Plazaların kilit noktası asansör

Zamanını kendi yöneten insan topluluğu'nun bir parçası olan ben, toplantı saatlerini esnek tutarım ve genellikle buluşma noktaları olarak şehrin en keyifli kafe ve restoranlarını tercih ederim. Tabii iki laftan biri de şehir dedikoduları olur.
Kısacası o plaza insanı ciddiyetine ve kafasına erişemezdim. Ama durun; ben de bu hafta onlarla aynı kafadaydım. Levent- Maslak hattında, plaza insanlarının hayatına bir haftalığına misafir oldum. Böylece çalışma hayatının bir diğer yüzü ile tanışmış oldum.
Kimilerine göre plaza insanı olmak; onca okul okuyup sayısız sınavdan geçerek kabul edildiğiniz bir hedef noktası. Bir elinizde laptop, diğer elinizde kahve, sinek kaydı tıraş, jilet gibi takım elbise, 12 pontluk topuklu ayakkabı ve kalem etek; bu işin vazgeçilmezi. Her defasında farklı bir toplantı odasında sunumlara katılıyor, araya sıkıştırdıkları İngilizce kelimelerle karma bir plaza dili yaratıyorlar kendilerine. Plazalar onların akvaryumu; Kanyon gibi yakındaki AVM'lerde ise nefes alıyorlar.

60 SANİYELİK KRİTİK SOHBET
Plaza içi koşuşturmaların en önemli kesişme noktası ise asansörler. Aslında her şey orada başlıyor ve orada bitiyor. 'İyi günler' veya 'İyi çalışmalar' gibi samimiyetsiz söylemlerin önüne geçebilenler, asansörde hayatının ikramiyesini kazanabilir, benden söylemesi!
Nasıl mı? Diyelim 15'inci katta asansöre bindiniz ve dokuzuncu katta kapılar açıldı. İşte o an; en büyük potansiyel müşteriniz, direktörünüz veya şirkette hoşlandığınız kişiyle 60 saniye sürecek 'kişisel reklam' içerikli bir konuşma başlıyor. İletişim sanatının bu türünde başarılı olursanız, hayallerinize giden yolu açabilirsiniz. Kısa, anlaşılır, dikkat çekici ve en önemlisi de karşı tarafın size soru sormasını sağlayacak, size özel cümleler hazırlamalısınız.
Hadi, geri sayım başladı!