İZLEYİCİYE BAKAMAM
Seyirci 'Recep'i sevecek mi?
Seyircinin, 'Recep'i sevmesini değil, onunla empati kurmasını sağlayacağım. Ben, kötülük yapan karakterlerin çatık kaşlarla bas bas 'Ben kötüyüm' diye bağırarak oynanmasına karşıyım; bu tarz oyunculardan sıkıldım.
Öyle olmamaya mı çalışıyorsunuz?
Evet. Benim kötü olduğumu seyirci zaten biliyor. Bir sonraki sahnedeki oyuncular, benim kötü olduğumu bilmemeli; onları kandırmalıyım. Oyuncu, oyuncuyu kandırmalı bu noktada. Dünyanın en kötü adamını da oynamam gerekse, yine onun sevilecek yanını bulmaya çalışırım. Çünkü oyuncu, oynadığı rolü savunmalı ve onun arkasında durmalı.
Peki, nasıl çalışıyorsunuz? Bunun belli bir metodu var mı?
Ben her metottan yararlanıyorum. Ancak bir rolü kabul ettikten sonra kendime önce 'Karakterin zaafı nedir?' diye sorarım. Eskiden sadece tiyatro yaptığım dönemde sokakta izleyicinin gözlerine bakıyordum, şimdi bakamıyorum.
Neden?
Çünkü onlar bana bakıyor. Ben de bakarsam yanlış anlaşırım.
POPÜLER KALMAK ZOR
Tanınmaktan sıkıntı duyuyor musunuz?
Ben tanınmanın, popüler olmanın keyfini sürüyorum. İnsanlar tarafından güler yüz ve samimiyetle karşılanmaktan neden rahatsızlık duyayım. Benim için burada temel mevzu, sevmekten öte saygıdır. Doktor, avukat ve esnaf gibi benim de bir mesleğim var. Ben nasıl herkesin mesleğine saygı duyuyorsam, kendi mesleğime de duyulmasını bekliyorum.
Peki duyuluyor mu?
İnsanoğlu yetinmiyor, daha fazlasını istiyor, 'Keşke daha fazla saygı duyulsa' diyorum. Genellikle oyunculara 'Rolünüzün etkisinde kalıyor musunuz?' diye sorarlar. Bence seyirci benim rolümün etkisinde benden daha çok kalıyor. Bana hâlâ 'Tefo' diye seslenenler var.
Popülerite ile nasıl baş ediyorsunuz?
Popüler olmak, dünyanın en basit şeyi; popüler kalmak zor. Ben oyunculukta marka olmaya çalışıyorum. Mesela Settar Tanrıöğen benim için markadır. Hayranlıkla izliyorum onun yaptığı her işi. Benim tek derdim; oyun oynamak ve oynadığım oyunu samimi şekilde seyirciye iletmek. Yoksa haftanın beş günü magazinde yer alarak popüler olabilirsiniz, ama bunun mesleki değeri var mı?
EN BÜYÜK ZAAFIM AİLEM
Zaaflarınız var mı?
Ailem. Son beş-altı senedir 'Nasılsın?' diye sorulduğunda, eğer ailemin ve kendi sağlığım yerindeyse 'İyiyim' deyip şükretmeyi öğrendim. Kocaman bir aileyiz biz; annem-babam, ablam, eniştem ve yeğenim...
Bu aileye yeni üyeler katmayı düşünüyor musunuz?
Tabii ki. Her aile büyümeli. Evlenmeyi, baba olmayı ben de istiyorum. Benim için çocuk sahibi olmak için bir sebeptir evlenmek.
Aday var mı?
Var tabii ama henüz evlilik arifesinde değilim.
KENDİ TİYATROMU KURMAK İSTİYORUM
'Ezel'den beri sürekli üzerine koyarak gidiyorsunuz. Bu ne hissettiriyor size?
Kariyerimdeki ilk uzun soluklu iş 'Ezel'di. Sonra 'Suskunlar' geldi. Benim için 'Muhteşem Yüzyıl' gibi bir dizide rol almak inanılmaz bir deneyimdi. Bu üç işte arka arkaya oynayınca, insanın kendisine güveni geliyor. Ayrıca mesleğiyle ilgili olarak kıymet biliyor. Kaliteli ve büyük yapımlarda bulunmak tatmin ediyor beni. Her işimde çıtamı yükseltmeye çalışıyorum. Eğer bu fark ediliyorsa, ne mutlu bana.
'Recep' karakteri için "Hayalini gerçekleştirmiş bir adam" dediniz. Sizin hayaliniz nedir?
Ben de aslında 'Recep' gibi hayalini gerçekleştirenlerdenim. Çocukluğumdan beri oyun oynmayı ve onu seyrettirmeyi istemiştim; bunu başardım. Şimdiki en büyük hayalim kendi tiyatromu kurmak.