Alkollü sürücü bu otobüsü çalıştıramıyor

Temsa Global Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin Adana tesislerinde, sürücülerin alkollü halde direksiyon başına geçmesini önlemek için alkolmetreli özel otobüsler üretildi. Üretici firma, başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerinden gelen yoğun talepten memnun.
Temsa Global Üst Yöneticisi (CEO) Tamer Ünlü, yaptığı açıklamada, 1968 yılından beri teknolojik yenilikleri yakından tabip ederek otobüs ve midibüs üretimi yaptıkları söyledi.
Adana'daki Temsa Global tesislerinde 16 modelde yılda bin otobüs ve 2 bin midibüs üretildiğini belirten Ünlü, Avrupa, Amerika ve Afrika'da toplam 46 ülkeye ihracat yaptıklarını ifade etti.
Renk ve konforun yanı sıra teknolojik olarak da ülkelerin taleplerine cevap verdiklerini anlatan Ünlü, yaptıkları Ar-Ge çalışmaları kapsamında, tüm dünyada alkollü sürücülerin neden olduğu trafik kazalarını da göz önünde bulundurarak, ''alkolmetreye üflemeden çalışmayan otobüs'' ürettiklerini kaydetti.
Ünlü, çalışması alkolmetrenin ölçeceği değere bağlı otobüsün, alkollü araç kullanımından kaynaklanan trafik kazalarını azaltacağını, dolayısıyla can kaybı, yaralanma ve maddi hasar gibi istenmeyen olayların önüne geçeceğini belirterek, ''Bu aracı çalıştırmak isteyen şoför, önce araca takılı alkolmetreye üflemek zorunda. Sürücü alkollü ise araç çalışmıyor. Bu otobüse Avrupa ülkelerinden çok sayıda talep var'' dedi.
Temsa Global Ar-Ge ve Satınalma Direktörü Sedat Kuş da Fransa'da öğrenci taşıyan araçlarda alkotmetrenin zorunluluk olduğunu belirterek, bu nedenle bu tip araçlara özellikle Fransız müşterilerin yoğun talep gösterdiğini ifade etti.
Otobüsün Ar-Ge biriminin yoğun çalışması sonucu üretildiğini anlatan Kuş, şöyle devam etti:
''Otobüsteki bu özellik güvenlik açısından çok önemli. Eğer sürücü alkolmetreyi üflemeden aracı çalıştırmak isterse sistem buna izin vermiyor. Sürücü alkolmetreye üflediğinde kanuni limitlerin üzerinde bir alkol oranı tespit edilirse araç yine çalışmıyor. Bu özel aracımıza ilginin daha da artacağını düşünüyoruz.''
Otobüs üretimi
Üst Yönetici Ünlü, firmanın farklı modeldeki otobüs satışlarıyla ilgili de bilgi vererek, 2009 yılındaki ekonomik krizi ve Arap Baharı'nın olumsuz havasına rağmen 2011 yılının kendileri açısından çok iyi geçtiğini söyledi.
Geçen yılı 1 milyar 250 milyon liralık ciro ile bitirdiklerini vurgulayan, Ünlü, ''Tarihin en büyük cirosunu yaptık ve kar ettik. 2009-2010'da yüzde 30 kapasite ile çalışmıştık. 2011'i yüzde 100 kapasite ile kapattık. Bu yıl da Eylül ayına kadar bütün otobüsleri sattık. Eylül'den sonra da rahat rahat satacağımıza inanıyoruz'' diye konuştu.
Avrupa'da yaşanan kriz sonrası Arap ülkelerine yöneldiklerini ve Mısır'da Adana'daki tesislerinin yarısı kadar üretim yapan tesisler açtıklarını hatırlatan Ünlü, ''Mısır'da Arap Baharı başlamadan yaklaşık 6 ay önce açtığımız fabrikadaki üretimimizi durdurmak zorunda kaldık. İstedikleri modeli üretmeye başlamıştık ve bir yılık sipariş almıştık. Bütün siparişler iptal oldu. Suriye'de de şu an yaklaşık 500 otobüsümüz dolaşıyor. Libya, Sudan ve Tunus'ta da otobüslerimiz yollarda olacaktı. Arap ülkelerini ilave pazar olarak düşündüğümüz için şirket olarak çok etkilenmediğimizi söyleyebiliriz'' dedi.
Ticari araçlar ve yerli marka
Ünlü, otobüs ve kamyon gibi ticari araçlarda Türkiye'nin yerli markasını oluşturduğunu, dışa bağımlılığının olmadığını söyledi.
''Bir yerli yapılacaksa, resim tahtasının başına geçip 'benim arabam' diyerek kendimiz çizmeliyiz'' diyen Ünlü, şöyle devam etti:
''Üretirken motorunu kimden aldığımız önemli olmamalı. Motorunu da yaparsak iyi olur ancak, motoru aldığın yere kendi adımızı yazdırabiliriz. Türkiye'de yerli otomobil konusunda hassasiyet gösterilmesi gerekir. En önemli konu, gelecek teknolojinin gerisinde kalmamak. Bütün büyük üreticiler 20 yıl sonranın teknolojisine hazır. Bilinmeyenlere de hazırlar. Gizli teknoloji üretenler de var. Yerli markamız maalesef bugünün otomobilini yapacak. Önemli olan yarın çıkacak otomobil ile mücadele etmek. Örneğin elektrikli otomobil. Bunları çok iyi düşünerek yola çıkmalıyız. 40 senedir Türkiye'de bu sanayinin içindeyim, nelerin yapılmadığını ve nelerin sonradan yapıldığını da gördüm. Bunları göz önüne alarak cesaretli davranıp, yerli üretimin yapılması gerekir.''