Giriş Tarihi: 15.07.2018

‘O gece korku kalktı insanlar şehadete koştu’

FETÖ’cü hainlerin kurşunlarıyla şehit düşen 35 yaşındaki Murat Kocatürk’ün babası Bayram Kocatürk, “Korku kalktığı zaman insan korkusuzca her yere ölümüne gider. İnsanlar gülerek coşarak kurşunların üzerine koştu” dedi

Murat Kocatürk, 35 yaşında Saraçhane'de FETÖ mensubu hainlerin kurşunları ile şehit oldu. Baba Bayram Kocatürk, "Oğlumu görünce canlı zannettim. Gözleri ışıl ışıl, dişleri görünür şekilde gülüyordu. Alnından öptüm buz gibi, sarıldım donmuş, o zaman şehadetine inandım" dedi. "15 Temmuz direnişi, Kurtuluş Savaşı ve Çanakkale gibi anlamlıdır" diyen baba Kocatürk, "Oğlum 3 ay boyunca her gün 'Şehit olacağım' diyordu. Sözünü tuttu" şeklinde konuştu. "Cumhurbaşkanımız Erdoğan Allah'ın bir nimeti" diyen şehit babası, "O olmasaydı. Bu millet asla bu badireleri atlatamazdı. O Allah'ın bir ihsanıdır, yalnız Türkiye için değil, Tüm İslam ümmeti için, hatta tüm dünya için gelmiş bir liderdir. Türk milletini gerçek kimliğine kavuşturdu" dedi.
OĞLUNUN VURULDUĞUNU TV'DEN GÖRDÜ
İstanbul'da yaşayan Murat Kocatürk, hainlerin darbe girişimini televizyondan izliyordu. Hemen üst katta olan babası Mehmet Bayram Kocatürk'ün yanına çıktı. "Baba uyan, hainler darbe yapıyor, Cumhurbaşkanımız halkı meydana çağırıyor" diye seslendi. Bir anda yataktan fırlayan baba, televizyonun karşısına geçti. Olan biteni izlemeye başladı. Bu arada Murat Kocatürk, abdest aldı. Babasının yanına geçti. "Ben bir hava alıp geleceğim" diyerek evden çıktı. Baba Kocatürk, televizyonu izlerken Saraçhane'den geçen görüntülere takıldı. O arada oğlunun vurulduğunu giyindiği kıyafetlerden anlar gibi oldu. Ancak, ölümü oğluna konduramadı. Oğlunun orada olabileceğine ihtimal vermedi. Çünkü "haber vermedi" diye düşündü. Ardından oturduğu yerden kalktı. Kızı Yasemin Kocatürk'ü aradı. "Murat orada mı?" diye sordu. Kızı, "Hayır burada değil ne oldu?" şeklide cevap verdi. Baba ise "Hava almaya çıkıyorum deyip gitti, henüz dönmedi eve" cevabını verince Yasemin Kocatürk, "Bir arkadaşında uyumuştur. Sabaha döner. Merak etme" diyerek babasını rahatlattı. Ancak sabah olmasına rağmen Murat Kocatürk, eve dönmedi. Baba Mehmet Kocatürk'e Gaziosmanpaşa Karakolu'ndan telefon geldi. Karakola uğraması istendi. Bayram Kocatürk vakit kaybetmeden karakola gitti. "Oğlum Murat burada mı?" dedi. Acı haber güçlükle kendisine şu sözlerle verildi; "Oğlunuz şehadet şerbeti içti."
'GÖZLERİ CANLIYDI, YÜZÜ GÜLÜYORDU'
Teşhis için adlı tıpa götürülen baba Bayram Kocatürk, oğlunu teşhis etti. Ancak, öldüğüne inanmayan Kocatürk, "Şehadet haberini alınca, başım öne düştü. Sessizce biraz ağladım. İçimi boşalttım. Ardından teşhise gittik. Açtılar fermuarı, ama içim parçalanıyor. Görünce acılarım dindi. Çünkü gözleri ışıl ışıl, dişleri dahi görünür şekilde gülmüş. Bir ara inanamadım öldüğüne. Doktoru çağırıyordum. Alnından öptüm buz gibi, sarıldım donmuş. Kucaklayınca acılarım dindi. Çünkü şehitlere sorgu sual yoktur. 'Peygamberlikten sonraki en yüce mertebe' diye içim rahatladı. Sol göğsünden kurşun yemiş. Ufacık bir delik var. Ama sırtı paramparça. G3 mermisi ile vurulmuş. Ama Allah'ın izniyle makamını da gördüm. Nur gibi aydınlık. Tarifsiz, benzersiz güzel bir yerdeydi. Bir kapıdan girdim. Oğlum bembeyaz bir yatakta yatıyordu. Ben girince sağ tarafından kalktı. Cildi öyle parlak ki pürüzsüz. Bebek gibi, sadece bakıştık, gülme, konuşma yok. Dört kere rüyamda gördüm hepsi bir birinden güzel" şeklinde konuştu.
