Keyifle izlediğim komedi dizilerinin arasına
Zoraki Başkan da katıldı. Diziyi sevimli kılan unsurların başında ise
Ahmet Uğurlu'nun muhteşem performansı geliyor.
Uğurlu,
"Birdenbire kucağında belediye başkanlığını buluveren iyi niyetli Emin" karakterini yine balıkadam kıyafeti gibi üzerine yapıştırıvermiş. Dizinin oyuncu kadrosu da çok sağlam.
Ferdi Akarnur, belediyeden ihale kovalayan cingöz işadamı
Bahattin rolünde çok başarılı.
Başkan'ın sonradan görme karısını oynayan
Emel Müftüoğlu'nun sıcak ve samimi bir ekran ışığı var. Müzmin muhalefet lideri
Sabahattin rolündeki
Veysel Diker, başarılı ekran serüvenine yeni ve parlak bir halka daha eklemiş görünüyor.
Dost Elver de diziye müthiş bir dinamizm katıyor. Aslında kasabadaki iktidar ve muhalefet yanlıları, kukla gibi parmaklarında oynatacakları bir belediye başkanı arıyorlardı ve
Emin'de karar kıldılar. Ama
Emin daha ilk icraatlarıyla kolay lokma olmadığını kanıtladı.
"Okul inşaatına mı cami inşaatına mı öncelik verilmeli?" konusuna ustaca çözüm getirdi. Bu arada kasabadaki imamın, eski belediye başkanının cenazesinde
"Var mısın Yok musun?" yarışmasına atıfta bulunarak yaptığı müthiş komik konuşma, damağımda
Aziz Nesin mizahının tatlarını bıraktı. Sığ siyasetin kasabalardaki korkutucu iz düşümünü, çıkar ilişkilerinin kamu hizmetlerini nasıl engellediğini, kişisel menfaatlerin bürokrasi çarkına nasıl çomak soktuğunu esprili ama çok etkili bir üslupla anlatan, siyasi hiciv eksenli böyle bir dizinin
TRT ekranında yayınlanıyor olması da ayrıca takdire şâyan... Dizi, alttan alta bu coğrafyadaki
"geçerli siyasetin" de kodlarını veriyor. Eğer siz de
"Tanrım beni başkan yarat" diyenlerdenseniz, gözünüz cuma akşamları
21.20'de
TRT 1 ekranlarında olsun!
İŞTE İMAM'IN O KONUŞMASI
Belediye Başkanı'nın cenazesinde imam, yaptığı konuşmanın cemaat tarafından dinlenmediğini fark edip, şöyle devam eder: "Öyle usulünce anlatınca dinleyen yok gördüğüm kadarıyla... E o zaman ben size anlayacağınız dilden anlatayım. Şimdi diyelim ki vakti zamanı geldi, huzura çıktınız. Size soracaklar, aynı o Var mısın Yok musun yarışmasındaki gibi... 'Ey Müslüman, ey kulum, getir şu kutunu bir görelim. Neler var kutunda, nasıl hissediyorsun?' diyecekler. E siz bu dünyada kutunuzu sevapla doldurduysanız, kutunuzu güzel hareketlerle doldurduysanız, içiniz rahat, 'Ben kutumu istiyorum' diyeceksiniz. Ama yok, kutu boşsa o zaman ne yapacaksınız? E Hamdi Bey de yok orada, öyle 'Hamdi Bey kaç para vereceksin, bilmem ne' diye pazarlık
da yapamayacaksın..."