Onlar mahallenin çocukları

"Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz."
Yıllarca gazetedeki odamın duvarında durdu bu söz.
Şimdi siz de vicdanınızın bir köşesine Hz. Muhammed'in bu hadisini iliştirin, ben de konuya gireyim.
Köpekten korkanların düştükleri yanılgı hep aynıdır. Onlar her köpeğin insanoğluna saldırmak, ısırmak ve ısırınca da o insanı kudurtmak üzere yeryüzüne indirildiğini zannederler.
Hele hele sokak köpekleri!
Yüz metre öteden görseler yollarını değiştirirler çünkü onlar için bir sokak köpeği, cana susamış canavardan başka bir şey değildir.
Üstüne üstlük bir de o köpek havlıyorsa, ısırma ihtimali yüzde yüzdür.
POZ KESİYORLAR!
Bunlar hep, kendisinden başka varlığa tahammülü olmayan, sevgisiz, bu dünyanın sadece kendisi için yaratıldığına inanan kibirli insanoğlunun; zahmet edip de başka canlıları tanıma çabasına girmemesinden kaynaklanıyor aslında.
Tanısalar, bilseler; sokak köpeklerinin bir insan görünce havlamaya başlamasının, saldırı değil tam tersi 'Bakın sizi nasıl koruyorum' diye hava atması olduğunu anlarlar.
Bizim mahallenin soysuzlar çetesinden biliyorum ben.
Bir ağacın altında uyuz uyuz yatıp miskinliğin tadını çıkarırken sokağa bir insan girsin veya evlerden birileri dışarı çıksın, hemen toparlanıp sağa sola amaçsızca havlamaya başlıyorlar.
Yan gözle de o insana bakıyorlar 'Acaba görüyor mu?' diye.
Yemin ederim, bildiğin hava atıyorlar, poz kesiyorlar!
"Görevimin başındayım, aslında uyumuyorum, gözlerimi dinlendiriyorum" dercesine.
Evet sokak köpekleri; siz onları sevseniz de, sevmeseniz de; iki lokma kuru ekmekle bir kap su verseniz de vermeseniz de, bulundukları bölgeyi sahiplenir ve orada yaşayan insanları koruyup kollarlar. Siz isteseniz de, istemeseniz de.
Yukarıdaki satırları ve benzerlerini 13 yıldır kim bilir kaç kez yazdım, yazdık.
Bu topraklar sokak köpekleriyle hesabını bir türlü kapatamadı, hıncını bir türlü alamadı.
Adaya kapattılar olmadı; gördükleri yerde zehirlediler, vurdular, yaktılar olmadı.
Şimdi hazırlanan yeni tasarıyla, mahallelerimizde yıllardır gözümüz gibi baktığımız, kısırlaştırdığımız, her sabah bizi kuyruklarını bayrak gibi sallayarak selamlayan, akşam da rahat uyuyalım diye sabaha kadar sokakta nöbet tutan arkadaşlarımızı toplayıp 'doğal yaşam alanlarına' götüreceklermiş.
Doğal yaşam alanı dedikleri; hayırsız ada benzeri, şehirlere çok uzak, üzerinde taştan, topraktan başka bir şeyin olmadığı çorak araziler.
Orada açlıktan, susuzluktan kırılıp birbirlerini yiye yiye ölecekler.
Şu günlerde hepimizi korkutan ve kahreden bu 5199 sayılı yasa tasarısına karşı çıkan iyi yürekli, vicdanlı insanlar; yasayı engellemek için kuş gibi çırpınıyorlar.
Ben kendi adıma www.sessizkalmasucaortakolma. com'a girip meclise gönderilecek dilekçeye bir imza attım.
"Ölüm yasasına hayır" demek için elden başka ne gelir bilemiyorum.

SENDEN FARKI YOK
Ve bu yazıyı köpek haramdır, pistir; kedi nankördür, haindir, tekmelenmeye müstahaktır diyenler için, Kuran'dan bir ayetle bitirelim istiyorum:
"Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi ümmettir (topluluklardır). Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rab'lerinin huzuruna getirilecekler."
En'am suresi 38. Ayet
(Kısaca "Ey insanoğlu, yarattığım kedinin, köpeğin, yılanın, kuşun benim nazarımda senden hiçbir farkı yok" demek istiyor.
Anladınız değil mi?
(Artık anlamalısınız.)