Son Güncelleme: Cumartesi 29.08.2009
Yemeği, sosu farklılaştırır
Büyük aşçı olmanın sırrı, kendi kreasyonları yemekleri ve kendi geliştirdikleri başarılı sosları olması. Dünyanın her yerinde aynı malzemeden yapılsa da Café de Paris sosu farklı
TEREYAĞININ SIRRI
Diyeceksiniz ki, "Yeni bir sos yaratmak da yetmiyor. Sonuçta o mükemmel sos onu yapan aşçıyla birlikte unutulup gidiyor." Haklısınız; bir işi çok iyi yapmak şöhret olmak için yeterli değil. Kendini ve yaptıklarını doğru pazarlaması gerekiyor. Size geçen yüzyılın 30'lu yıllarında İsviçre'nin sessiz sakin Cenevre kenti yakınlarındaki Rive Köyü'ndeki Altın Horoz lokantasında başlayan bir sos öyküsünü anlatayım. Lokantanın sahibesi Bayan Boubier, çok çeşitli otlar ve baharat karıştırarak farklı bir tereyağı geliştirmek için aylarca denemeler yapmıştı. Günün birinde ideal karışımı bulduğuna kanaat getirdi ve sos mütevazı lokantada çok tutuldu. Bayan Boubier, o güne dek henüz bir adı olmayan bu tereyağının sırrını sadece kızına emanet etti. Boubier'in kızı da Dumont adlı biriyle evlendi. Adamda ticaret kafası vardı. İşte bayan Boubier'nin mütevazı tereyağı sosunun kaderi bu andan itibaren değişecekti. Dumont, 1942'de Cenevre'de Mont Blanc Caddesi 26 numaradaki Café de Paris adlı restoranı devraldığında, rekabet ortamında kaynanasının tereyağı sosu tarifinin elindeki en önemli koz olduğunu fark etti. Lokantanın bir başka avantajı da, o dönemde Paris'in en şık ve ünlü restoranlarından birinin adını taşımasıydı. Bay Dumont tereyağı sosuna restoranın adını vererek son derece akıllıca bir iş yaptı. Sosun adı 'Beurre Café de Paris', onun eşlik ettiği ızgara antrkotun adı da 'Entrcôte de Paris' olmuştu ve bu restoranda tek yemek olarak sunulmaktaydı. Yolunuz Cenevre'ye düşerse ve Avrupa mutfak tarihinin küçük bir ayrıntısını yerinde görmek isterseniz, size Cornavin İstasyonu yakınlarındaki bu küçük restoranı öneririm. Ama bugün artık Cenevre'nin olmazsa olmazları arasında yer alan, bu restorandaki konuk devlet büyüklerinden ünlü işadamlarına, dünya sosyetesi mensuplarına kadar çok renkli simalarla birlikte olmaktan hoşlanmazsanız, buradan orijinal reçeteye göre yapılmış sos karışımını paketlenmiş halde alıp, etinizi evinizde sakin sakin yiyebilirsiniz. Kuşkusuz bizim ülkemiz de dahil, dünyanın hemen her köşesinde sayısız Café de Paris soslu ızgara antrkot servis ediliyor. Her birinin sosu birbirinden az ya da çok farklı. Siz de ortalıkta dolaşan sayısız tariflerden birini evinizde uygulayıp kendi sosunuzu yapabilirsiniz. Bunun için gerekli malzeme belli: Tereyağı, tuz, mercanköşk, kekik, biberiye, dereotu, tatlı kırmızıbiber, köri, karabiber, arpacık soğanı, maydanoz, sarımsak, konyak, Madeira şarabı, Worchestershire sosu, limon suyu, limon ve portakal kabuğu, tarhun, kapari, sardalye, hardal, bütün yumurta ve ayrıca yumurta sarısı. Bu malzemeleri ne ölçülerde karıştırırsanız karıştırın, ancak orijinal 'Beurre Café de Paris' sosuna yaklaşabilirsiniz. Dünyanın her yerinde sunulan aynı ismi taşıyan soslar da sizinkinden farklı değil. Çünkü orijinal tarif, Coca Cola'nınki gibi sıkı sıkı korunan bir sır. Böyle olması da iyi. Zira giderek azalsa da, hâlâ dünyada korunabilen sırların kalmış olması güzel bir şey. Gördüğünüz gibi yeni sosların dünya çapında üne kavuşması her zaman mümkün. Ama bunun için sadece sosun lezzeti yeterli değil. Mesele onun yıldızını parlatabilmekte; çağımız markalar çağı.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde