Giriş Tarihi: 11.10.2009

Eleştirmen tabii ki taraf tutar, hakem değiliz ki!

Bienal, çağdaş sanat, yeni sergiler derken, tüm bunları yorumlayacak bilirkişilere ihtiyaç artıyor. Sanat eleştirmeni Ayşegül Sönmez, "Hakemler Türkiye'de hangi takımı tuttuğunu söylemez. Ama ben fanatik bir Ömer Uluç'çuyum," diyor

Ayşegül Sönmez kendini bir kültür emekçisi olarak tanımlıyor. "Çağdaş sanat alanında çalışan, sanat eleştirmeni, sanat yazarı ve sanat dostu..." Ressam Ömer Uluç'un 'manevi kızı' olarak anılan, sanat camiasındaki dedikoduları yazan Adalet Cingöz sanılan ve bienallerle büyüdüğünü söyleyen Sönmez, Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği (AICA) Türkiye Başkanı. Aynı zamanda bu yıl 2010 Kyoto Ödüllerinin sanat ve felsefe dalında seçici jürisinde yer alan, Radikal yazarı ve Okan Üniversitesi Sanat tarihi öğretim görevlisi Ayşegül Sönmez'le (34) sanat camiasının bugünlerdeki hareketliliğini konuştuk...
- Sanat camiasında herkesi tanımak, her an her yerde olmak... Bu ilişkiler nasıl gelişti?
- Aslında ben sanat camiasının içinde büyüdüm diyebilirim. İşçi Parti'li, sanat dostu bir anne babanın çocuğu olarak Politzer'in Felsefenin Temel İlkeleri'dir benim dokuz yaş kitabım... Yazar olmak için İstanbul'da doğdum gibi önsözler yazdığım defterlerim vardı şiir yazdığım... İlk şiirlerimi Can Yücel görmüştür. Aziz Nesin, Can Yücel, Eray Canberk, ressam Balaban, bohem ressam Rafet Ekiz böyle Kadıköy'de bohemlerin içinde... Duygu Asena'nın yanında 17 yaşında işe girmem de Aziz Nesin'in oğlu Ahmet'in sayesinde olmuştur. Ben o zaman Anons plastik sanatlar dergisinde yazı yazıyordum. Kendimi eleştirmen sanıyordum. Babamın Kadıköy'de ve Datça'da Dadyadost diye sanat galerileri vardı... Onun sergilerini yazardım. Ahmet Nesin, acıdı bu erken entelektüelizme...
- Hasan Bülent Kahraman bir yazısında "Çağdaş sanat bir açıdan bakılırsa 'kolay' bir sanat. Dışarıdan bakanlara göre sanatçının yaptığı herhangi bir şey sanat olabiliyor," diyor...
- Türkiye'de iş, çağdaşın taşıdığı anlamlarda mı kilitleniyor acaba? Çağdaş Türk kadını, çağdaş Türkiye, böyle baskı var bu sözde. Çağdaş Türkiye için el ele... Çağdaş Türkiye sanatı için el ele... Bazen de böyle oluyor. Eurovision gibi çağdaş sanata misyon, anlam yüklediğimiz oluyor. Öte yandan ben, 'modern'i belli bir dönemle kısıtlamak istemiyorum. O zaman 1863'de Manet'nin Olympia'sıyla başlatalım, 1950'lerle ya da 1930'larla kapatalım. Tabii Türkiye'de çağdaş-güncel meselesi de var... 1990'ların sonunda Vahit Tuna, Canan Şenol, Halil Altındere, Serkan Özkaya ve benim de dahil olduğum bir kuşak olarak, çağdaşın içindeki çağdaşlaşma misyonundan sıyrılmayı istedik. Buna güncel sanat dendi. Ama bu da Sotheby's müzayedesinde çağdaş işlerin arasında güncel işlerin satılmasıyla kapandı bence... Çağdaş sanat şimdi hiç olmadığı kadar çağdaş yani...
İSTANBUL İSTANBUL OLALI BÖYLE BİENAL GÖRMEDİ
- Çağdaş sanat 'kolay sanat' mı peki? 'Bunu ben de yaparım!' diyenlere ne cevap veriyorsunuz?
