Pazar 07.02.2010
Son Güncelleme: Cumartesi 06.02.2010

Oyunumuzda dine saldırı kesinlikle yok

Özen Yula'nın yazdığı, Ayça Damgacı'nın başrolünde yer aldığı oyun Yala ama Yutma , 15 Şubat'ta Kumbaracı 50'de sahnelenecek. İnsanlığa dair acı gerçeklerin bir porno film setinde dile getirildiği oyunun yazarı Özen Yula ve oyuncusu Ayça Damgacı ile buluştuk. Vakit gazetesinin hedef göstermesinden içindeki pornografik öğelere, sezonun tartışılan oyununu konuştuk

Yüzyılda bir sınanmadan geçen bir melek, dünyaya gönderilir. İyilik adına tek bir insanı bile yola getirirse yüz yıl boyunca melekliğe devam edecektir. Tersi durumda, eceliyle ölene kadar insan olarak sürdürecektir yaşamını. Yala ama Yutma kendini Türkiye'de bir porno film setinde bulan Melek'in, oyuncu Leyla'nın bedeninde yaşadıklarını anlatıyor. Oyunun yönetmenliğini Melis Tezkan ve Okan Urun'un oluşturduğu Biriken Sanat Kolektifi yapıyor. 2006'dan beri disiplinlerarası projeler gerçekleştiren grup, videodan dansa, alışılmışın dışında bir yorum getiriyorlar oyuna. Bir porno yönetmeni, bir kameraman, iki porno oyuncusundan ibaret oyunun web sitesini, ismi nedeniyle o kadar çok insan 'tesadüfen' ziyaret etmiş ki, bu bile pek çok şey söylüyor esasen. Oyunun prodüksiyonunu yapan Aslı Atasoy, içinde 'yala' geçen hangi cümleleri arar iken insanların yolunun Yala ama Yutma'nın web sitesine düştüğünü anlatırken hayli şaşkın. "Bir insan neden böyle bir şeyi google'da arar?" diye düşüncelerde... İnternette bu iki 'ayıp' kelimenin çeşitli versiyonlarını ararken oyunla karşılaşanlar bulduklarından memnun olmuşlar mıdır bilemiyoruz ama, Yala ama Yutma'nın bu hareketin nedenlerini de içerdiği kesin. Pek öyle yenir yutulur şeyler de değil söyledikleri. Oyunun yazarı Özen Yula ve başrol oyuncusu Ayça Damgacı anlatıyor...
CİNSEL DÜRTÜLERİ KAŞIMAK İÇİN
- Yala ama Yutma'yı nasıl anlatır Özen Yula, nedir oyunun derdi?
- Özen Yula: Porno nedir, ne değildir üzerine değil, günümüzde politik tiyatro nasıl yapılır üzerine bir oyun. Politik tiyatro o kadar çok sömürüldü, yıprandı ki... Siyah taytlar giyerek, büyük hareketlerle bir estetik oluşturulmaya çalışıldı ve insanlar politik tiyatrodan soğudu. Bu, kadın bedeni üstüne, erkeklerin kadını kullanma yöntemleri üstüne, kadının kendini kullandırıp o yapı üzerinde bir yere gelmesi üzerine de bir oyun.
- Dünyanın acı gerçeklerini porno setinde anlatma fikri nereden çıktı peki?
- Ö.Y: Pornonun da kendi içinde estetiği ve politik bir yönü var. İnsanları belli şeyler gibi rahatlatmak ve uyum içinde yaşamalarını sağlamak için yapılan bir şey. Hem çok özeline giriyor insanın, hem de o insanın o toplumla uyum içinde yaşamasını sağlıyor.
- Oyunda porno yönetmeni bunu özellikle belirtiyor zaten.
- Ö.Y: Yönetmenin konuşmasında var; 'Gençler ergenliklerini benimle yaşadı. Yaşlılar hâlâ işe yaradıklarını gördüler,' diyor. Ama erkekler için söylenen bir şey bu. Yapılan araştırmalara göre genel olarak kadınların hoşlanmadığı ortaya çıkıyor bu işten. Kadınlar bir penetrasyon görmekten hoşnut değiller. Daha duygusallık arıyorlar, erkek için ondan ziyade rahatlamaya yönelik bir şey oluyor porno.
