Beden sihirbazı
Kilo sorunu olanların Bursa'daki adresi o... "İşim kilo verdirmek değil, dokulara yer değiştirtmek" diyen diyetisyen Nalan Erdem'in savunduğu bir şey var: "38 beden pantolonun içine girin, tartının kaç kilo gösterdiğinin önemi yok"
Biz çok pratik ve çözümlerini içinde barındıran bir diyet uyguluyoruz. Üç öğünlük bir diyet programımız var. Tıpkı Osmanlıda olduğu gibi üç öğün sofra kuruluyor bizim diyet yapılan evlerimizde. Sürekli atıştıran insanlar yaratmak istemiyorum ve hatta bu konudaki yanlış algıyı da kaldırmak istiyorum. Tüm dünyada kalktı çok öğünlü diyetler. Tıbbın her türlü alanında olduğu gibi diyet alanında da son gelen yenilik diyet programlarının üç öğüne oturması yönünde oldu.
Obezite bir sorun değil bir metabolik hastalık. Siz bu hastalara Türkiye gibi geniş mutfağı olan bir ülkede set koyarsanız onlar gerçekten yemek yemek istemedikleri halde yiyen insanlar oldukları için o seti yıkarlar, sizi de yıkarlar ve bu durumdan en çok hastalar zarar görür. Bu nedenle durmadan engeller koymak yerine hayatı kolaylaştırmak gerekiyor.
Ben hastayı diyete değil diyeti hastaya uydurmayı tercih eden bir doktorum. Hastalarımla günün her saatinde beraber yaşıyorum diyebilirim. Böyle bir bütün oluyoruz. Onların özel hayatlarındaki değişikliklere kadar yaşamlarındaki her konu hakkında bilgi sahibiyim. Hasta sadece yarım saat benim hastam değil. Ben onlarla birlikte yaşıyorum, bunu onlara hissettiriyorum.
İş diyet programı vermek değil aslında. Onu hastaya uygulatabilmek. İş diyet programı olsaydı internet ortamlarında dolaşan bin 500'ün üzerinde diyet programı var, hasta birini alıp uygulardı. Hasta acıkmadığı ya da açlık hissetmediği sürece siz istediğiniz her uygulamayı yapabilirsiniz. Ben bu konuda ciddi biçimde akupunkturdan destek alıyorum. Hastaya böyle bir destek vermezseniz istediğiniz programı ona uygulatamazsınız. Hastaların yeme alışkanlıklarını siz doktor olarak kontrol altına alabilmelisiniz. Ben bu kontrolü sağladıktan sonra gözüm asla arkada kalmaz, hastalarımın yemeyeceğini bilirim.
Bu yaptığınız son diyet programı o yüzden iyi sarılın diyorum. Bir daha asla bana 30 kilo fazlayla gelmeyeceksiniz ve bir daha asla size böyle uzun bir diyet yaptırmayacağım diyorum. Bu çok motive edici oluyor. Benim hastalarım bir aile hekimi düzeyinde her şeyi bilirler. Onlara bunu ayrıntıları ile anlatırım.
Önemli olan tek bir şey vardır diyet programlarında verilen kiloların geri alınmaması. Kiloyu bir biçimde verirsiniz ancak 6 ay sonra verdiğiniz kiloları geri almış olursanız bunun bir anlamı kalmaz.
Biz kilo vermiyoruz. Çünkü insanlar kilolarından rahatsız değiller yağ dokularından rahatsızlar. Hasta 36 beden olduktan sonra tartıda kaç kilo gördüğü ile ilgilenmez. Sıkıntı sizin kilonuzda değil sizin yağ dokunuzdadır. Ben hastalarıma hep şunu söylüyorum. Bedeniniz otursun yani 38 bedenin içine rahatlıkla girebilin ve siz mutlu olun ve tartıda görebileceğiniz en yüksek rakamı görün. Çünkü tartıda gördüğünüz rakam sizin bedeninizdir. Siz kendinize göre gayet normal bir bedendeyseniz ve tartıda görebildiğiniz en yüksek rakamı görüyorsanız bu çok sağlıklısınız demektir.
Karbonhidratı bir kenara ayırırım ben hep. Kan şekerinizi çok düşürmediyseniz insanın canı durduk yerde tatlı istemez. Ama hastalarıma diyorum ki, 'bir gün canınız bamya istediyse vardır bir sebebi mutlaka birşeyin eksikliğini yaşıyorsunuzdur ve yiyin doyana kadar afiyet olsun'. Fakat o can kan şekeri düşmeden börek istemez mesela.
Evet bir tür bağımlılık gibi çünkü ne kadar karbonhidrat tüketirseniz kan şekerinizi o kadar düşürürsünüz ve hipoglisemi ataklarınız o derece şiddetli ve sık olmaya başlar. Bu da yedikçe yiyen insanların yaratılması anlamına gelir.
KALIPLAŞMIŞ, TEK TİP DİYETLER SIKICI VE YANLIŞ
Siz tükettiğiniz gıdalarla yağ dokunuzu arttırıp kas dokunuzu azaltırsanız yani vücudun üzerine artı yükler bindirir ve taşıyıcıları azaltırsanız yorgun yatıp yorgun kalkan, kıpırdamak bile istemeyen yaşlılık eğilimleri gösteren biri olursunuz. Benim bütün hastalarım kilo verdikleri halde çok enerjiklerdir çünkü yağ dokularını azaltıp kas dokularını arttırırlar. Yani benim asıl yaptığımı iş dokulara yer değiştirtmek. Kolestrol, şeker, yüksek tansiyon gibi hastalıkların da anasıdır elbette fazla kilolar.
Bir gardropta her bedenden kıyafet olmaz. Eğer böyle bir durum varsa o kişi kilo konusundan istikrarsızdır. Bir gardropta tek bir beden kıyafet olur o kıyafetler 60 yaşında da giyilir.
Sıkıcı buluyorum. Herkesin hayatı ayrı ve ayrı biçimlerde gelişip değişiyor. Onların hayatlarına uyarlanmamış tek kalıp diyetleri sıkıcı ve yanlış buluyorum. Hastalarımın hayatlarına diyeti uydurduğumda çok daha başarılı sonuçlar alıyoruz.
'GÖLGENİZDEN KADIN OLDUĞUNUZ ANLAŞILSIN'
Ben hep derim ki, iki kişinin gölgesine arkadan baktığınızda hangisi kadın hangisi erkek anlamalısınız. O yuvarlak hatları kaybetmemek, kadınlığın şeklini yitirmemek lazım.
Bütün check- up programlarına kilo kontrolü konmalı. Hastayı o dönemlerde yakalamak ve uyarmak, diyetisyene yönlendirmek çok önemli. Sağlık ocaklarında özel bilgilendirmeler yapılmalı. Obezite eğitimi verilmeli ve toplumsal bir hareket başlatılmalı sosyal projeler kapsamında.
DOĞRU BESLENMEK NASIL OLUR?
EN SON HABERLER
- 1 Üniversiteliye barınma desteği
- 2 Şehit Yazıcıoğlu’nun adı Bursa’da yaşatılacak
- 3 Bir gün değil her gün koruyoruz
- 4 Hem ‘tarihi’ hem ‘hayati’ dönüşüm
- 5 BURSASU, satışta zirveye yürüyor
- 6 Üniversitelilere her alanda tam destek
- 7 Bursa kent mobilyalarıyla güzelleşiyor
- 8 Metroda okuyan kazanıyor
- 9 Minik yüreklerin büyük sevgisi
- 10 İznik Gölü’ne hayat verecek bir proje daha