- Çağdaş sanat kolay sanat değil, hayattan sanat... Hayat da gayet zor bir şey... Bir kere Çarşılılar Abbasağa Parkı'ndaki minik anfi tiyatronun oturma yerlerine yazmışlardı: "Hayat zor koşullar altında devam ediyor..." Zor koşullar altında devam eden sanat ve hayat.
- Bu mesleğe heves edenlere ne önerirsiniz? Örneğin son yıllarda sanat yönetimi, kültür yönetimi gibi yüksek lisans programları açılmaya başlandı...
- Evet ve bu çok acıklı. Gelişmemiş çağdaş sanat pazarı olan ülkelerde en çok üniversitelerde bu bölümler açılıyor ama bir tane bile küratör olmayı öğreten, sergi yapmayı, kurmayı, felsefeyi öğreten bölüm açılmıyor. Sanat kuramı diye bir bölüm yok mesela... Sanat kuramı anlatılmıyor ama hem tasarım hem sanat yönetimi açılıyor. Etrafta birtakım sanat yönetimi mezunu kızlar, bir cümleyle anlatabileceklerini sıkıcı 55 cümleyle anlatıp bir şey yaptık, yönettik sanıyorlar...
- Ressam Ömer Uluç'a ayrı bir sempatiniz var. Nedir bu ilişkinin kaynağı?
- Hakemler Türkiye'de hangi takımı tuttuğunu söylemez değil mi? Ben hep söylerim. 'Ömer Uluç'a özel sempatim var,' demem az kalır. Kendisinin hayranıyım, fanatik Ömer Uluç'çuyum ben... Ortaokulda resim yapamadığım için, çizgi bile çizemezdim, Ömer Uluç'un spirallerini taklit ederdim. Sonra 18 yaşımdaydım tanıştık. O zaman Negatif dergisinde çalışıyordum; Duygu Asena'nın sanat dergisinde.. İşte dergi için söyleşiye gittim. Ömer Bey, o zaman New York'tan yeni gelmişti. Bir kıza sormuş, 'Hayatta ölümden başka sabit ne var?' diye... Öğlen böyle bir bara gitmiş. Gündüz gündüz içmiş, sıkılmış. Barmen kıza sormuş. Kız da 'Ayakkabı numarası,' demiş. Bunu anlatırken bayılmıştım Ömer Bey'e... 'Çağdaş nedir?' dedin ya, budur, bu sorudur, bunun cevabıdır... Ömer Bey'le o gün bugün hiç ayrılmadık. Vivet Kanetti benim için 'Ömer'in manevi kızıdır,' der.
- Bienal başladı, sergiler açıldı... Her yerde ilanlar, reklamlar, tabii ki sponsorlar... İlgi nasıl peki?
- Ben şöyle söyleyeyim, İstanbul İstanbul olalı böyle bienal görmedi. Hem o profesyonel son derece elit, elitist çağdaş sanat insanları geldi hem de genç üniversiteliler olaya dahil oldu bu kez... Bu nasıl başarıldı anlayamadım. Bienallerle büyümüş birisi olarak ben çok sevindim bu manzara karşısında.
- Bienal'in 'İnsan neyle yaşar?' sorusunu samimi buluyor musunuz?
- Tabii ki buluyorum. Bu soru sadece afişte yer almıyor çünkü... Bu soruyu soran Suriyeli Ossama'nın filmi var. Bu soruyu soran Auby'nin de filmi var... Aydan Mürtezaoğlu ve Bülent Şangar da işleri üzerinden fevkalade bir şekilde bunu soruyorlar üstelik bienal sadece bu soruyu sormuyor, 'Sanatçı neyle yaşar?' diye de soruyor. Sonuçta ikisi de birbirinden bağımsız değil günümüzde... WHW'nin Sovyet emperyalizmini sorgulayan ve bir anlamda bundan arındırılmış bir enternasyonalizme sahip bir bienal kurguladığını düşünüyorum. Bir işçiyle bir sanatçı arasında ne fark var? İkisi de ürettiğine yabancılaştıktan sonra...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.