- Sen ne diyorsun kadının pornoyla ilişkisine Ayça?
- Ayça Damgacı: Pornoların temasından kaynaklanıyor kadının hoşuna gitmemesi. Tırnak içinde kullanılan, haz nesnesi haline getirilen kadın bedeni gibi bir genel porno anlayışı var çünkü ama öyle olmayan pornolar da var dünyada. O da bir sanat dalı. Kadının haz aldığı, haz almak üzerine yatakta var olduğu porno filmler çok az. Oyunda porno denen dil kullanılarak popüler kültür ve tüm kodları sorguladığımız bir arena o set. Bütün sahip olduğumuz orta sınıf ahlaki kodları, bize dayatılan tüketim kodlarını sorguladığımız bir alan. O yüzden de bizim için değerli porno. Bize mal satmaya çalışan pek çok reklam da pornografiye başvuruyor. Dikkatimizi çekebilmek için pornografik öğeler kullanılmaya çalışıyor zaten.
- Ö.Y: Pornografi dediğimiz şey sadece vücudu açık, net haliyle gösteren şey değil. Aynı zamanda hayatın içinde, gündelik hayatta bütün özel durumları, o insanı bütün çıplaklığıyla ortaya koyan, baktığımızda onun adına utandığımız, yüzümüzü kızartır bütün durumları içeren bir şey pornografi. Yemekteyiz programı mesela. Bu da pornografik bir şey. Soyunuk yemek yapmıyorlar ama o insanların yetersizliklerini ortaya koyan bir program. Bilmediği sebzeleri daha önceden bilirmiş gibi yapması, masalara çiçekler boncuklar serpiştirilmesi... Bir sınıf farkından kaynaklanan bu ayrıntılar o insan için kötü bir durum.
- A.D: Bir gösteri toplumu yarattılar. Sadece Türkiye'de değil, Amerika'da piri yapılıyor bunun. En azından porno filmler bunu dürüst olarak yapıyor. Cinsel dürtüleri kaşımak için. Olay belli sonuçta ama öbür tarafta olay belli değil. İkiyüzlü bir şey var. Bu programlar ikiyüzlülükle, terbiyesizlikle suçlanmıyor. Ama porno, dünyanın çöp kutusunda bulunan bir şey. Çöptür porno. Kara olandır. Biz kara olanı, sevilmeyeni alıyoruz ve yeni bir kod olarak kullanmaya çalışıyoruz. O yüzden de yaptığımız oyunun devrimci bir yanı var. Bugüne kadar tecrit edilmiş bir sanat porno. Ama bir sanat. Ve onun kodlarını, kendisini almak bir anlatım biçimi olarak çok önemli. Bugün bilmem kaç saniyede bir insanlar porno sitelerini tıklıyor.
SADECE ADI MELEK
- Türkiye de en fazla tıklayan ülkelerden biri.
- A.D: Hindistan, Pakistan, Türkiye... Bunu bir şirketin genel müdürü de aşçı çocuk da yapıyor. Biz bu gerçeği hayatımızdan atamayız. Bir ahlaksızlık, erdemsizlik değildir bu ama öyle gösterilmeye çalışılıyor.

- Vakit gazetesi oyununuzu 'Ahlaksız oyundan tahrik dolu mesajlar' başlığıyla vererek hedef gösterdi bir nevi. Ne diyorsunuz?
- A.D:
Biz çalışmaya, provalara devam ediyoruz. Tiyatro eleştirmenleri de gereken tepkiyi gösterdiler zaten. Biz de resmi internet sitesinde gerekli açıklamayı yaptık. Oyundaki meleği dini bir figür gibi algılamaya, böyle bir feverana gerek yok. Oyunda dine bir saldırı, bir kışkırtma kesinlikle yok. Bizim figürümüzün adı Melek ve bu figürün Hollywood filmlerinde örneklerine rastladığımız, sevgilisine yeniden görünen o melek figüründen farkı yok bu anlamda. Fantastik bir karakter sonuçta.
