Tuvalet eğitimi için yaz aylarını tercih edin
Anne-babaların çocuklarına tuvalet alışkanlığı kazandırması için en uygun dönem yaz ayları... Uzmanlar, bu süreçte çocuğa tuvaletin benimsetilmesini, klozetin anlatılmasını ve oturma egzersizleri yaptırılmasını tavsiye ediyor
Genelde 2-3 yaş aralığı; ancak bunu belirleyen çocuğunuzun hazır oluşudur. Yani bezi ıslattığında rahatsız olması, sabahları bezinin çoğunlukta kuru olması, pijamasını çıkarabilmesi, çişi geldiğini sözel olarak ifade edebilmesi öncelikli beklentimiz. Eğer çocuk bu sinyalleri veriyorsa tuvalet eğitimine başlanabilir.
DUYGUSAL GELGİT YAŞAYABİLİR
Tuvalet eğitimi, çocuğun kişilik gelişiminde ciddi bir kilometre taşıdır. Mevcut bir alışkanlığını zorla kesmeye çalışmanız onda güvensizliğe neden olur öncelikle. Çocuk çişini yaparken sanki vücudundan bir organın kopup gittiğini düşünür. Kısa bir süreliğine çocuğunuzun yerine kendinizi koyarsanız, yaşayacağı şeyin ne kadar kaygı verici olduğunu anlarsınız. Eğer çocuğa kızarak, onu zorlayarak bu eğitim verilmeye çalışılırsa, çocuk iki uç duygu arasında gider gelir. Bırakmak ya da bırakmamak... Bu duygu gelgiti, ileride çocukta duygusal sorunlara neden olabilir.
Eğer çocukta fiziksel bir sorundan kaynaklı bir kabızlık yok ise genelde neden beslenme. Lif ve posası az gıdalar yemek çocukta kabızlık yapar. Haliyle kabızlık daha sonrasında çocukta acı verici ve korkutucu bir tecrübeye döner. Bazen maalesef kanamanın çok fazla olduğu kabızlıklar da görmekteyiz. Çocuk ürkütülmemeli ve sürekli bu konu dile getirilmemeli. Mutlaka beslenme alışkanlıklarına düzen getirilmelidir, gerekirse gıda takviyeleri doktor kontrolünde verilebilir. Gaita yumuşatıcı takviyeler çocuğunuzu rahatlatacaktır. Olabildiğince bol hareket etmeli, bol su içmeli ve güven duygusu verilmeli.
BEZİ AŞAMALI OLARAK ÇIKARIN
Olabildiğince yaz ayları tercih edilmeli. Ebeveyn önce tuvaleti benimsetmeli. Tuvalete gittiği zamanlarda çocuğa klozeti anlatmalı, sembolik olarak göstermeli. Tuvalete gidilen zamanlar yüksek sesle dile getirilerek farkındalık yaratılmalı. Ayakları yere değecek yükseklikte bir lazımlık alınmalı ve tuvalette klozetin yanına konmalı. Önce kapağı kapalıyken oturma egzersizleri yapılmalı. Daha sonra gün içinde bezi aşamalı olarak çıkarılarak çıplak dolaştırılmalı. Arada bir bebek ya da ayıcığa sembolik çiş yaptırılmalı, ona da yaptırtılmalı. Çocuğun çiş saatleri takip edilerek bir şekilde ilk çişi lazımlığa yapmasına teşvik edilmeli. İlk çişten sonra övgü cümleleri kullanarak kendini iyi hissetmesi sağlanmalı. Aşamalı olarak aynı süreç kaka için de uygulanmalı. İlk zamanlar gece altı bezlenebilir. Gündüz tuvalet alışkanlığını tam kazanması ile gece alışkanlığına geçilir.
Çiş kaçırma (enüresiz) ya da kaka kaçırma (enkopresiz) dediğimiz sorun, çocuk tuvalet alışkanlığını kazandığı halde çiş ya da kaka kaçırmasıyla kendini gösterir. Özellikle oyuna dalmak, dışarıdayken içeri girmemek, ertelemek kaçırma nedenlerinin başında gelmekte. Çiş kaçırma, daha çok genetik nedenli olup kaka kaçırma psikolojik nedenlere bağlı olabilir. Eğer çocuk 3-4 yaşından sonra tuvalet alışkanlığını da kazandığı halde kaka ya da çiş kaçırıyorsa mutlaka uzman desteği almanızı öneririm.