'BİZİ 3 AY ÖNCESİNDEN ALIŞTIRMIŞTI'
"Oğlum Murat şehit olma arzusu ile yaşıyordu" diyen baba Kocatürk sözlerine şu şekilde devam etti: "Daha önce Türkmen Dağı'na gitti. Hem soydaşlarımıza hem de Yavuz Sultan Selim Han'ın emanetini korumak istedi. Bir gün telefon açtı. 'Baba galiba burada şehit olamayacağım' dedi. Ben de 'Hayırlısı olsun oğlum, sen de o halde dön gel' dedim. Geldikten 1 hafta sonra 'Baba ben şehit olacağım' dedi. Bu söylemi 3 ay boyunca her gün devam etti. En son öyle güzel söylemişti ki 'Baba ben şehit olacağım' derken gözleri gülüyordu. Allah da sordurmuyor, 'Niye böyle diyorsun oğlum? Rüya mı görüyorsun? Ne oluyor?' diye. Bizi 3 ay şehitliğe alıştıran Allah, o anlarda soru sormayı akla da getirmiyor. O söyleyince ben de 'Allah hakkında hayırlısını versin oğlum' diyordum. Ardından 15 Temmuz hain darbe girişimi oldu. Oğlum sözünü tuttu."
'İÇİMİZDE ÇOK HAİN VAR'
"Biz Türk milleti olarak binlerce yıldır hiçbir zaman kimseye zulmetmemiş bir milletiz, tarih boyunca mazlumların ve mağdurların umudu olmuşuz" diyen şehit babası şunları söyledi: "İçimizde çok hain var. Satılmış insanlar, dünyaya tapanlar var. Bu 15 Temmuz, bir Kurtuluş Savaşı, Çanakkale Savaşı gibi anlamlıydı. Ancak bunlardan farklı olarak o savaşlarda düşman kapıya dayanmıştı. Toprak işgal edilmişti. Toprağı savunmak zorundaydı herkes. Emir vardı. Savaşa katılmak da savaşmak da zorunluydu. Ama 15 Temmuz'da kimse mecbur değildi. Geçmiş darbeler gibi düşünerek kimse çıkmayabilirdi. Erdoğan'ın 'Meydanlara çıkın, ölümüne ölümüne' demesi bir kamçı oldu insanlara. Ve zaten bu insanlar, şehitlerimiz, gazilerimiz meydanlara indi. Bizim gibiler de sabahlara kadar dua etti. Zaten dua ordusu olmasa, kılıç ordusu yarım kalır. İkisi birbirini tamamlar. Allah, o gece bir sekinet indirdi o gece. İnsanların yüreğinden korkuyu, endişeyi kaldırdı. Korku kalktığı zaman insan korkusuzca her yere ölümüne gider. Silah sıkılıyor. Mermiler havada uçuşuyor. Ama insanlar gülerek coşarak kurşunların üzerine koşuyor. Ellerinde sopa dahi yok. Herkes korkusuzca gitti ve şehadete koştu." Baba Kocatürk, sözlerini şöyle noktaladı: "Takdiri ilahi, onu genç yaşta kaybetmek, ayrılık çok zor. Diyorum ki Yarabbi. Bir sefer dünyevi gözle görüp, kucaklayayım oğlumu o anda al canımı. Hayat nedir ki bir sefer onu dünya gözüyle görüp, sıcaklığını hissetmek, kucaklamak, canımın alınacağını bilsem ben razıyım bir sefer oğlumu kucaklamak için. Doya doya sarılıp, öpmek için."
'O GÜN ÇANAKKALE GİBİYDİ'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sıradan bir insan olmadığını diye getiren şehit babası Mehmet Bayram Kocatürk, "O kadar zor süreçlerden geçti. Hiç kimse sahip çıkmadı. Hep tek başına ve yalnız kaldı. Allah her yüz yılda bir manevi bir sultan ve emir gönderir. Siyasetçi, savaşçı, komutan. Çok şükür ki ülkemizde şu an ikisi de mevcut. Bu cenk eri de, Recep Tayyip Erdoğan'dır. Şuradan bakarsak, 2. Abdülhamit Han ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yüz yıl var. Ve yüz yılda eğer bu nimetin kıymetini bilmezsek bir Recep Tayyip Erdoğan daha gelmez. Adam gibi adam derler ya ondan bir gömlek üstü. Türk milleti öyle bir hale gelmişti ki, ne düşünebiliyorduk, ne hayal kurabiliyorduk, geleceği kurgulayamıyorduk, burnumuzun ucunu dahi göremiyorduk. Ardından Erdoğan geldi. Tüm engelleri yıktı. Gerçek kimliğimize, kişiliğimize döndük" ifadesini kullandı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.