Son Güncelleme: Cumartesi 27.03.2010
Doğulu gözüyle batı mitleri
Batı sanatı Harem'i hayal etmişti. Şimdi de bir 'Doğulu' olan Selma Gürbüz, Batı'nın Meryem, Havva gibi figürlerini sanatına taşıyor. Gürbüz'ün 'Arketip' sergisi 1 Nisan'da açılıyor
- Bugün sanatınızda nasıl bir noktaya vardığınızı düşünüyorsunuz?
- 25 yıl geride kaldı. Az bir zaman değil, hele de bu işi gönülden severek yapıyorsanız. Hep geriye dönüşler oluyor sanatımda. Bir de bu sergide 50 yaşımın dinginliği var. Kullandığım konuların bendeki anlamları da farklılaşıyor. Mesela şu anda kullandığım erotizm, daha ziyade duruşu ve varoluşuyla kırılgan, mistik bir haz.
- Arketipler nereden çıktı?
- Arketipler doğu ve batı kültürüne atfedilerek ortaya çıkan doğaçlamalar. Eski mitlerden, edebiyattan çıkardığım birikimleri görsel bir şölene dökme ihtiyacı duydum bu sergide. İzleyici ve kendimi zaman yolculuğuna çıkarmayı amaçlıyorum. Örneğin sanat tarihinde binlerce defa resmedilmiş Mona Lisa, Adem ile Havva gibi figürleri resmediyorum. Görenler 'Bunu bir yerlerde gördüm ama kimdi?' duygusuna kapılıyor.
- Peki neden Batı mitlerini seçtiniz?
- Mitleri kullanmaktan zevk alıyorum. Batı, Doğu'yu hayal etmiş, ben bunun tam tersini yapmaya çalışıyorum. Batı, Harem'i oradaki duruşu oturuşu hayal eder, bu birçok sanatçının resmine girmiş Harem temasını oluşturur. Şimdi kendi hayalimi kurarken, hem Batı sanatını ve kültürünü bilerek, hem de bu coğrafyada Doğu ile Batı arasında olmanın zenginliğini kullanarak, Doğu'dan Batı'ya bir bakış yaratıyorum. Batı mitlerini Doğulu gözüyle yorumlarken kendi oluşturduğum Doğu mitleri de ortaya çıkıyor. Bu mitler oluşurken, onların varolduğu bir doğa da oluşuyor. Net bir yere işaret yok. Resmim coğrafyaları da tanımsızlaştırıyor. Sergi, 1-13 Nisan arası Antrepo 3'te görülebilir. Adres: Antrepo 3, Meclis-i Mebusan Caddesi, Karaköy, İstanbul.
Gelenek denen şey, o günün çağdaşı aslında
Selma Gürbüz'ün, İstanbul Modern'de 23 Mayıs'a dek sürecek 'Gelenekten Çağdaşa - Modern Türk Sanatında Kültürel Bellek' başlıklı sergide de işleri bulunuyor. Sergiyi ve 'gelenek-çağdaş' meselesini sorduğumuzda, "Serginin eleştiriler alması tabii ki çok önemli. Bu konuda farklı sanatçılarla yüzlerce sergi yapılabilir ama kimin katılacağı küratörün sorumluluğunda. Bu sergi, gelenekten çağdaşa konusunun açılmasını sağladı, bu da çok iyi. Gelenek dediğiniz zaman ben o gelenekten çıkan şeyleri de, o günün çağdaşı olarak değerlendiriyorum ve bence esas bunun tartışılması gerekiyor. Sergi de buna imkân yarattı. Sanatçılar arasında etkilenme her zaman var. Gelenekle akrabalık da kurulabilir, aynı konu da paylaşılabilir. O yüzden zaman denilen şeyi biraz tanımsız da görüyorum," diyor.
10 m 2'lik atölyede sergi hazırladım
Selma Gürbüz'ün atölyesi bol ışık alan, geniş bir mekân. Atölyeyi görünce "Her genç sanatçının hayalidir" diyoruz, "Gençliğimde benim de çok zor şartlarda çalıştığım oldu. Paris'te 10 metrekarelik yerlerde sergi hazırladığımı hatırlıyorum. Dizimin üzerinde resim yapıyordum. Ama şimdi atölye benim için tapınak gibi bir yer. Sürekli izleme halinde, 24 saat resimlerle ilgiliyim," diyor.
Politikam, içime kapanmaktı
"Bizim gençlik yıllarımız, birtakım baskıların sanatçılar üzerinde etkili olabildiği yıllardı. Belki benim politikliğim de içe kapanmaktı. Ama bence baskıların da sanatçıya katmış olduğu özel disiplinler, yeni yönler var. Baskıdan bahsedeceksek ben takip ettiğim İran'ı örnek gösterebilirim. Bence İran sineması son derece güzel bir yerde."
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde