Salı 08.10.2013

Uçan halının hızlı hali

Rolls-Royce, lüks otomobilin zirvesini temsil ediyor. Hatırı sayılır bir serveti olanlar için ulaşılabilecek en üst nokta. Rolls-Royce, Wraith ile hem lüksü hem de performansı bir arada yaşamak isteyenleri hedefliyor. Tabii ki kendine özgü yorumuyla...

Yıl 1913, mekan Avusturya Alpleri. O yıllarda otomobil üreticilerinin en önemli satış argümanlarından biri, bugün de olduğu gibi, yüksek performans ve dayanıklılık. O günlerde bunu kanıtlamak için zorlu yarışlara girmek neredeyse zorunlu. 1913 Alpine Trial'a 4 adet Rolls-Rolce 75 HP katılıyor ve 6 ödül kazanıyor. Yani gerçek bir zafere imza atıyor. 100 yıl sonra aynı güzergahta Wraith ile yola koyulmadan önce bu yarışı kazanan otomobille tanışıyoruz. Üstelik 45 arkadaşıyla birlikte birkaç hafta önce yarışın parkurunu bir kez daha geçmeyi başarmış, mağrur bir şekilde incelenmeyi bekliyor. Beni asıl etkileyen, kaza yapan bir araç dışında diğer 45 Rolls-Royce'un hiçbir arıza yapmadan etabı tamamlamış olması. Dayanıklılık mı demiştik?
İLK KEZ 1983'TE YOLA ÇIKTI
Gelelim Wraith'e; Cenevre Otomobil Fuarı'nda tanıtılan Wraith, ilk kez 1938'de yollara çıkmıştı. Rolls-Royce CEO'su Torsten Müller-Ötvös tanıtım toplantısında Wraith'i "centilmenlerin gran turismo"su olarak tanımlamıştı. Müller-Ötvös, hedeflerinin Rolls-Royce'a yeni müşterilerin katılmasını sağlamak olduğunu da eklemişti. Nitekim Viyana'daki test sürüşü öncesi yapılan konuşmalarda da daha genç bir müşteri kitlesi hedeflendiğinin altı çizildi. Bilgisayar çağında artık çok genç insanlar da Rolls-Royce alabilecek serveti kazanıyor ne de olsa.... Proje lideri Dr. Nils Griffel ile laflarken BMW şemsiyesi altındaki Rolls-Royce'a Alman markanın katkısını anlamak için Wraith'in yüzde kaçı BMW diye sordum. Griffel net bir rakam veremeyeceğini ama fren sisteminin BMW'nin elindeki en güçlü sistemden alındığını, süspansiyonda da Alman markadan izler bulunduğunu ve bence en önemlisi elektronik yardımcıların ve sistemlerin de BMW'den geldiğini söyledi. Yani gözle görünmeyen ama sürüşte hayati öneme sahip birçok parça Münih'ten geliyor. BMW'nin dinamik sürüşteki tecrübesi göz önüne alındığında bunun Wraith'e olumlu katkıda bulunduğunu düşünmeden edemedim. İncelememiz için otelin lobisine yerleştirilen Wraith'in tasarımı ilk anda şaşırtmıyor. Özellikle de önden bakıldığında. Çünkü modern Rolls-Royce yüzüne aşinayız. Her ne kadar Ghost platformundan geliştirilse ve burun tasarımı benzese de aslında motor kaputu hariç tüm parçalar Wraith'e özel. "Spirit of Ecstacy" olarak anılan figür yine gösterişli ızgaranın üzerinde yerini almış. Üstelik istenildiğinde yuvasına da gizlenebiliyor. Böylece kötü niyetlilerin logo koleksiyonlarına nadide bir parça daha eklemeleri engelleniyor. Profilden bakıldığında Wraith'in 1930'lu yılların streamline tasarım akımıyla Amerika'da ortaya çıkan, 1950'lerde Avrupa'da spor otomobillerde ve Gran Turismo'larda yaygınlaşan fastback tasarımı öne çıkıyor. Bu tasarım sayesinde arka çamurluklar ve omuz çizgisi daha da belirgin hale geliyor. Üstelik çift renk uygulamasıyla istenildiğinde bu durum daha da iyi vurgulanabiliyor. Profildeki bir diğer önemli detay, paslanmaz çelik kapı kollarıyla A sütunundan arkaya doğru açılan kapılar. Açıkçası ilk etapta karmaşık duygular uyandırıyor. Büyük kapıyı henüz açarken koltukları görmek alışıldık bir durum değil. Keza, araca binip kapıyı kapatmak istediğinizde de normalden daha fazla dışarı doğru uzanmanız gerekiyor; tabii kapınızı kapatan biri yoksa. Arka tasarımda, çamurluklardan daha ileri uzanan bagaj kapağı ve son derece eğimli arka cam dikkat çekici bir görünüm yaratıyor. 5269 mm'lik boyuyla Wraith zaten üst sınıf sedan boyuna sahip. Yüksekliğiyse 1507 mm; yani hiç de alçak yapılı değil. 3112 mm'lik aks mesafesi de iç mekanla ilgili ipucu veriyor. 2+2 kişilik iç mekanda arka koltuklarda bile cömert bir oturma alanı bulunuyor.
GELENEKSEL VE MODERN
İç mekan tasarımıysa tam bir geleneksel ve modern karması diyebilirim. Öncelikli kapı içlerinde yeni bir teknolojiyle işlenen ve şekillendirilen ahşap kaplamanın kalitesine, şaşırtıcı derecede doğal dokunma duygusu yaratmasına hayran olmamak mümkün değil. Kokpitin üst kısmındaki devasa ekrana karşılık hemen altındaki havalandırma ızgaralarının ince çubukları çekerek ya da ittirerek kumanda edilmesi tam bir tezat oluşturuyor: Modern ve geleneksel!

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.