FETÖ'NÜN AMACI İSLAMIYETİ VE TÜRKLÜĞÜ YOK ETMEK
2015'te yedi yıl kaldığı Almanya'dan Türkiye'ye dönen ünlü siyasetçi ve iş insanı, Bedrettin Dalan, sessizliğini GÜNAYDIN için bozdu. Uzun zamandır röportaj vermeyen Dalan, hayatının FETÖ ile mücadele etmekle geçtiğini, yurt dışına gittikten kısa bir süre sonra işyerine, evine baskınlar düzenlendiğini dile getirdi. FETÖ'nün emperyalist devletlerin maşası olduğunu belirten ünlü siyasetçi, "Büyük Orta Doğu Projesi'nin bir parçası olan FETÖ tehlikesini 98'de dönemin yetkililerine de söyledim ama önemsemediler" dedi. Dalan, geçmişte birçok siyasetçinin de FETÖ ile ilişki içinde olduğunu söyledi. Erdoğan'ın FETÖ ile mücadelede maalesef yalnız bırakıldığını dile getiren Dalan, "FETÖ'nün tamamen etkisiz hale getirilmesi için yönetici kadro yakalanmalı" diye konuştu.
AMAÇ İSLAMİYETİ YOK ETMEK
FETÖ tehlikesini yıllar önce dile getirdiniz. Hatta kitaplarınızda da bu tehlikeye dikkat çekmiştiniz...
Evet, 23 yıl öncesinden görüyordum FETÖ'nün ne kadar tehlikeli olduğunu. Kan dökeceklerini, darbe yapacaklarını kitaplarımda söylediğim için 7 yıl yurt dışına gitmem gerekti.
Neden bu kadar uzun süre yurt dışında kaldınız?
FETÖ'nün hedefindeki isimlerden biri bendim. Hayatım FETÖ ile mücadeleyle geçti. Ben yurt dışına gittikten kısa bir süre sonra işyerime, evime baskınlar düzenlediler. FETÖ emperyalist devletlerin maşasıdır. Emperyalist devletler, FETÖ üzerinden ülkemizi dönüştürmek istedi. Esas amaç ise İslamiyet'i ve Türklüğü yok etmekti. Türklüğü neden yok etmek istiyorlar? Çünkü İslam'ın kılıcı Türklerdir. Tarih boyunca İslamiyet'in koruyucusu olmuştur Türkler, böyle olmaya da devam edecek. Büyük Orta Doğu Projesi'nin bir parçası olan FETÖ tehlikesini 98'de dönemin yetkililerine de söyledim ama önemsemediler. Geçmişte birçok siyasetçi ile ilişki içindeydi FETÖ. Bugün çıkmış bir örgüt değil yani.
YÜKSEK FAİZ YATIRIMA BÜYÜK ZARAR VERİYOR
Siz yıllardır Türkiye'nin 'yüksek faiz, yüksek enflasyon sarmalı'na dikkat çekiyorsunuz...
Yüksek faiz yatırıma büyük zarar
veriyor. Yüksek faizi olan bir ülkede
yatırım yapmayı beklemek ham hayal.
Erdoğan yüksek faize karşı çıkmakta
yüzde 100 haklı. Yüksek faiz varken
üretime yatırım yapmaz kimse ancak
enflasyonun yüksek olduğu bir yerde
de faizi düşük tutamazsınız. Burada
Friedman ekonominin devreye girmesi
gerekiyor. Belirli bir süre paralar
bankaya çekilerek, enflasyon aşağıya
çekilir. Enflasyon aşağıya çekildikçe
faizler de aşağıya çekilir. Tabii bankaya
gelen bu paralar süratle üreticilere
aktarılmalı. Burada devreye devletin
teşvik paketleri de girmeli. Üretim
artıkça zaten enflasyon kendiliğinden
düşer.
