta Antalya Çıralı'ya gittik; Antalya sıcağında çekim yaptık.
Filmde anneliğe hazır olmadığı için bebeğini babasına bırakıp kaçan ve yıllar sonra çocuğunu almaya çalışan 'Pınar' adlı kadını canlandırıyorsunuz. Role yaklaşımınız nasıl oldu?
'Pınar' belki de çok hazır olmadığı ve ne yapacağını bilemediği bir durumdayken hamile kalıyor. Tek başına bunun üstesinden gelemeyeceğini fark ettiğinde; babasının, çocuğuna daha iyi bakacağını düşünüyor. Onu babasına emanet ediyor ama kafasındakileri açıklıkla söylemiyor. Ondan sonrası da yoruma açık. Kendi hayatını daha iyi şartlarda kurduktan ve kendisini daha güçlü hissettikten sonra geri geliyor.
Pişmanlık yaşıyor...
Evet. Ama bıraktığıyla bulduğu aynı olmuyor. Onların arasında çok güzel bir baba-kız ilişkisi var. Kızına iyi bakıldığına emin ama bir taraftan da pişmanlık yaşıyor; kendisini affettirme çabası içinde.
Sizce izleyici kızacak mı 'Pınar'a?
Göreceli bir kavram bu. Herkes kendi tarafından çekip yorumlayabilir ama empati kurduğunuzda, 'Bir insan bunu neden yapar?' diye düşünmek gerekiyor. Bunun altında neler yattığını, o kişinin neler yaşadığını, yani o psikolojiyi de bilmek lazım. Ben role hazırlanırken bunu çok düşündüm. Hayat öyle bir şey ki, rahat olduğunu düşündüğünüz şeyler bile o kadar rahat olmayabiliyor. Filmde 'Bu kötüdür', 'Bu iyidir' diye ayrım yapmamızı gerektiren bir durum yok.

ÇOCUKLAR ÇOK BAŞARILI
'Sen Benim Herşeyimsin', bir Meksika filmi uyarlaması. Orijinalini izlediniz mi?
Evet, izledim. Orada her şey kendilerine özgü. Komedi algısı biçimi, oyunculuklar, jestler, mimikler; her şey farklı. Orada çok beğenilmiş ve önemli gişe yapmış bir iş. Ama bu filmi, Tolga Örnek çok güzel uyarladı bence.
Uyarlamalarla ilgili ne düşünüyorsunuz; özgünlükten yana mısınız?
Önyargılı değilim. Güzel bir filmin, farklı dilde uyarlanması güzel bir şey bence. Hangi dile çevrilirse çevrilsin, önemli olan filmin yapısının sağlam ve evrensel olması. Sonuçta insan ilişkileri üzerine keşfedilmemiş bir şey yok. Her şey bir şekilde anlatıldı. Aşk filmlerinin de hepsini birbirine benzetebilirseniz ona bakarsanız. Herkesin bakış açısı birbirinden farklıdır. Özgünlük; hikayeler aynı olsa bile, onu nasıl yazdığın, oyunculara nasıl aktardığın ve oyuncuların bunu yorumlayış biçimleriyle alakalıdır. Seçtiğin oyuncular bile bambaşka bir yapı oluşturulabilir.
Tolga Çevik ve Tolga Örnek'le nasıl bir çalışma süreci geçirdiniz?
Gayet keyifliydi. İkisini de olabildiğince takip etmeye çalışıyorum. Tolga Örnek, tüm filmlerini bildiğim bir yönetmen. Tolga Çevik'i de yaptığı işlerden biliyorum, programına konuk da olmuştum yani tanıyorduk birbirimizi. Çok pozitif, çok profesyonel ve eğlenceli biri olduğunu biliyordum. Öyle olunca benim için 'Evet' demesi kolay bir iş oldu. Eğlenerek çalıştık.
Filmde Tolga Bey'in çocukları da oynadı Özellikle herkes kızı Tuna'nın performansından bahsediyor...
Evet, ikisi de çok yetenekli, özgüvenli ve akıllı çocuklar. Çocuk oyuncu durumunu yaşatmadılar bize; bizi hiç yormadılar. Set arkadaşımız gibilerdi; öyle şakalaştık, öyle muhabbet ettik onlarla. Set bir çocuk için çok zor bir yer ama Çevik Ailesi çok bilinçli. Anne-baba yanlarında olunca, onlar da kendilerini rahat hissettiler. Kendi performansımı bitirip onları izlediğim çok anlar oldu.

