Giriş Tarihi: 10.12.2011

Öyle bir geçer ki hayat

Kanal D'nin dizisi Öyle Bir Geçer Zaman ki, orta yaşın üzerindekileri alıp alıp geçmişe götürüyor. Diziyi izlerken hepimizin gözlerinde o güzel günler canlanıyor.
Son bölümde Ali Kaptan, eski eşi Cemile'ye, "Daha lüks bir semtte daha geniş bir dairede oturabilirsin. Neden hâlâ buradasın?" diye sormuş, Cemile de "Bu evde büyük emeğimiz var. Burayı çok seviyoruz. Burası bizim yuvamız, mahallemiz" demişti.
Okurumuz Ayşe Naz Çağlar da 60'lı yıllardaki mahallesini anlatmış. İnsanın okudukça, "Keşke öyle bir geçmeseydi zaman" diyesi geliyor:
BİZİM BEKÇİMİZ VARDI
"Sevgili Yüksel Bey kardeşim, nostaljik diziler, dizi dizi ekranda... Bir de benim 60'larda başlayan mahalle hikayemi dinleyin istedim. Entrikasız, sapsade yaşamları...
Ben mahalle çocuğuyum... Küçük bir mahallede; Kore Şehitleri'nde doğdum.
O mahallede doğan çocuklar Merkez Bankası çalışanlarının çocukları ya da torunlarıydı. Kısacası o mahallenin ilk çocukları, üç aşağı beş yukarı akrandık. Yani birlikte büyüdük. Okula birlikte başladık, birlikte sokakta oynadık, sabah ezanından gece yarılarına kadar.
Bizim bekçimiz vardı; Ali Dayı... Yaz akşamları bizlerle çay içerdi bahçelerimizde. Bizimle saklambaç oynardı. Sütçümüz vardı. Ha, bir de yoğurtçumuz, düzenli gelen...
Annelerimiz market otobüsüne koşturur, otobüsün arkasından biner, alacaklarını seçer, ön kapıdan parasını öder, inerlerdi. Ve orada da uzun sohbetler yaparlardı ayak üstü.
BİR TEYZEMİZ OLURDU
Sebzesini alan komşusuna gider, orada ayıklar; kahve, çay sohbetleri yapılırdı.
Benim rahmetli annem asla saç örmeyi beceremezdi. Saçlarımı okula gitmeden önce komşumuz Meral Teyze örerdi, Allah rahmet eylesin.
Okuldan geldiğimizde, annemiz evde yoksa bize bir bardak süt verecek, karnımızı doyuracak bir teyzemiz mutlaka vardı. Nevin Teyze, nur içinde yatsın, çoook karnımı doyurdu. O zamanlar kimin evinin önünde oynuyorsan, o evde karnın doyardı. Kasabımız vardı, Özcan Kasap... Ne istediğimizi hemen bilirdi. Veli Bakkalımız vardı. Bakkala korkmadan gönderilirdik.
Biz küçük mahallemizde kocaman bir aileydik sanki. Mehmet Amca'nın arabasını homurtusundan tanırdık. Zaten kaç tane araba vardı ki?
Bahçelerimizde köpeklerimiz vardı. İp atlardık, top oynardık, sek sek oynardık. Laklak da bizim zamanımızdan ya zaten...
UYANMAMAKTA DİRENDİK
Yazlık sinemaya giderdik yaz akşamları, Levent'e. Çok güzeldi çoook...
Sanki hep orada yaşayacakmış gibiydik. Çoğumuz orada doğduk, büyüdük, okuduk, evlendik, boşandık, sonra tekrar evlendik, çocuk sahibi olduk. Orada büyüttük çocuklarımızı.
Ama o güzelim mahallemiz sinsi sinsi gidiyormuş elimizden, fark edememişiz. Ve mahallemizde koca koca binalar yükseldi yavaş yavaş. İş yerleri doldu, lokantalar doldu, arabalar doldu, parkçılar türedi. Çocuklarımızı sokağa çıkartmadan büyüttük.
Allah'tan, annemin inadı sayesinde benim çocuklarım bahçede oynayabildi. Çünkü annem inatla kapısını aşındıran müteahhitleri önce kibarca, daha sonraları hırsla kovaladı hayatımızdan.
Rahmetli olunca annem, rüya bitti. Ama mahallemizin rüyası çook daha önceden bitmişti. Biz uyanmamakta direniyorduk. Direniyorduk; çünkü bizim hayatımız çok güzeldi.
Okula Tural Abi minibüsüyle bırakırdı bizi. Daha sonra Haçik Efendimiz oldu servisçi...
'Köşede buluşma' cümlesi vardı hayatımızda. İnci Abla, Mustafa Abi akşam yemeğe çıktığında, Burcu ile Ozan'ın yanında oturup onlarla vakit geçirmenin zevki vardı.
İKİ DAMLA GÖZYAŞI
Darılırdık, dövüşürdük, barışırdık... Analarımız karışmazlardı, küslük olmazdı. Ertesi sabah hayat aynen devam ederdi.
'Aşağı mahalle', 'Orta yol', 'Üst yol' en çok kullandığımız kelimelerdi. Turhan Bakkal'ın karpuzları aşırılırdı... Elma ağaçlarına dalınırdı. Bahçelere izinsiz girilirdi. Orası bizim mahallemizdi. Selim Amcamız vardı, rahmetli Selim Naşit Özcan, yaralarımıza pansuman yapardı.
Abdullah Abi kuaförümüzdü. Melek Koçyiğit'le evlenmişti, pek bir şaşırmıştık nedense...
Biz Zincirlikuyu Kore Şehitleri çocukları çok güzel yaşadık... Mahalle bildik, sokak bildik, komşu bildik, oyun bildik, ağaçtan meyve yedik, üstümüzde temizleyerek...
Biz, bizden sonraki nesillere kazık attık, istemeyerek... Onlar apartmanlarda alt ve üst katındakileri tanımadan büyüyorlar. Çünkü artık komşuluk yok...
Ben mahallemin şimdiki halinden nefret ediyorum ve eski halini düşününce burnumun direği sızlıyor, iki damla gözyaşı döküyorum."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.