Şimdi bazıları "Devlet batacak"
diye konuşuyor. Kimse korkmasın,
devlet bakkal dükkanı değildir, batmaz.
Biraz sıkıntılardan geçebiliriz
ama bunu da aşarız. Ekonomide psikoloji
çok önemlidir. Psikolojik olarak
millete 'batıyoruz' diye korku salmak,
ülkemize yapılacak en büyük kötülük
olur. Hepimiz aynı gemideyiz, gemimiz
de batmayacak. Dünyada daimi devlet
sahibi olan tek millet Türk milletidir.
Türkiye Cumhuriyeti de batmaz, Türk
milletine de hiçbir şey olmaz. Türkiye'nin
gücünü kırmak için emperyalistler
bir sürü enstrümanın yanında
ekonomi enstrümanını da kullanmaya
çalışıyor. Bizim de bunlara karşı savunmamızı
daha da artırmamız gerekiyor.
Yeni Merkez Bankası Başkanı
Şahap Kavcıoğlu'na güveniyorum.
Onu yakından tanırım. Çekirdekten
bankacı. Liyakat sahibi biri. Ekonomi
alanında uzman. Yanlış kararlar alacağını
da kesinlikle düşünmüyorum.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN MÜCADELESİNİ SAMİMİ VE ÇOK HAKLI BULUYORUM
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın FETÖ ile mücadelesini nasıl buluyorsunuz?
Cumhurbaşkanımızın FETÖ
ile mücadelesini samimi
ve çok haklı buluyorum. "Allah
Erdoğan'a güç ve kuvvet
versin" demiştim ülkeme ilk
döndüğümde. Yine aynı şeyi
söylüyorum. Erdoğan, FETÖ
ile mücadelede bana göre maalesef
yalnız bırakıldı. Çevresi
de Cumhurbaşkanımızla aynı
kararlılıkla mücadele etmeli.
FETÖ'nün başları sayılan yöneticilerin
çoğu kaçtı, ayakları
kaldı örgütün burada. FETÖ'nün
tamamen etkisiz hale
getirilmesi için yönetici kadro
yakalanmalı.
Onlar dışarıda
gezdiği müddetçe
FETÖ
tehlikesi ortadan
kalktı
diyemeyiz.
TURGUT ÖZAL İLE FETÖ YÜZÜNDEN BİRBİRİMİZE GİRDİK
FETÖ, hangi siyasetçilerle ilişki içindeydi?
Birçok siyasetçi FETÖ'yle
temas içinde bulunmak
zorunda kaldı. Çünkü
emperyalist güçler destekliyordu
örgütü. Turgut Özal
ile onlar yüzünden birbirimize
girdik. Ben Özal'ın oğlu
gibiydim. FETÖ'nun okul
projesi benim projemdi ama
onlara verdiler. Biz liseleri
bunlarla aynı dönemde kurduk.
Bu proje yüzünden Özal
ile tartıştık ve ben ANAP'tan
ayrıldım. Eğer Özal ile kavga
etmeseydim, belediye
başkanlığı seçimini yeniden
kazanırdım. Ama ben Büyük
Orta Doğu Projesi'ne karşı
geldiğim ve FETÖ'ye
karşı durduğum için
siyasette önüm tıkandı.
Özal'ın veliahdı
bendim. Başbakan da
olurdum ama FETÖ
tehlikesine gözümü
kapatamazdım. Ecevit
de FETÖ'yü korudu.
Hatta Ecevit'i üst
düzey bir komutan
onlara karşı uyarmış
ancak Ecevit "O iyi bir
insan ve kurumları da faydalı"
diyerek savunmuş.
FETÖ'nün Türklüğü ve
İslamiyet'i bitirme projesi
olduğunu bildiğim için bana
hiç yanaşamadılar.
