Zeynep Hanım, biz sizi hep Nuri Bilge Ceylan'ın yapımcısı olarak tanıdık ama siz Güzel Sanatlar mezunusunuz ve bir de reklam geçmişiniz var...
Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV bölümü mezunuyum. 1986 yılında daha üniversitede okurken reklam sektörüne girdim. 1994 yılına kadar prodüksiyon asistanlığı, yönetmen yardımcılığı, yapım koordinatörlüğü ve ajans prodüktörlüğü yaptım... Sonra oğlum dünyaya geldi ve oğlumun babası ile kendi reklam filmi yapım şirketimizi kurduk...
Reklamdan sinema sektörüne geçişiniz nasıl oldu?
Reklam sektöründe geçirdiğim 11 yılın son iki yılını, kendi şirketimizde müşteri ilişkilerini yürüterek sürdürdüm, ancak eğitimini aldığım sinema ile ilgilenmek istiyordum. Tam da bu dönemde, Kutluğ Ataman 'Semiha B. Unplugged' projesini tamamlayabilmek için bir destekçi arıyordu. Biz de, şirket olarak bu desteği verdik. Ardından, Kutluğ'nun Alman yapımcısı, o dönemde 'Lola ve Bilidikid' filmi için bir ortak arıyordu ve ben filmin ortağı oldum. Böylece sinema sektörüne girdim ve hayatımda yeni bir dönem başladı.
ÖDÜL SONRA GELİR
'Hiçbir Yerde', 'Lola ve Bilidikid', 'İklimler', 'Üç Maymun'... Hep nitelikli filmlerin yapımcılığını üstlenmişsiniz...
Ben inandığım yönetmenlerle işbirliği yaptım, projelerine güvendim ve işimi doğru yapmaya çalıştım. Ödüller sonradan geldi. 'Ödül' benim için sadece motivasyon arttıran bir unsur...
Yapımcı-yönetmen birlikteliği olarak Nuri Bilge Ceylan'la çok güzel bir bağınız var... Nasıl başladı bu işbirliği?
Birbirimizi sektörden tanıyorduk ve sektörel konularda fikir alışverişleri yapıyorduk. 'İklimler' filmi öncesinde yine böyle bir fikir alışverişi için görüştük ve devamında yönetmen-yapımcı olduk.
'Üç Maymun'un Oscar serüveninde ilk dokuza kalmasında da önemli bir rol üstlendiğiniz söyleniyor. Filmlerin başarısı kadar lobi faaliyetlerinin de önemli olduğu konuşuluyor. Nedir Oscar'daki işleyiş?
Oscar çalışmasında lobi faaliyeti çok önemli... Bizim en büyük şansımız Cannes'dan, 'en iyi yönetmen' ödülü almamız oldu. Ardından Oscar kurallarına göre kurduğumuz strateji, sonucu belirledi. O güne kadar yapılanlardan farklı bir yol izledik. Bu işin en profesyonelleri ile çalışma fırsatı bulduk. Şunu belirtmeliyim ki, bu profesyonellerle çalışmak yalnız ticari bir kapsamda, parayla ve iş ilişkileri ile gerçekleşmiyor. Bu profesyoneller, filmi izledikten sonra yapımcı ile işbirliği yapıp yapamayacaklarına karar veriyorlar. Aksi halde ilgilenmiyorlar.
PROJE İTHAL EDİYOR
Türk filmleri neden yurtdışında gösterime girme sıkıntısı çekiyor? Uluslararası festivallerden ödül almış yapımlar bile gösterim şansı bulamıyor...
Yurtdışında gösterim dinamikleri çok farklı... Bu noktada söyleyebileceğim en önemli şey; bir kere yurtdışında yaşayan Türkler dışında bir izleyici kitlesinin oluşması gerekliliği. Bunun oluşması için de, evrensel konuların anlatıldığı filmler olması lazım. Yani sonuç olarak orada tümüyle başka bir pazarın yaratılması lazım...
Zeyno Film'in bir önemli faaliyeti de yanılmıyorsam yurtdışına açılacak filmlere, yönetmenlere, oyunculara, senaryo yazarlarına danışmanlık desteği vermesi?
Aslında böyle bir çalışmam uzun bir zamandır var. Önce sinemacı dostlarıma yardım ederek başladı. Ben bilgiyi ve deneyimi paylaşmayı seven biriyim. Çünkü paylaşırsak bazı şeylerin anlamlı olduğunu düşünüyorum. Ama bu talep o kadar arttı ki, sonunda seçici olmaya ve o projeler üzerinde de profesyonel olarak yardımcı olmaya karar verdim. Burada yaptığım şey, deneyimlerimden ve 12 yıldır yurtdışı ile proje geliştirmeden dağıtıma kadar her alanda kurmuş olduğum ilişkiler doğrultusunda danışmanlık yapmak. Yani bana danışılan projeleri, hangi aşamada olursa olsun farklı açılardan projelendiriyorum diyebilirim.
PROJE İÇİN HERŞEYİ YAPARIM
'Bir Zamanlar Anadolu', diğer Ceylan yapımlarından farklı mı? Ya da herşey bir Ceylan filminde olduğu gibi mi?
Film şu anda kurgu aşamasında, önümüzdeki yıl vizyona girecek. Filmin yapımcısı olarak, en kalabalık kadrolu ve en yüksek bütçeli filmimizi yaptığımızı söyleyebilirim.
Sizin de zor bir yapımcı olduğunuzdan bahsediliyor bu arada...
Bilmem, öyle söyleniyorsa doğrudur... Projenin sağlığı için ne gerekiyorsa onu yaparım. İşimde çok fazla titizlenen biriyim. Ekip üzerinde yoğun bir otorite kurduğum ve açık sözlü olduğum doğrudur. Ama ekip arkadaşlarımla aynı zamanda, normal hayatta çok yakın arkadaşlıklar da kurarım. Yalnız profesyonellikle arkadaşlığın birbirine karıştırılmasını sevmem.
Biraz da yeni projelerinizden bahsedelim...
Aslında biraz farklı ama çok güzel bir projenin içindeyim. İKSV'nin düzenlediği 17. Uluslararsı Tiyatro Festivali'nin açılış gösterisi olan 'Hekate'nin Şarkısı' isimli projenin yapımcılığını üstlendim. Proje, Selim Atakan'ın, Shakespeare'in oyun metinleri ve sonelerinden bestelediği parçalardan oluşan bir müzikli gösteri. Bu müzikli gösterinin yönetmeni, günümüz Türk Tiyatrosu'nun en önemli oyuncu ve yönetmenlerinden biri olan Engin Alkan... Ayça Varlıer, Banu Kunt, Begüm Günceler, Bülent Tekakapınar, Emre Çelik hem seslendirip, hem oynuyorlar. Şu anda onun prova ve yapım sürecindeyiz. Festivalde üç gösteri yapacağız, ardından gelecek sezon sahnelemeye devam edeceğiz...
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Evet, danışmanlık konusunun yanısıra alternatif sahne projeleri yapmayı ve sinemadaki tecrübelerimle yol almayı planlıyorum ve bu alandaki çalışmalarda hayli yol aldım.