Pazar 17.11.2013

FİKRET ESER: Bir güzel insan...

Onu sonsuz yolculuğuna uğurlamak için cami avlusunda beklerken kalabalığın içinde Orhan Veli'nin bir şiiri geldi aklıma... "Her şey birdenbire oldu..." Gerçekte öyle olmamıştı, yani birdenbire olan bir şey yoktu. Uzun süredir mücadele ettiği hastalığı ameliyat olsaydı belki düzelecekti ama o yaşamında bazı şeyleri eksik yapmak istememişti. Yıllar içinde iyice kısılan sesi artık hiç çıkmayacaktı, bir metal parçasına bağımlı yaşamaktansa böylesi- ni tercih etti. Savaş Ay'ın ardından ne güzel yazılar yazıldı ve söylendi. Hıncal Abi (Uluç) "gazetecinin ölümü" başlıklı yazısında söylenecek her şeyi söyledi. Ona "Bu mesleğin son mohikanı" diyordu. Bu söz hakikatten ona yakışıyordu. Onca şöhretine rağmen odasında oturup masa başında ahkam kesmek istemiyordu. Her zaman olayın ortasında ve haberin peşindeydi. Hiç yüksünmezdi, saat, gün hiç fark etmezdi. "İşim var" dediğini hiç duymadım. Sanki yeni muhabirmiş gibi, yalnızca "böyle bir şey var" deyin yeterdi. Ölüm haberinin ulaştığı cumartesi öğle saatlerinde gazetenin fotoğraf arşivine Savaş Ay yazdım ve pek çok kare geldi önüme. Bir saat boyunca baktım daha da arkası geliyordu. Soğuk gecelerde spor salonlarına toplanan evsizlerin yanında, Amerika'daki uzay istasyonunda, Diyarbakır'da meşhur kahvaltıcıda, milli piyangocunun tezgâhıyla, itfaiyeci üniformasıyla, başbakan'la şarkı söylerken, sabah karşı balıkçılarla, Afyon'daki patlamada acılı ailelerin yanında, doğalgazdan ölümün peşinde, Belediye Başkanıyla top sektirmede, bizlerle birlikte bir kutlamada her yerde ama her yerde ondan izler... Birini kaybettiğinizde önce tarif edilmez bir acı sonra da anılar geliyor akla... Bir gün odasındaki kanapede polis telsiziyle uyuyor. Sabaha karşı bir kaza anonsu, nerede tam gazetenin önündeki Balmumcu trafik ışıklarında. Savaş abi fırlıyor ve olay yerine varıyor. Gülerek, adam polisi, sağlık görevlilerini beklerken beni karşısında görünce nasıl şaşırdı diye anlatmıştı. Geçen yıl bu zamanlar sanatçı annesi Şükran Ay'ı toprağa vermiştik yine Fatih Camisi'nde... Rahatsızlanmış sedyeye alınarak müdahale edilmişti. Yine geçen yıl bu zamanlar Bahçeşehir Üniversitesi'nin Boğaz'a bakan binasının üst katında bir sıra gecesine gitmiştik. Urfalı abimiz Yaşar Özay'ın davetiyle, Savaş abi, Ömer, Aydın ve ben de katılmıştık. Rektör, hocalar, öğrenciler ve üniversitenin sahibi Enver Ören de oradaydı. Tabii ki gecenin yıldızı Savaş abiydi. Urfa ekibinin davulunu alıp sahneye fırladı. Müzisyendi, birçok şarkı bilirdi. Akordiyonu hep arabasının arkasındaydı. Alkışları ve tezahüratları görmeliydiniz... Yine fark yaratmıştı... Seni çok özleyeceğim Savaş abi...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.