Cumartesi 14.12.2014

Russell'ın zencefil tutkusu

Russell Crowe'lu bir haftayı geride bıraktık… Ve Russell Amca'nın zencefil merakının bir ucu bana dokundu. Şimdi 'Nasıl yani?' diyeceksiniz… 'Son Umut' filminin galası, partisi, yemeği derken; Russell Crowe tutturdu "Zencefilli bira istiyorum" diye.
Biz onu 'cincır biııır'(ginger beer) diye biliriz. İngilizler'in 1700'lerdeki keşfi olan bir nevi gazlı meşrubat; hafif alkollü zencefil, limon, şeker ve mayadan oluşuyor. Bana Nuri Alço'nun gazozunu hatırlattı nedense. Tabii burada gazoza ilaç atma mevzuumuz yok.
Neyse, gençler arasında çok popüler olan bu içeceğin köpüğü de şampanyayı kıskandıracak cinsten. İstanbul'u talan ederek bulunan zencefilli bira, Russell Amca'yı mutlu etmedi. Bir dudak bükmece, bir memnuniyetsizlik… Bizim Niğde gazozu tam senlik Russell Amca! Sen bir tat; bak bakalım bir daha yüzüne bakıyor musun İngiliz saçmasının… Russell Amca'nın bu ufak kaprisi, sayfalarca olmazsa olmazlarını sıralayan garip huylu ünlülerin yanında basitti gerçi.
Ama gel gör ki, bizde öyle bir içki kültürü yok yok yok!

Yara bandı erkekler

İstanbul'un en popüler barlarından birindeyiz. Bir arkadaşımızın doğum günü partisi için dev bir masanın etrafında toplanmışız. Bir dargın bir barışık çiftler, rekabet halinde kadınlar, karizmasından ödün vermeyen adamlar etrafta dolanıyor. Konu başlığımız yine ilişkiler… "Ah darlandım, yine mi!" dememle, "Yeni bir jargon öğreneceksin, darlanma" diyor arkadaşım Eylül.
Son zamanlarda hayatımıza giren yeni jargon bu: Yara bandı erkekler.
Daha neler öğreneceğiz, türeteceğiz diye düşünürken başlıyorum konunun derinine inmeye. Bir kadının terk edildiği anda, acı hissetmemek için yarattığı geçici bir çözümmüş bu ve son günlerde çok popülermiş bu tarz gizli ilişkiler. İlişkisi biteli birkaç saat, belki dakika olmuş; hiç sorun değil, alıp yapıştırıyor bandını yarasına. Yani telefon rehberindeki 'Zor durumda camı kırınız' uyarısına uygun erkeğin kollarına atıyor kendini...
Kadının beklemeye, üzülüp ahlanıp vahlanmaya sabrı yok! 'Bizim hatunun burnu sürtsün, ben de biraz nefes alayım' deyip ilişkinize ara verdiğiniz anda 'yara bandı erkek' çıkıp geliyor! Aman dikkat beyler; o kısa ayrılık, sevdiğiniz kadını yakın bir arkadaşınıza bile kurban vermenize sebep olabilir. Ruhunuz duymaz, hissetmezsiniz bile; o güvendiğiniz dağlara karlar yağar...

Bir hostesin verdiği ders

Park Hyatt İstanbul'un kral dairesinde düzenlenen yeni yıl yemeğindeyiz. Dergiciler, gazeteciler, kalemine kuvvet çalışan kültür fışkıran tipler... Otelin terasında bir bir kaynaşıyoruz. Yılbaşı dekorlu, caz fonlu ortamımızda konudan konuya zıplıyoruz. Siz de denk gelmişsinizdir 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun'culara... İstediği şey o anda olmayan bu tipler, hemen o tehdidi savurur. Yemeğin ev sahibesi, otelin genel müdürü Gözde Eren, bu durumu yaşanmış bir olayla örneklendiriyor. Bir uçuşta yaşanıyor bu olay... Yolcunun biri, talebini yerine getirmeyen hostese "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diyor. Hazır cevap hostesimiz, o an hemen "36A'da kendisinin kim olduğunu bilmeyen bir yolcumuz var. Tanıyan varsa gelsin" diyor ve konuyu hızlıca kapatıyor. Bundan daha iyi bir cevap olamaz gerçekten. Bu sağlam örneği dinlediğimde, bu lafı işitip de kendini bilmezlerin karşısında kaç kez yutkunduğumu hatırlıyorum. Her kimsen hostes abla, bana da ders verdin adeta!

Şehrin 'Dijital Aysel'leri

Gonca Vuslateri ile pazar kahvaltısındayız. Soğuk, sırtımıza vuruyor. Gonca'nın köpeği Pluto, hareketliliği ile yan masaları delirtiyor. Demli çay, simit ve kaşar üçlüsü ile keyifler ortalamanın üstünde… Gonca, simidin susamları ağzımdan fırlarcasına kahkaha atmama sebep olan bir kadın profili ile tanıştırıyor beni: Dijital Aysel Gürel'ler. Nasıl yani? Kim bunlar? "Ne kadar çok var etrafımızda, farkında mısın?" diyor. Bu arada Aysel'in deli raporu olduğunu bilen bilir; bilmeyene de hatırlatma olsun... Devam ediyor: "Dijital Aysel; tek tuşla delirip bir anda normale dönen kadınlar. Ruh halleri, ışık hızıyla yarışacak cinsten. Elalem o hızla uzaya Beatles şarkısı yolluyor, bizimkiler ancak ruh halini değiştiriyor." "Ah bu kadınlar, yine hep kadınlardan çekiyor" deyip ben de Gonca'ya katılıyorum. Ve 'Dijital Aysel' olduğunu düşünenlere Taner Özdeş'in '50 Yaş Gözüyle' kitabından 10 altın kural ile veda ediyorum. Size iyi gelecek ve sakinleşeceksiniz:
1. Kendini tanı, kabul et ve sev.
2. Kendini geliştir, gerekirse değiştir.
3. Düzenli kitap oku ve düşün, hedef koy.
4. Heyecan verici bir hobi edin.
5. Sevdiğin bir işte çalış.
6. Seyahat et, yeni insanlarla tanış.
7. İyi beslen, sağlıklı yaşa, spor yap.
8. Para biriktirme alışkanlığı kazan.
9. İnsanlara her fırsatta yardım et.
10. Ailene ve sevdiklerine zaman ayır.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.