Müzik dünyasına 2009 yılında adım atan şarkıcı Kendi, 2014'te kendi adına bir kozmetik markası kurmuştu. Kısa süre önce 'Sevişelim mi, Dövüşelim mi?' isimli şarkısıyla hayranlarıyla buluşan Kendi ile Akyaka'da buluştuk. Kitesurf yapan güzel şarkıcıyla hem sohbet ettik, hem de kitesurf yaptık. İşte Kendi'nin GÜNAYDIN'a anlattıkları...
Pembeyi çok severim ve o zamanlar arabama kadar her şeyim pembeydi. Gerçi İstanbul'da ofisim halen öyle. Renklerin enerjisine inanıyorum. 19-20 yaşlarında bir şarkıcıydım ve TV programlarında kimse benimle sanat ya da siyaset konuşmadı. Hal böyle olunca magazine ve popüler kültüre hitap eden biri oldum.
2013'ten sonra olgunlaştım. Bir şirketim var ve orada çalışanların hepsi benim ailemden biri gibi. Ay sonu geldiğinde evlerine ekmek götürebilecekleri maaşları vermek benim sorumluluğumda. Annem bu halimden çok mutlu. 'Bizim kız büyüdü'den ziyade, 'Bizim kız sakinleşti' diyorlar.
ŞARKI BEĞENMİYORUM
Bazen, 'Sıradan olsaydım, işim daha mı kolay olurdu?' diyorum. Gerçi onu da ben yapamıyorum. Ekibime, "Kitlemin çok yadırgamayacağı ve herkesin söylediği tarzda bir pop şarkısı bulun" diyorum. Buluyorlar ama beğenmiyorum. Sektör tarafından algılanmakta zorlandığım zamanlar oldu.
Yaş olarak değil ama karakter olarak büyüdüm. Bugün 50 yaşındaki popçu ablalarım, benim 20 yaşımdaki halimle aynı. Ben o heyecanları 10 sene önce bıraktım.
Bir gazeteciyle anlaşıp 'Çöp topluyormuş gibi beni fotoğraflayıp haber yapın' diye kurgu haberler yaptırmam. Halka oynamadığım için mi şımarık oluyorum?
İstediğin kadar güzel sesli ol; bir arabeskçi nasıl pop şarkı söyleyemiyorsa, bir popçunun da arabesk bir nağme yapması bana gerçek gelmiyor.
Demet Akalın'ın Bostancı Gösteri Merkezi'ndeki konserine gittim. Sahnedeki enerjiyi çok güzel yönetiyor. Yıllar önce 'Demet Akalın'ın sesi yok' derlerdi. Demek ki star olmak için her şey ses değilmiş. Ses, sahnenin küçük bir kısmıdır. Önemli olan dengeyi yaratıp enerjiyi izleyiciye geçirebilmektir.
Kozmetik markamı kurup bu alana yatırım yaptım ve işlerim çok şükür iyi gidiyor. Tabii şirketi kurduğum ilk yıl, geniş bir ekibe maaş verebilecek gücüm yoktu ama şimdi altı ülkeye ihracat yapıyoruz. Yani pembelerin kızı Kendi, artık pembe ambalajlı kozmetik ürünlerinin sahibesi oluverdi. Bir yandan da parfüm videoları çekiyorum ve onların etkileşiminin müzikten daha fazla olduğunu görüyorum. Zaten müziğin dışında, parfüm fenomeni olmak isterim.
Fransa'da Molinard'da parfüm eğitimi aldım. Koku tasarlamaktan ziyade, kokunun temelleriyle ilgili kritik yapıyorum. Parfümör olmak çok zor. Kokular nasıl ayrıştırılır ve kurumsal koku tasarlama konularına vakıfım.
'Sevişelim mi, Dövüşelim mi?' günümüz ilişkilerine popülist yaklaşan bir şarkı. Bu bir fragmandı; devamını getirmek istiyorum ama vakit bulabilir miyim, buna değer mi diye düşünüyorum. Eylül'e kadar bekleyeceğim. Sadece internetten paylaşmak için şarkı yapmak istemiyorum.
ALTI AİLE, ÇOCUĞUNA 'KENDİ' ADINI KOYDU
Kendi ismini ben koymadım; prodüktör Hilmi Özer, "Sana farklı bir isim bulmamız lazım ama sen çok kendin gibisin" dedi. O dönem, radyocu Zeki Kayahan Coşkun da şarkım piyasaya çıkmadan beni çalıyordu ve "Bu şarkıyı söyleyen Kendi ve ben koydum adını" diyordu. "Böyle isim mi olur, çıkın bu kafadan" desem de aylarca bana böyle hitap ettiler ve öyle kaldı. Herkes 'Şeker kız Candy mi?' diye düşündü ama bu isim kendim gibi olduğum için üstümde kaldı. Nüfus Müdürlüğü'ne sorduğumda, altı aile çocuğuna 'Kendi' ismini koymuştu, şimdi 10 olmuştu. İsmimi çok sevdim ve herkes çok çabuk kabullendi.