Partilemek için Mikonos, balayı için Maldivler, festivaller için İspanya...
Peki ya biz? Ülkemizdeki dudak uçuklatan güzellikteki tatil yörelerimizi tanıtırken bazı şeyleri sahiplenmemiz gerekmiyor mu?
Biz en iyi detoks merkezine de sahibiz, en iyi estetik doktorlarına da...
Ancak turizm gelirlerimizi artırmak için kendimizi daha çok anlatmalıyız.
Uzaklardayken hep bunları düşündüm... Bir yandan Maldivler seyahatimden geriye kalan diğer notlarımı da sizinle paylaşmak istiyorum.
İşte aklımda kalanlar...
Maldivler'de bulunan birçok otel, balayı çiftlerinin tercihi durumunda.
Bu nedenle etrafınızda fotoğraf çekimi yapan çiftler görmeniz çok olası.
Hatta buraya fotoğrafçısıyla gelen çiftler bile var. Burada çekilen mutluluk karelerini gördükçe doz aşımına uğruyorsunuz.
Oteller de çiftlere kolaylık sağlayacak bir hizmet veriyor:
Gelinlik ve damatlık servisi.
Maldivler'deki her otelin, her bedene uygun bir gelinliği ve damatlığı var.
Bu durum, Uzakdoğulu turistlerin o kadar çok işine yarıyor ki; giyiyorlar gelinlik-damatlıklarını, otelin fotoğrafçısıyla adanın her köşesinde fotoğraf çekimi yapıyorlar.
Akıllıca bir fikir, bravo!
BODUBERU DANSI
Maldivler'in yerel dansı Boduberu'yu, özellikle adanın erkekleri yapıyor.
Adamlar o kadar kıvrak ki, biz bu dansı yapmaya cesaret edemeyiz doğrusu. 'Elalem ne der?' endişesiyle yaşadığımız için bu dansın dozu bizi aşabilir. Onlar çok mutlu; orası ayrı... Hele ki o ağır abilerimiz yok mu; koşarak kaçarlar dans pistinden! Ama ben burada öğrendiğim birkaç dans figürünü, bir gece dışarıya çıktığımda sergileyeceğim.
Bakalım tepkiler nasıl olacak? Cesaretlendireceğim sizi beyler...
Instagram dünyası lüksü seviyor; havalı, fiyakalı, ulaşılması güç olan şeylere ağzımızın suyu akarak bakıyoruz.
Bunu bu seyahatimde iyice anladım.
Ben buna Şeyma kafası dedim. Örneğin, kaldığım villanın havuzundaki yüzen tepsi fotoğrafı Instagram'da yüzbinlerce etkileşim aldı.
Tanımadığım insanlar bile yorum ve mesaj attı.
Demek ki hazzı yüksek kareler epey reyting yapıyor. Tabii diğer yandan sivri dilli eleştiriler yapan, laf sokan da çok oldu. 'Vay be, ne kadar da kötü olabiliyoruz!' dedim.
Unutmadan; bu yüzen kahvaltı, balayı çiftlerinin Ayada'daki favorisi; gidecek olanlara duyurulur.
Maldivler'e vize olmaması, Türkler'in burada çalışmayı tercih etmesindeki sebeplerden biri. Kaldığım otelde ve çevredeki otellerde çok fazla Türk çalışan olduğunu gördüm. Ada şartları, ilk birkaç ay onları zorlasa da sonradan ada hayatına alışıyorlarmış. Doğa ana, 'Buradan bir yere gitme' diyor anlaşılan. Evlenip düğün yapmak için çalışmaya gidenler de var. Yıllık bir hedef belirliyor, o parayı biriktirip bir hayat kurmak istiyorlar.
Bir kısmı da, Maldivler'de çalışıp yakın ülkelere kolayca seyahat edip oraları gezmek için burada bulunuyor. Tayland, Sri Lanka, Singapur ve Malezya, en çok görmek istenen yerler... Şehir hayatının panik atak halinden kaçıp soluğu Maldivler'de alanları saymıyorum bile. Peki ben buna cesaret edebilir miyim?
Kesinlikle hayır! Maksimum bir hafta...