Giriş Tarihi: 30.8.2009

Modanın Madonnası

Anna Wintour'u modacı Thakoon'un deyişiyle 'Modanın Madonnası' yapan sebebin ne olduğunu biliyor musunuz? Cevap kolay, kişisel marka yönetimi

Dünya genelinde modanın 'm'siyle ilgilenen herkes bu adı biliyor: Anna Wintour. Amerikan Vogue dergisinin efsanevi Genel Yayın Yönetmeni. Modada çığır açan, dergi tarihinde tabuları yıkan, kapağa jean pantolon ile Chanel ceket taşıyan, kuralları koyan, dev atamalar yapan kadın. Ama Wintour'un film yıldızları kadar popüler olmasının sebebi bu değil. Zaten onun adını bir şekilde duyan bu büyük çoğunluğa 'Bir tane daha dergi yöneticisi söyle' deseniz eminim yüzde 99'undan ses çıkmaz. Halbuki şu sıralar ondan daha yaratıcı, daha sofistike isimler dolanıyor bu endüstride. O zaman Anna Wintour'u modacı Thakoon'un deyişiyle 'Modanın Madonnası' yapan sebep ne? Cevap kolay, kişisel marka yönetimi. Aşağıda okuyacaklarınız üniversitelerde ders olmalı. Çünkü bu iş 'moda' olmaktan çoktan çıktı. Anna Wintour adının geniş kitlelere yayılması 2006 yapımı 'Devil Wears Prada' (Şeytan Marka Giyer) filmiyle başladı. Wintour'un eski asistanı Lauren Weisberger'in aynı isimli kitabından uyarlanan filmde dergi yöneticisi Miranda Priestly rolündeki Meryl Streep yıkıcı, kırıcı ve hain bir patrondu. Halbuki 'Nuclear Wintour' (Nükleer Silah gibi çağrışım yapan bir takma isim) lakaplı editör o zamanlar sivri dişlerini halka göstermemeye çalışıyor, verdiği nadir ropörtajlarda şirin mi şirin, vur ensesine al ekmeğini pozlarına yatıyordu. Ama film tabuları yıktı, Wintour'un pençeleri ortaya çıktı. Her ne kadar Gawker.com filmin efsanevi editöre yaradığını yazsa, Anna Wintour'un yapacağı hiçbir kötü davranışın filmdeki Miranda karakteri kadar 'şirret' olamayacağı görüşünde olsa da, ben aynı fikirde değilim! Anna Wintour insan neslinin görebileceği en aşağılayıcı, en şirret patron. Daha da önemlisi, Wintour bu özelliğiyle ciddi bir ilgi uyandırmış durumda ve onun artık büyük bir izleyici kitlesi var. Herkes bu 'felaket' patronun ne kadar ileri gidebileceğini merak ediyor. Wintour'a ilgi arttıkça röportaj isteklerinin ardı arkası kesilmiyor, o da bunların arasından en kaliteli olanlarını 'iş ortamına' buyur ediyor.
İZLEYİCİ ONU İSTİYOR
İlk olarak Don Hewit'in hazırladığı 60 Minutes adlı 41 yıldır süren saygın programda Vogue ofisini izleyiciye açan Wintour, çalışanlarına kan kusturduğu birkaç sahnenin üzerine bir de çekinmeden obez Amerikalılar için 'küçük birer ev boyutundalar' yorumunu yapmasın mı? Sansasyon seven izleyiciden 'Daha da çok, daha kötü' çığlıkları yükseldi. Wintour'da zaten malzeme boldu. Amerika'nın en çok izlenen şovmeni David Letterman'ın konuğu olan Wintour şov sırasında 'Modaya saygı duyun' mesajını verirken, Letterman'ın beyaz çoraplarını da fena halde aşağıladı. Ki bu noktada şunu belirtmeliyim ki bugüne kadar ağzı fena halde laf yapan şovmene laf söylemeye cüret edecek tek bir kişi çıkmamıştı. Adam donakaldı! Sizi temin ederim, Wintour için bunlar daha ısınma turları. Editör, altın vuruşu, saygın belgesel yapımcısı, Emmy Ödüllü R.J Cutler tarafından hazırlanan Eylül Sayısı (September Issue) belgeseli ile vuracak gibi gözüküyor. 'Modanın Ocak ayı' olarak tabir edilen eylülde çıkan sayının hazırlık aşamalarını gösteren belgesel aslında Anna Wintour'un kişilik çözümlemeleri üzerine kurulu. Sundance Film Festivali'nde açılış gösterimi yapılan belgesel Anna Wintour'un çalışanlarını aşağılaması, modacılara dikte etmesi ve Hollywood yıldızlarından dev fotoğrafçılara kadar 'biri' olan herkesi küçümsemesi üzerine kurulmuş neredeyse. Belgesel henüz gösterime girmedi ama sadece tanıtım filmine bakarak, kocamın naif hislerle, moda haftalarında aynı ortamda bulunduğum Wintour'la konuşmam için beni yüreklendirmesini kulak ardı etmekle ne kadar haklı olduğum ortaya çıktı. Yoksa bugün yüzüne yediği tükürüğün izlerini psikolog kapılarında silmeye çalışan bir kadın olabilirdim. Allah beni kurtardı, 'Vogue' diye direten tüm insanları da kurtarır umarım. Daha fazla bilgi için www.septemberissue.com adresine girebilirsiniz.
* * *
ÇIKANLAR
Göcek, Göcek yine Göcek
Yazın son günlerini biz Efe Hotel'de geçiriyoruz. İnanılmaz hava, inanılmaz servis, harika yemekler. Eylül için ideal.
Galata Şarküteri
Şehrin en güzel etleri, en lezzetli peynirleri Doğan Apartmanı'nın altındaki Galata Şarküteri'de. Bir sandviç için uğramak lazım.
SIKANLAR
Uçak geçikmeleri:
Oluyor mu THY yetkilileri? İnsanlar tatillerini havaalanlarındaki bekleme alanlarında tüketiyor. Yine yapay bronzlaştırıcılara kalınıyor.
Parmak arası terlikler:
Cocoperez.com'da okuduğumuza göre birileri 4 gün giydikleri parmak arası terlikleri teste yollamışlar. Sonuç: 18.100 bakteri. Neyse ki yaz bitiyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.