Türk soprano göğsümüzü kabarttı

1830'lu yılların Fransa'sı... Paris'in ara sokaklarında bohem bir hayat... Yazarlar, ressamlar ve sanatçıların zor olduğu kadar eğlence dolu yaşam... Yaşanan fakirlik içinde büyük bir aşk... Giacomo Puccini'nin besteleri ve Henri Murger'in hikayesini Royal Opera'nın prodüksiyonuyla sahneye taşıyan kült eser 'La Boheme' inanılmaz prodüksiyonuyla perdelerini açmaya hazırlanıyor. Büyük kalabalık sahneleri, dekorları ve epik hikayeleriyle bilinen Grand Opera'nın en sevilen eseri 'La Boheme'; yarın, 20, 22 ve 24 Ocak'ta Zorlu PSM'de sahnelenecek.

TÜRKLER DE ÇOK İLGİLİ
Besteleriyle 19 ve 20'nci yüzyıla damgasını vuran Giacomo Puccini'nin müziğini ve dönemin ünlü yazarı Henri Murger'in unutulmaz aşk hikayesini anlatan 'La Boheme'i, İngiliz yönetmen Richard Jones sahneye koyuyor. Çocuk ve yetişkinlerden oluşan 80 kişilik görkemli koroda bir Türk sanatçı da yer alıyor. Geçen sezon Jose Careras ile sahneye çıkan Türk soprano Simge Büyükedes, oyunda İngiliz tenor David Butt Philipp'in canlandıracağı 'Rodolfo'yla aşk yaşayan 'Mimi'ye hayat veriyor. Genç şair 'Rodolfo' ile ölümcül hastalığa yakalanan terzi 'Mimi' arasındaki hüzünlü aşkı anlatan eserde rol alan Büyükedes, böylesine büyük bir prodüksiyonda yer almaktan çok mutlu. Viyana'da düzenlenen Belvedere Yarışması'nda 3 bin kişi arasında üçüncü olan sanatçı, Leyla Gencer'in varisi olarak nitelendiriliyor. Bu durumun kendisine sorumluluk yüklediğini ifade eden Büyükedes, yedi yıldır hayatını sürdürdüğü operanın ana yurdu İtalya'daki kariyerine başarılı şekilde devam ediyor. Yurt dışındaki çalışmalarıyla göğsümüzü kabartan Büyükedes, sanılanın aksine Türkler'in operalara ilgi gösterdiğini ancak opera tanıtımlarının fazla yapılmaması sebebiyle böyle bir algı oluştuğunu söylüyor. Sanatçı "Bizdeki kadar teatral şeylere ilgi gösteren başka millet görmedim. Biz hikayesi olan şeyleri izlemeyi, müziği seviyoruz. Operayı niye sevmeyelim?" diye konuşuyor.
100 YILLIK KOSTÜMLER
'La Bohem'i özel kılan pek çok ayrıntı var. Örneğin, Royal Opera House tarafından ilk kez 1974 yılında sahnelenen bu kült prodüksiyonda kullanılan kostümlerin çoğu 40 yıllık bir geçmişe sahip. Büyükedes, "40 yıllık kostümlerin içinde kendimi o dünyaya ait hissediyorum. Bu büyük bir mutluluk" diyor. Ayrıca kafe sahnesindeki orkestrayı canlandıran kişilerin kostümleri 100 yıl öncesine ait. Yaklaşık 200 kostümün kullanıldığı prodüksiyonun tasarımı 2003'te vefat eden İngiltere'nin en başarılı dekor, ve kostüm tasarımcılarından biri olan Julia Trevelyan Oman'a ait.