Seda Akman: Serseri değil ama maceracıyım

Yola çıktığında kendisini sunucu olarak tanıdık ama çok geçmeden güzelliği ve yeteneği sayesinde televizyon dizilerinde de izlemeye başladık. Bu sezon atv dizisi 'Aşk ve Mavi'nin kadrosuna tefeci 'Yüksel Karahan' rolüyle dahil olan Seda Akman ile çekimlerin yapıldığı Ürgüp'te buluştuk...
Kütahya'ya, "Çocukluğum ve ilk aşkım", sonrasında yaşadığınız Ankara'ya, "Gençliğim ve özgürlüğüm", İstanbul'a da "Hayatın kendisi" demişsiniz. Nasıl bir hayattı sizinki?
Beni ben yapan birçok mücadele, tecrübe ve güzellikler var. Küçük bir şehirde doğarak İstanbul'a kadar devam eden bir hayat hikayesi. İyi ki doğmuşum, iyi ki yaşıyorum, 'İyi ki ailem, iyi ki arkadaşlarım var' dedirten bir hayatım var.

MÜZİKLE İLGİLİYİM
Oyuncu olarak markalaşmadan önce müzik kanallarında sunuculuk yaparak kariyerinize başladınız. Bu seçiminizin nedeni müzik tutkunuz olabilir mi?
Markalaşma kelime anlamı olarak bana iddialı geldi açıkçası ama evet, müzikle yakından ilgiliyim. O dönemde sunuculuk yapmak istiyordum. NumberOne TV'den gelen teklif cazipti.
Uğur Yücel tarafından keşfedildiğinize dair şehir efsaneleri var. Eğer doğruysa, kendisiyle karşılaşmamış olsaydınız kariyerinizin seyri nasıl olurdu?
Doğru; hem Uğur Yücel, hem de menajerim Renda Güner, oyunculuğa başlamama vesile oldu. Bunu düşünmedim, düşünsem benim için zaman kaybı olurdu.
Magazinden uzak olduğunuz için sizin gerçek kişiliğinizi pek tanımadık. Herhangi bir projede canlandırdığınız karakterlere benzeyen taraflarınız var mı?
Elbette, benzer özelliklere sahip olduğum karakterler oldu. Fakat hayata bakış açılarımız farklı olduğu için oynadığım karakterlere benzediğimi söyleyemeyeceğim.

Naif bir tavrınız var ama bu sakin yaradılışın içinde serseri bir yan da vardır diye düşünüyorum...
Serseri değil de maceracı diyelim. Hayatı, yaşamayı seviyorum. Tekdüze bir hayat, benim için sadece can sıkıntısı anlamına geliyor.
Hayatınızın 'olgunluk' evresinde olduğunuzu söylemişsiniz. Bu dönemde aile kuramama gibi kaygılarınız oluyor mu?
Hayır, olmuyor.
Belki, 'Bekarlık sultanlıktır' diyenlerdensiniz ama ya çocuk meselesi?
Çocuk tek başıma isteyebileceğim bir şey değil maalesef. Hayatıma giren biri olursa birlikte vereceğimiz bir karar olur.
Bol bol fotoğraf çekiyormuşsunuz. Bu macera nasıl başladı?
Fotoğraf çekmeyi çocukluğumdan beri çok severim. Bundan birkaç yıl önce de fotoğrafçı bir arkadaşımdan eğitim aldım ve bu yolda kolları sıvadım.