KEMALİZM BATI'NIN KURDUĞU BİR TUZAK 'KEMALİSTİM' DİYENLER ATATÜRK'Ü TANIMIYOR
"Kemalizm kavramını Batılılar ortaya çıkardı. Atatürk'ü gerçekten tanıyan biri, kendini hiçbir 'izm'e kaptırmaz" diyen Bedrettin Dalan şöyle devam etti: Emperyalistler'in Atatürk'e karşı kuyruk acısı var. Bu yüzden onu bir 'izm' gibi gösterip putlaştırarak yok etmeye çalışıyorlar"
'Türkiye'ye Uzanan Eller' adlı kitabınızda "Atatürkçüyüm diyenler aslında Atatürk'ü tam tanımıyor. Kemalizm diye bir ideoloji yoktur" demişsiniz. Bu cümlenizi biraz açar mısınız?
Atatürk'ü gerçekten tanıyan bir insan
hiçbir 'izm'e kendini kaptırmaz. Atatürk'ün
kendisi Kemalist değil ki, böyle
bir ideoloji olsun. Kendine 'Atatürkçü'yüm
diyenler 'Kemalistim' diyorsa,
Atatürk'ü tanımıyor demektir. Atatürk
ilim demektir, bilim demektir.
ATATÜRK'Ü YOK ETMEK İSTİYORLAR
Kemalizm kavramını Batılılar ortaya çıkardı. Ondan sonra da dönüp, "Kemalizm Türkiye'nin önündeki en büyük engeldir, o yıkılmadan da Türkiye ilerleyemez" dediler. Özellikle yurt dışındaki bazı sosyologlar, bu konuyu devamlı televizyonlarda dile getirdiler. Kemalizm'i emperyalistlerin Atatürk'ün önüne koyduğu korkunç bir tuzak olarak görüyorum. Atatürk'ü putlaştırmanın hiçbir anlamı yok. Emperyalistlerin Atatürk'e karşı kuyruk acısı var, bu acıyı da Atatürk'ü putlaştırarak çıkarmaya çalışıyorlar. Atatürk'ü bir 'izm' gibi gösterip yok etmeye çalışıyor. Atatürk'ün ruhu bugün partilerin içinde yaşamak zorunda. Atatürkçülük tek bir partinin himayesinde değil. Bugün her partide Atatürkçü insanlar var. Atatürk ortak değerimizdir. Atatürk'ü hiçbir parti tek başına sahiplenemez.
HEM OKULLARIMI HEM DE ÜNİVERSİTEMİ DEVLETİME BAĞIŞLADIM
İstek Vakfı ve Yeditepe Üniversitesi'nin kurucususunuz. Neden eğitime yatırım yaptınız?
Batı, Osmanlı döneminden itibaren bu
topraklarda kolejler açmaya başlamış.
Kendi sempatizanını yaratmak
ve yeni nesilleri etkilemek için
yaptı bunu. Ben de çocuklarımızın
yabancılaşmasını önlemek ve Türk
kültürünü iyi bilen, yabancı dil bilen
ama yabancılaşmamış nesiller
yetiştirmek için eğitime yatırım
yaptım. Hem okullarımı hem de
üniversitemi devletime bağışladım.
Vakfı kurarken yazılı olarak da beyan
ettim bunu. Benden sonra eğer
vakıf kapatılırsa onun bütün mülkü
devlete bağışlanacak. Ömrümü
okullarıma ve üniversiteme harcadım
ama FETÖ'cü öğrenciler değil,
Atatürkçü öğrenciler yetiştirdim.
Bununla da gurur duyuyorum.
İddialı söylüyorum, ben eğer ömrümü
eğitime değil de iş hayatına verseydim, Türkiye'nin
en zenginleri arasında olurdum.
ERDOĞAN'IN PROAKTİF SİYASETİ BATI'YI KORKUTUYOR
İçinde bulunduğumuz dönemde Türkiye'nin dünyadaki konumunu nasıl buluyorsunuz?
Türkiye siyasette dünyanın 'kemer taşı'dır.