AİLE İÇİNDE GÜÇLÜ BİR İLETİŞİM KURULMALI
Aslında bebeklerde konuşma iki ve üçüncü aydan sonra başlar. Herkes konuşmanın 'Anne gel, baba gel' demekle başladığını düşünür. Oysa çocuğun bunları anlaması lazım ki, dile getirebilsin. Bu nedenle alıcı dil dediğimiz beceri gelişmeden konuşma gelişmez. Bebek, 2-3 aylıkken kucağa gelmeyi, agucukları anlamaya başladığı için konuşma da başlar. Ancak bunları dile getirmesi 12- 18 ay arasında olur. 12-18 ay arası tek kelimelik cümleler, 18-30 ay arasında iki-üç kelimelik cümleler kurmaya başlaması gerekli. Eğer çocuk 2.5 yaşında hâlâ konuşmuyorsa sorun olabilir.
Bu yanlış değildir. Çünkü çocuk doğduğunda yüzde 40 genetik taşımla gelir. Bu nedenle eğer ailede geç konuşma hikayesi varsa olabilir. Ama sadece bunu geç konuşmaya bağlamamak da gerekli. Eğer çocuk her şeyi anlıyor, isteneni işaretle gösterebiliyor, zekasında bir sorun teşkil edecek belirtiler göstermiyorsa olabilir. Ancak çocuk bir şeyi anlatmak için çok uğraşıyor ve anlatamıyorsa, anlatamadığında öfke nöbetleri geçiriyorsa, çevreye karşı ilgisizse, her şeyi işaretle anlatmaya çalışıyorsa, çiğneme kasları zayıf ve sürekli püreli gıdalar yiyorsa, yalnız oynamayı tercih ediyorsa, seslere karşı tepkisizse, kapı ziline ve telefon sesine duyarsızsa dikkat etmekte ve bir uzman görüşü almakta fayda var diye düşiünüyorum.
Aile içi konuşmaların azalması bir neden olabilir. Başlı başına bir neden değil ama etkendir. Özellikle şehir hayatı ve yaşam mücadelesi, aile içi iletişimi azaltabiliyor. Televizyon, bilgisayar, doğal yaşamdan uzak olmak, oyun oynamadaki azalma da kuvvetli nedenler. Çocuklara günde iki kez belgesel, bebek kanalları ve öğretici çizgi filmler izletilmesinde ise sakınca yok.
EN SON HABERLER
- 1 Bunu çok az kişi biliyor! Yargı'nın Başsavcı Ertuğrul'u Naşit Özcan meğer Adile Naşit'in...
- 2 Görenler hayran kaldı! Çağla Şıkel'in oğullarıyla yaşadığı 9 odalı süper lüks villası göz kamaştırdı!
- 3 Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal'dan GÜNAYDIN'a özel açıklamalar! "CHP en zor zamanında babamı yalnız bıraktı"
- 4 Annesi Aşkın Nur Yengi, babası Haluk Bilginer... Ünlü çiftin 17 yaşındaki kızları Nazlı hayran bıraktı! 'Güzelliğini annesinden almış'
- 5 Tolga Sarıtaş ve Zeynep Mayruk'un düğün tarihi belli oldu! 5 yıldır aşk yaşıyorlardı...
- 6 93 yıllık ömrüne 4 evlilik sığdırmıştı! Türk Sineması'nın efsane ismi Münir Özkul'un hiç bilinmeyen oğlu ortaya çıktı!
- 7 Bernard Hill 79 yaşında hayatını kaybetti! Titanic ve Yüzüklerin Efendisi'ndeki rolleriyle hafızalara kazınmıştı...
- 8 Jet sosyete havada panik atak geçirdi! İstanbul Modern Direktörü İpek Cankat uçakta fenalaştı...
- 9 'Bir Şarkısın Sen'in Fındık Kurdu Berna'sı şimdi 24 yaşında! Güzelliğiyle ilgi odağı oldu
- 10 Bensu Soral hastaneye kaldırıldı! Boşanmanın eşiğinden dönen Bensu Soral-Hakan Baş çifti sağlık sorunlarıyla boğuşuyor!