Ezgi Şenler: ‘Müjgan’ benim için yazılmış onunla ergenliğime döndüm

Her pazartesi akşamı televizyon izleyicisininn buluşma noktası olan 'Canevim' dizisinde 'Haksever Ailesi'nin küçük kızı 'Müjgan'ı canlandıran Ezgi Şenler'le buluştuk... Genç oyuncuyla hem diziyi, hem de özel yaşamını konuştuk...

'Canevim'de 'Haksever Ailesi'nin hemşirelik bölümünde okuyan, gözü biraz yükseklerde olan kızı 'Müjgan'ı canlandırıyorsunuz. Karakteri bir de sizden dinlesek...
'Müjgan'; yaşının da verdiği asilikle düşünmeden konuşuyor ve biraz da şımarık biri. Her genç kız gibi lükse özeniyor. Çok zeki ve ailesine istediği şeyleri yaptırma konusunda çok başarılı. Hepimiz ergenken zorlu süreç yaşadık. O da benzer bir sürecin içinde. Mantığı daha ağır basan bir karakter.
Dizinin 'Aile yıldızlar gibidir, en çok karanlıkta parlar' sloganını siz yorumluyorsunuz?
Aile benim için salt, koşulsuz sevgi demektir. Bir insanın başına ne gelirse gelsin; en güçsüz durumlarında onu olduğu gibi kabul eden tek yer ailesidir. Benim için bu hayatta en değerli şey ailedir.


OYUNCULUĞA AŞKLA BAĞLIYIM
Sizin ailenizle ilişkiniz nasıl?
Ben ailede tek çocuğum. Müjgan'ın karakter analinizi okuduğumda, anneme ve babama telefon açarak "Size ergenliğimi yeniden yaşatacağım sanırım" dedim. 'Müjgan', benim ergenliğime çok benziyor; tek bir farkı var, o çok haklı. Ben şımarıktım ve çok fazla çektirdim onlara. Ama ailem hep bana destek oldu. Asiliğim ve şımarıklığım karşısında bir kere bile kızmadılar bana. Tam tersi beni özgür bıraktılar, bana güvendiler ve arkamda durdular hep. Büyüdüm ve artık aklım başımda. Bizim evde sorunlar hep masaya yatırılır, sakince konuşulur ve çözülür. Kavga ortamı nedir bilmem ben. Tekrar dünyaya gelsem değiştirmeyeceğim tek şey ailem olurdu.
Üniversitede dans eğitimi almışsınız. Uzun yıllar da bale yapmışsınız. Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?
Ben ortaokul, lise ve üniversiteyi Hacettepe Konservatuvarı'nda okudum. Bale eğitimim 12 yaşındayken başladı. Ailemde çok fazla sanatçı var benim. Halalarım, kuzenlerim balerin, balet, çellist, kemancı. Baleye aşkım 3 yaşında başladı ve okuluna gittim. Lisede sakatlıklar yaşadım; dizim sakatlandı, ayağımdan ameliyat oldum. Böyle aksilikler olunca "Sanırım bale hayatım uzun sürmeyecek benim" dedim. Bir yaz tatile gittiğim yerde menajerim Yeşim Kocaman ile tanıştım. Tanışma sonrası deneme çekimlerine girdim. 2016'da oyunculuk serüvenim başlamış oldu. Yeteneğim olduğunu, oyunculuğu çok sevdiğimi deneyince gördüm. Oyunculuğa şu an büyük bir aşkla bağlıyım.
Size 'Müjgan' karakteri teklif edildiğinde, senaryoyu okuduğunuzda ilk ne düşündünüz?
İlk okuduğumda "Müjgan' aslında kötü bir kız falan değil, yaşadıklarında çok haklı" dedim. Kendi ergenliğime benzettiğim yanları vardı ve 'Müjgan' sanki benim için yazılmıştı. Deneme çekimine girdiğimde çok rahattım. Çıktığımda kendi kendime "Ezgi, 'Müjgan' karakteri senin, rahat ol" dedim. O kadar emindim ki... 'Müjgan'ı o kadar iyi hissediyorum ki. Umarım benim hissettiğim duyguları aynı şekilde seyircimize de aktarabiliyorumdur.