- Yala ama Yutma ismi 70'lerdeki Türk seks filmlerini de andırıyor biraz.
- Ö.Y: Civciv Çıkacak Kuş Çıkacak, İşte Kapı İşte Sapı gibi filmlerden bahsediyorsunuz. Bunların her biri kaba metaforlar. Yala ama Yutma çok direkt bir şey söylüyor.
MİSYONER POZİSYONU VE DİKTATÖRLER
- Oyun sayesinde kadının altta, erkeğin üstte olduğu klasik pozisyona misyoner pozisyonu dendiğini öğrendim. Niye öyleymiş?
- Ö.Y: Evet, misyoner derler ona. Eskiden Afrika'ya giden beyaz sömürgeciler sayesinde verilmiş bir isim. Oyunda da 'Kadının sırtı yere gelmemeli,' diyor.
- A.D: Çok Hıristiyan bir şey aslında. İnsanların üremesi için en iyi pozisyon. Diğerleri kilise tarafından tasvip edilmiyor. Cinsel birleşmenin işlevi kilise için üremek ya.
- Oyunda 'Diktatörler bu misyoner pozisyonunun ürünleridir,' diyor. Kötü bir cinsel hayatın sonucu mu diktatörler?
- Ö.Y: Zevksiz sevişmelerin mahsulleridir, evet. O mutsuz çocuklar mutsuz adamlar oluyor ve gerek gündelik, gerek iş hayatında belli bir erki ele geçirdiklerinde o mutsuzluklarını altlarında çalışanlardan çıkarıyorlar. Diktatörce davranıyorlar.
- Bir genelleme yapmak doğru olur mu bilmem ama Türk toplumunun cinsel hayatını nasıl tanımlarsınız?
- Ö.Y: Bu ateşten gömlek aslında. Cinsellik açısından genelleme yapmak hakikaten hatalı sonuçlar çıkarabilir ama çok mutlu ve rahat bir cinsellik yaşayan bir toplum olduğunu söyleyemem. 45 senedir tanık olduğum şeyler bana bunun aksini gösterdi. Zevk almayı bilen bir toplum olduğunu da söyleyemem.
- A.D: Kendini yasaklama meselesi aslında. Anadan kıza aktarılan bir bilgi gibi. Zevk almak, haz aldığını göstermek ayıp bizim toplumda genelde. O da anneden yadigâr. Kendi yaşayamadığı bir şeyi, bir başkasına yaşatmama aktarımı.
- Ö.Y: Tiyatroda, sanatta da görürüz, yaşlı kadınlar erk sahibi olur. Birçok namus cinayetinde de gördüğümüz şey, yaşlı kadınların bu işi onayladığı. 'Yapmazsan helal etmem,' dediğinde o kadın erkek kesiliyor ve erkek egemen dili kullanarak kendine bir saygınlık kurmuş oluyor. Çoktan cinsel hayatı bitmiş oluyor zaten. Bir dişi örümcek gibi kendi soyunu tüketiyor. Kendinin yaşayamadığını o yaşadığı için yapıyor belki de bunu.
KARA TAHTADAKİ SPERMLER
- Bir ara okullarda cinsel eğitim olsun diye tartıştık ama yok galiba müfredatta öyle bir şey.
- A.D: Benim zamanımda sadece biyoloji hocası göstermişti bir şeyler. Sonra 'Bir kişi gülecek olursa onu paralarım!!!' diye bağırmıştı. Spermler çizmişti tahtaya. Bir de yumurta hücresi yaptı. Onun için bende sperm bağımsız bir şey gibi kaldı.
- Ö.Y: Yok öyle bir eğitim. Bizde el işi ve ağaç işleri dersi verilir. Erkekler için ağaç, kadınlar için el işi.
- Bir prezervatif markasının yaptığı araştırmaya göre Türkiye'de cinsel ilişkiye girme yaşı 15'lere kadar düşmüş.