Onu söküp, düşürdüğün zaman tüm
tuğlalar dağılır. Türkiye'nin sökülmesi dünya
düzeninin de dağılması anlamına gelir, ki
bunu ne Avrupa, ne Amerika, ne Rusya, ne
de Çin göze alabilir. Bizi zayıflatmak istiyorlar,
devirmek değil. Devirmeyi kimse göze
alamaz, kendileri de altında kalır çünkü.
İçinde bulunduğumuz süreçte ise Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın proaktif
siyaseti Batı'yı korkutuyor. O yüzden de ülkemiz
üzerine oyun oynamaya çalışıyorlar.
Şu anda Rusya ile iyi ilişkiler içinde olmamız
da çok önemli. Türkiye NATO'nun üyesi
diye yıllarca Rusya ile ilişkilerimiz iyi değildi
ve bundan dolayı da büyük zarar ettik.
NATO'dayız diye Rusya ile kavga etmenin
bize faydası olmaz. Milli gelirimizin büyük
kısmını savunma sanayisine harcadık, hep
ithal ettik. Şimdi ise savunma sanayimiz
açısından da önemli hamleler yapıldı. Kendi
silahlarımızı üretiyoruz. Ülkemiz için önemli
bir hamle olarak görüyorum bunu. Ama bunun
da artarak devam etmesi gerekiyor.
YURT DIŞINA GİTMESEM BENİ İÇERİ ALACAKLARDI BELKİ DE ÖLDÜRECEKLERDİ
Yurt dışına giderken neler hissettiniz?
Ülkeme döneceğimi biliyordum. Türkiye'de
hiçbir şey milletin iradesinden daha güçlü değildir.
FETÖ'nün başarısız
olacağını biliyordum. Çok
sinsi bir yapılanma. Beni
ağırlaştırılmış müebbet
cezasıyla yargıladılar.
Yurt dışına gitmesem içeri
alacaklardı, belki de öldüreceklerdi.
Onlara boyun
eğmedim. Yeri gelmişken
buradan SABAH yazarı
Hıncal Uluç'u da anmak
isterim. Hıncal,
askerlik arkadaşım.
Kardeşim gibidir.
Ben en ağır suçlamalarla
yargılanırken
beni savunan, benim
lehime yazılar
yazan tek insan. Onun
desteğini asla unutmam.
Yurt dışına gittikten bir süre
sonra FETÖ'nün işadamlarından
biri benimle görüşmek
için Almanya'ya geldi. Bana
"FETÖ'ye gittim ve seni
affettirdim. Kızımı senin
üniversitenin yönetimine al, seni bir hafta içinde
geri döndüreceğiz Türkiye'ye" diye teklifte
bulundu. Ben de "Nasıl yapacaksınız?" dedim. O
da "Yargı, polis, asker bizim elimizde,
bir hafta içinde rahat şekilde
Türkiye'ye dönebilirsin" dedi. Ben
de "Eğer FETÖ gibi bir gerizekalı
ülkemin yargısına, polisine,
askerine hükmediyorsa, kemiklerimin
bile Türkiye'ye gitmesini
istemem" dedim. Utanmadan
devlete paralel bir yapılanma kuracaksın,
devlet kurumlarının
içine sızacaksın, ben de
sizinle işbirliği yapacağım.
Asla böyle bir şeyi kabul
edemezdim. O şekilde
ülkeme döneceğime,
Almanya'da ölüp, orada
gömülmeye razıydım.
Devlet ortak kabul etmez,
devleti sadece milletin
seçtiği kişiler yönetir. Emperyalistlerin
maşası bugün
FETÖ olur, yarın METÖ.
Böyle örgütlere karşı çok
dikkatli olmalıyız. Bunlarla
kim işbirliği yaparsa bana
göre haindir.