GÜZELE, YAKIŞIKLIYA İHTİYAÇ YOK
Dizinin çekimleri nasıl gidiyor?
Çekimler çok keyifli, bol kahkahalı ve hızlı bir şekilde ilerliyor. Oyuncuların birbirleriyle iletişimi çok iyi. Kısa sürede sanki beş-altı sezondur bu ekiple çalışıyormuşum gibi hissettim. Başta yapımcımız sevgili Ata Bey, yönetmenimiz Adnan Güler ve rejisi, kamera arkası ekibi, herkes o kadar tatlı ki...
Sizce iyi bir oyuncu olmak için eğitim almak şart mı?
Yeteneğimiz o işi yapabileceğimizi gösteriyor ama geliştirmek ve daha iyi olmak, elbette bol bol okumak, araştırmak, gözlemlemek, ders almak ve izlemekle oluyor. Ünlü algısı gerçekten bana en baştan beri çok saçma geliyor. Konservatuvarlarda, özel tiyatrolarda, okul tiyatro topluluklarında keşfedilmemiş çok fazla yetenekli arkadaşlarımız var. Bu yetenekleri sadece Türkiye değil, dünya görmeli. Güzel kız, yakışıklı oğlana değil; yetenekli, çalışkan yeni yüzlere ihtiyacımız var bence.
Dizi dışındaki vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Diziden zaman buldukça Ankara'ya, ailemi görmeye gidiyorum. Eğer İstanbul'da olursam arkadaşlarımla zaman geçiriyorum. Doğayı çok seviyorum ve yeşil alanlarda vakit geçirmek beni dinlendiriyor. Evde olmayı çok sevmiyorum. Sahile gidip kitap okuyorum, müzik dinliyorum. Olmazsa olmazım ise pilates.


YETENEKLİ OYUNCULARIMIZI DÜNYAYA GÖSTERME ZAMANI GELDİ
Oyunculuktaki hedefleriniz neler?
Tabii ki işimi en iyi şekilde, layığıyla yapmak, eğitimlere katılıp kendimi geliştirmek ve duyguları en iyi şekilde seyircilere aktarabilmek. İleride bir müzikalde rol almayı, hem okulunu okuduğum baleyi, hem de oyunculuğumu sergileyebileceğim bir projede yer almayı çok istiyorum. Türkiye'de biraz geç de olsa bir şeyler denenmeye ve başarılı olmaya başladı. Hem kendimizi geliştirmek, hem de dünyaya kendimizi tanıtmak için çok imkanımız var. Zaman, dünyaya kendimizi ve Türkiye'yi gösterme zamanı.

ASİ AMA VİCDANLI BİRİ
Yıllarca kardeşi olarak bildiği 'Ayşe'nin, ablası Elvan'ın kızı olduğunu öğrenen 'Müjgan', ailesine bu konuda destek olacak mı?
Tabii ki olacaktır. Sadece bu olay bunca sene kendisinden saklandığı için tepki vermesi çok normal. 'Müjgan' aslında asi ama vicdanlı biri. Kardeşi bildiği 'Ayşe'nin, 'Elvan'ın kızı olması hiçbir şeyi değiştirmez.

SOSYAL MEDYA KARA DELİK GİBİ
Sanal dünyayla, internetle aranız nasıl?
Sosyal medya maalesef kara bir delik, herkes gibi beni de içine çekiyor. Tabii ki kısıtlama getiriyorum çünkü maalesef bazen gereksiz tepkiler, laf atmalar olabiliyor. Bir şeyi paylaşırken iki kere düşünmemiz gerekiyor. Herkesin özgür alanına müdahale edilmese, herkes saygı ve sevgi çerçevesi içinde olsa; sosyal medya tadından yenmeyecek. Ama maalesef öyle bir algı yok ve bu beni üzüyor. Dünyaya sevgiyle değil, nefretle bakan insanları gördükçe üzülüyorum. Kimse birbirini sevmek zorunda değil ama saygı duymak zorunda.