- Ö.Y: O kadar karışık ki bu ülke. İlginç bir ülke. Bir yandan muhafazakâr değerleri savunuyoruz, yüzde 99'umuz Müslüman, herkes yurtsever, yurdun bütünlüğü korumaya çalışıyor, bir yandan da uyuşturucu kullanma oranının arttığı, ilk birlikteliklerin yaşının iyice düştüğü bir ülke. İlkokul bittiğinde başlıyor ilk birliktelikler neredeyse. Bu iki zıt nasıl bir araya geliyor da bünyede barınıyor ben onu çözebilmiş değilim. Zaten çözemeden de gideceğiz hepimiz. Sadece hayret edeceğiz. İnsanlar 'Hiçbir şey beni şaşırtmıyor,' diyor ya, beni her gün şaşırtabiliyor her şey.
HAYATIM TACİZ EDİLEREK GEÇTİ
- Yılbaşı kutlamalarımızda meydanlarda yaşanan taciz vakalarına ne diyorsunuz?
- Ö.Y: 1998'de arkadaşlarımın zoruyla Taksim'e çıkmıştım yılbaşında ve gerçekten de tanık olduğum şeyler iğrençti. Varlığıyla yokluğu kimse için önem taşımayan o sürüyü kadınların arkasından koparamıyorsun. Ve ne yazık ki bu sürü gerçekten var. Ekonomik krizde insanların eğitim alma, işe grime hakları ellerinden alınıyorsa, sağlık hakları yoksa, paralar diyanete ve orduya yatırılıyorsa, bu işin başından bir sakatlık var.
- Bastırılmış cinselliğin hiç mi etkisi yok?
- Ö.Y: Anadolu'da, benim çocukluğumda hakitaken vardı. İnsanlar el ele tutuşup parkta oturamazdı. Günümüzde hâlâ var bu ama artık TV, uydular sayesinde bambaşka hayatların mümkün olduğunu gördü insanlar. Aile içi ilişkileri, birbirini aldatan çiftleri seyrediyorlar. Bunu da yasaklamaya çalışıyorlar çünkü başka türlü bir muhafazakârlık söz konusu.
- Aşk-ı Memnu'nun 'ayıp' sahneleri mesela. RTÜK taktı.
- Ö.Y: Geçen gün Yeşim Salkım bile bu dizilere sansür uygulanması gerektiğini anlatıyordu bir televizyon kanalında. Bana da emniyet subabı gibi geliyor bu dizilerdeki sahneler. Yokluğunda birçok şey çok daha artabilir. Rahatsızlık duyduğumuz, dillendirmeye korktuğumuz pedofili, ensest gibi olgular artabilir.
- A.D: Zaten çok var ama bilmiyoruz. Çünkü insanlar utanıyor. Yardım göreceklerini bilmiyorlar. Aile tarafından önlerine tarım ilacı konuyor ve intihar etmiş gibi gösteriliyorlar. Batman'daki kadınlar neden intihar ediyor? Patolojik bir durum. Amcası kadının ırzına geçiyor, babası önüne tarım ilacı koyup 'Namusunu temizleyeceksin,' diyor.
- Ayça, sen bir kadın olarak ne diyeceksin sokaklardaki taciz meselesine?
- A.D: Ergenliğini çabuk tamamlayan, ortaokul yıllarından beridir hacimli bir kadınım. Hayatım öyle taciz edilerek geçti. Ağza alınmayacak lafları yiyerek geçti. Ondan sonra ben sokakta yürüyen bir külhanbeyine dönüştüm tabii ki. Kadın olmanın bedensel zevkinden feragat ettim. Bu terörü çok yakından yaşadım ama diğer yandan da o insanların durumunu da anlayabiliyorum. Çünkü pratikte korkunç bir bastırma var. O insanın televizyondan gördüğü şey de inanılmaz bir tahrik üzerine kurulu. Hayatın kendisinde bastırma varken, sanal olanda da korkunç bir tahrik var.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.