TEMİZLİK BANA İYİ GELİR
'Aşk ve Mavi'ye dahil oldunuz. İlerleyen bölümlerde daha iyi tanıyacağız belki ama canlandırdığınız karakterden bahsedebilir misiniz? 'Yüksel Karahan'; doğar doğmaz annesini kaybetmiş, annesinin ölümünden sonra da babası onu yetimhaneye göndermiş. 18 yaşında yetimhaneden ayrılan 'Yüksel', sokaklarda yaşamaya başlamış. O yıllarda tefecilik yapan kocasıyla tanışmış. Sokaklarda yaşamak yerine bu adamla evlenmeyi tercih etmiş. Kocasının ölümünden sonra da tefecilik yapmaya kendisi devam etmiş. Hayat ona adil davranmadığı için 'Yüksel' de hayattan ve ona karşı gelen herkesten intikam almaya başlamış.
"İlk kez şehir dışında bir dizi çekiyorum" demişsiniz. Ürgüp'te çekilen bir işte yer almak beklentilerinizi karşıladı mı?
Çok mutluyum. Buranın enerjisi, insanı, doğası bana iyi geliyor. Müthiş bir deneyim. İstanbul trafiğinde sete gitmek için minimum bir saatinizin yolda geçtiğini düşünürsek, burada kendime ayıracak zaman açısından epey kardayım.
Ev işleri ve mutfak konusunda da iyi olduğunuzu duyduk...
Bu yönümü, 18 yaşımda ailemden ayrı yaşamaya başladığımda keşfettim. Yemek yapmak, evimi temizlemek, arkadaşlarımı ağırlamak bana kendimi çok iyi hissettiriyor.

Kapadokya'da spora vakit ayırabiliyor musunuz?
Tabii ki! Gün batımı ve gün doğumu burada efsane oluyor. O saatlerde yürüyüş yapmak bana iyi geliyor. Haftada iki-üç gün egzersiz yapıyorum. İstanbul'da da tenis oynuyorum.
BENİM GİTTİĞİM YERLERDE GAZETECİLER OLMUYOR
Magazinden uzak olmanızın sebebi var mı?
Hayat tarzı diyelim; magazinden özellikle uzak durmuyorum. Sanırım benim gittiğim yerlere pek magazin gelmiyor.
Siz de mutlaka acılar yaşamışsınızdır. Acılarınızla yüzleşecek kadar güçlü olabildiniz mi?
Başıma gelen her neyse onun bir sebebi olduğunu düşünüyorum. Eğer bu yaşadığım duygu bir acı ise onu kabullenip bu deneyimlerin de mutluluğa dönüştüğünü gördüm.

ÜRGÜP'ÜN YERLİSİ GİBİ YAŞAMAK İÇİN MAĞARA EVDE KALIYORUM
Ürgüp'ün de tarihi muhakkak sizi cezbetmiştir. Hatta otelde kalmak yerine, kendinize mağara bir ev tutmuşsunuz. Tüm bunlar sizin için nasıl bir deneyim oldu?
Bilmediğim yerlere gittiğimde oranın yerlisi gibi yaşamayı tercih ediyorum. O yüzden ev tuttum. Otelde kalsaydım eğer, kendimi misafir gibi hissedecektim. Gerçekten çok şanslıyım, tam da istediğim gibi buranın ruhuna uygun mağara bir ev buldum. Mumlarımı yakıp müzik dinleyip kitap okuyorum. Sabah uyanıyorum, kahvemi hazırlayıp avluda kuş seslerini dinliyorum. Burada olmak başka bir zamanda olmak gibi...
HAYATIN GERÇEKLERİYLE YÜZLEŞMEK İÇİN FOTOĞRAF ÇEKİYORUM
Fotoğraf çekmek için Myanmar, Vietnam, Kamboçya gibi Güneydoğu Asya ülkelerine gitmişsiniz. Neden hep yokluğun ve acıların bol yaşandığı yerleri seçiyorsunuz?
Hayatın gerçekleriyle yüzleşmek, hakikati fotoğraflamak ve masumiyeti hatırlamak için...
Bir oyuncu olarak empati duygunuz yüksektir; bu ülkelere giderek, dezavantajlı yaşamlara tanık olmak psikolojinizi olumsuz etkilemiyor mu?
Tam aksine çok daha iyi hislerle evime döndüm. Orada yaşayan insanların bizden çok daha az şeye sahip olup çok daha mutlu olduklarını gördüm. İnsan olarak bana daha çok şükretmeyi ve azla yetinmeyi öğretti.