Giriş Tarihi: 26.1.2012

Yok mu Ertuğrul Özkök'e dur diyecek!

Hafta sonu Hürriyet'te, bir saat firmasının daveti için Cenevre'ye giden Ertuğul Özkök'ün maceralarını okudunuz.
Anlamakta zorluk çekmiş olabilirsiniz ama en azından Özkök'ün, bulduğu her ünlüyle çektirdiği fotoğraflara gururla bakmışsınızdır.
Bu ülke yıllar yılı Reha Erus'un günahını boşuna almış, ünlülere yanaşıp fotoğraf çektiriyor diye...
Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim de maruzatım bilinsin; Ertuğrul Özkök'ün o yazısının gazetecilik açısından hiçbir değeri yoktur, hatta utanç vericidir.
Niye mi?
GEZSİN, YESİN, İÇSİN
Belli ki marka; Özkök'ü oraya, gazeteci kimliğiyle davet etmiş.
Gelsin, gezsin, yesin, içsin ve bulunduğu ortamı okuyuculara aktarsın diye.
Gazeteciliğin bir altın kuralı vardır; kim olursanız olun, gazeteci olduğunuzu ve o ortamda bulunma amacınızı unutmazsınız. Ama belli ki, Özkök gazetecilik elbisesini çıkarmış; bayağı bir şöhret havasına kaptırmış kendini.
Demiş ki: "Kırmızı halıdan ancak ünlüler geçebiliyor; bir de ayıptır söylemesi, ben. Kırmızı halının sonunda akredite fotoğrafçılara poz veriyorum... Jan Reno'yla da büyük kankayım zaten..."
Yazı bu şekilde başlıyor ve Ertuğrul Özkök'ün ünlüler dünyasındaki maceralarıyla devam ediyor.
Peki, yazıda en ufak bir gazetecilik kırıntısı var mı?
Yok! Buna da "Salonda konuşulanları yazmak yasak" kılıfını bulmuş, Özkök.
Salonda konuşulanları yazmak yasak, kendini 'celebrity' olarak gazlamak yasak değil anlaşılan...
Cal Fussman...
Amerika'nın yeni jenerasyondaki en önemli portre yazarlarından birisi...
Yaklaşık 10 yıldır dünyanın en önemli insanlarıyla röportajlar yapıyor. Bugüne kadar, masanın diğer tarafına oturttuğu ünlü sayısı yaklaşık 640.
DURULACAK YER!
Öyle sıradan isimler de değil.
Aklınıza kim gelirse; Obama, Clinton, Martin Scorsesse, Meryl Streep...
Cal'in bir özelliği de, röportaj yaptığı insanlarla, ortalama üç gün zaman geçirmesi. Bazılarının evinde bile kalmışlığı var. Bundan iki ay önce bir toplantıda bir araya geldiğimizde, "Belli bir noktadan sonra arkadaş gibi oluyorsun. Bu, yazmak istediklerini engellemiyor mu?" diye sormuştum, şöyle cevap vermişti: "Ben bir gazeteciyim ve onlarla zaman geçirme sebebim, bir şekilde asla anlatmayacakları hikayelerini alabilmek.
Akşam beraber futbol maçı izlesek de gazeteci olduğumu unutmam ve nerede duracağımı çok iyi bilirim."
Herkesten, duracağı yeri bilmesini beklememek lazım... Ertuğrul Özkök belli ki gazetecik yapmaya değil, kendini dünya ünlüsü gibi hissetmeye gitmiş. Buna sonuna kadar hakkı vardır; ama keşke anılarını kendine saklasaydı. Yazdıklarının gazetecilik açısından bir değeri yok çünkü...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.