ŞANS ÇOK ÖNEMLİ
Gişe için öngördüğünüz bir rakam var mı?
Benim şimdiye kadar bu konuyla ilgili hiç öngörüm olmadı. Bir işle ilgilenirken, televizyon ya da sinema fark etmez; yaptığınız işin devamlılığını istiyorsunuz. Seviliyor olması beraberinde gişeyi veya reytingi getiriyor ama o benim işim değil. Şans diye de bir faktör var.
İnanır mısınız şansa?
Evet. Ben yer aldığım filmlerin seyirciye ulaşması bakımından şanslı olduğumu düşünüyorum. Yaptığımız işin yüzde 50'si şanssa, diğer yüzde 50'si yetenek ve kabiliyettir. Ben içinde olduğum her işten çok memnunum.
Genelde ne yönde eleştiri alıyorsunuz?
Genelde olumlu oluyor ama sürekli olumlu ve güzel şeyler duymak da insanı yanıltabilir. Beğenildiğin kadar, beğenilmiyor olman da lazım. Herkesin beğeniyor olması tehlikeli olabilir, kişiye sürekli tekrara düşüyor hissi verebilir. Elimden geldiğince bir şeyler denemeye çalışıyorum.
Her oyuncu üstüne koyarak ilerlemek ister. Siz üstüne koyup ilerlediğinizi nasıl anlıyorsunuz?
Onun bir kriteri var mıdır bilmiyorum ama ister beğenin, ister beğenmeyin; kendinizi izliyorsunuz tabii. Bazen hoşlanmıyor insan izlediği şeyden ama izlemek lazım; o zaman değerlendirme imkanın olabiliyor. Bence iş yapmadığın zamanı da iyi değerlendirmek lazım. İzlediğin, okuduğun bir şey, bir gün bir işe yarıyor. Benim hayat anlayışım böyledir zaten; her anı güzel değerlendirmek isterim.

EVLİLİK VE ANNELİK İÇİN ACELEM YOK
'Pınar' rolüyle anneliğe bakış açınızı sorguladınız mı?
Hayır, öyle bir sorgulama içinde olmadım. Ben çekirdek aile çocuğuyum. Her ne yaparsam yapayım, onların desteklerini her zaman yanımda hissettim. Bu konuda şanslı olduğumu düşünüyorum ama benim kadar şanslı olmadığı halde başarılı olan bir sürü insan var. Ben, çocuğumun da benim gibi büyüyebilmesini, anne olduğumda, ona yanında olduğumu hissettirebilmeyi istiyorum.

MUTLUYUM
Anne olmak için kafanızda bir süre var mı?
Hayır, herkesin kendi zamanlaması var. Toplum olarak çok yaşanıyor, özellikle de belli bir yaşa gelince beklenti oluşuyor. Bu beklentiden rahatsız değilim. Herkesin bir hayat akışı var. Dışarıdan ona müdahale etmek mümkün olmuyor. Ben kendi hayat akışımdan memnunum. Şu an için ne evlilik, ne de annelik için acelem yok.
12 senede altı film kötü bir performans değil
12 yılda altı sinema filminde rol almışsınız. Az mı, çok mu sizce; bir değerlendirme yapar mısınız?
Ben matematiksel bir plan dahilinde yönetmiyorum kariyerimi. 'Seneye şunu yaparım', 'İki sene sonra bu filmde oynarım' gibi bir planlamam olmadı hiç. Bu tamamen denk gelmeyle alakalı. Bazen içinde olmak istediğiniz bir proje geliyor ama o sırada başka bir işte yer aldığınız için ona vakit ayıramıyorsunuz. Şans faktörünün içinde bu da var. Sinema yapmayı çok seviyorum; beni çok mutlu ediyor. Ama 'Keşke şunu da yapsaydım' dediğim bir şey olmadı, inşallah da olmaz. Önemli olan geriye dönüp baktığında 'İyi ki oynamışım' dediğim filmlerin sayısını artırmak. Yoksa 12 senede altı film kötü bir rakam değil bence.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.