İSTANBUL'DAKİ GÖKDELENLERDEN RAHATSIZIM AMA BU İŞİ BEN BAŞLATTIM
İstanbul'un ilk Büyükşehir Belediye Başkanı oldunuz. Başkanlık yaptığınız döneme dair neler söylemek istersiniz?
Belediye başkanı olma gibi bir hedefim
yoktu. ANAP'ın kurucu üyesiydim. İstanbul
İl Başkanlığı yaptım bir süre, sonrasında
ben belediye başkan adayı olarak Hüsnü
Özyeğin'in gösterilmesini istemiştim. Turgut
Özal kabul etmedi. Onun adayını da ben
istemeyince, Özal benim aday olmamı istedi.
Ben de Özal'ı kırmamak ve İstanbul'u
çok sevdiğim için aday oldum. İstanbul
köy gibiydi. Çok büyük sorunlar vardı. Ben
makro sorunlarla ilgilenmek istiyordum,
ilçe belediyelerinin de vatandaşla daha yakından
ilgilenebilmesi için yeni modele
ihtiyaç vardı. Ben de Özal'a 'büyükşehir
modelini' teklif ettim. O da
bunu benim hazırlamamı
istedi, iki günde hazırladım
ve daha sonra yasalaştı.
Yüzde 65 oranında susuz
ve yüzde 100 oranında
kanalizasyonsuz İstanbul'a
belediye başkanı oldum. İlk
işim su sorununu ve altyapı
sorununu çözmek oldu.
İstanbul benim için bir aşk.
Bu şehrin her şeyini, iyi yönlerini
de, sorunlarını da seviyorum.
Başkan olduğum süre boyunca
çok emek verdim, çok da
ölüm tehdidi aldım. Şimdi İstanbul'da
en çok rahatsız olduğum
konulardan biri gökdelenler.
Estetik açıdan güzel durmuyor.
İtiraf edeyim; İstanbul'da gökdelen dikme
işini ilk ben başlattım. Benim dönemimde
üç gökdelen dikildi, işin buralara geleceğini
düşünmemiştim. Dünyanın her yerinde
merkezi yerlere gökdelenler dikilir ama
İstanbul'da çok fazla. Ama Süzer Plaza'nın
son şeklindeki ne imar planında, ne de
ruhsatında benim imzam var.
KÜRT SORUNU YOK MENFAAT VE PETROL SORUNU VAR
1998'de "Kürt sorunu yoktur" demiştiniz. Hâlâ aynı noktada mısınız?
Evet; menfaat sorunu, petrol sorunu
var. Emperyalist devletler tarafından yaratılan
bir sorun. Petrol bitsin bölgede,
Kürt sorunu kalacak mı?
Benim kökenim de Kürt.
Irkçılık dünyanın başına
gelebilecek en büyük bela.
Irkçı Türkçülük yapmak da
ırkçı Kürtçülük yapmak da
zarardan başka şey getirmez.
Türkçülük'ün kurucusu
Ziya Gökalp diyor ki
"Türk'ü sevmeyen Kürt
olamaz, Kürt'ü sevmeyen
Türk olamaz." Biz de
böyle bakmalı, bütünlük
ve birlik içinde yaşamalıyız. Emperyalistlerin
işine gelmiyor bu bakış. PKK'lı
ölünce ayağa kalkan Avrupa, devletine
bağlı bir Kürt vatandaşı ölünce sessiz.
Bunda bile dertlerinin Kürt meselesi
olmadığını anlıyoruz. Bugün aklı başında
hiçbir Kürt vatandaşı Türkiye'den ayrılmayı
düşünmez. Musul ve Kerkük aslında
Türk vatanıdır, Misak-i Milli sınırları
içindedir. Emperyalistler, Türk varlığını
yok etmeye çalıştılar. Emperyalistlerin
en korktuğu millet Türkler'dir. Ekonomiyle,
PKK'yla ve birçok enstrümanlarla
bizi zayıflatmaya çalışıyorlar.