Meliha'yı özleyeceğim
Sevdiği adamı 20 yıl bekleyecek kadar saf ve âşık bir kadındı o. Mahallenin biricik, tatlı mı tatlı Meliha Abla'sıydı. İki sezon boyunca, her salı akşamı insanlar onu izlemek için beyazcama yapıştı; saçlarını savuruşunu, 'Samim seni öldürürüm' deyişini izledi. Ve o tek bir diziyle fenomen oldu. Ben onun gerçek halini çok merak ediyordum; işte gerçek fikrim: Şebnem Bozoklu da tıpkı Meliha gibi sıcak, komik ve lokum gibi bir kadın!
- Aa ne güzel! Bunu duymak ne hoş...
- Evet, Meliha 'canlandırılan, oynanan' biri değildi bana göre. Her şeyi bu kadar gerçek kılmak nasıl mümkün oldu?
- Ben bunun her koşulda, zaten böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Oyunculuğun bu olduğunu düşünüyorum. Tiyatroda, sinemada, televizyonda, nerede oynuyorsan oyna; seni izleyen insanın, izlediği şeye inanması lazım. O yüzden çok olağanüstü ve çok ilginç bir şey yaptığımı düşünmüyorum; işimi yapıyorum sadece.
- Peki M.Ö. ve M.S. diye hayat değişti mi?
- Tiyatro yaptığınız zaman sizi İstanbul'daki 3 bin-5 bin kadar tiyatro seyircisi tanırken, TV'de iş yaptığınızda milyonlar tanıyor; tek farkı bu!
- Bir diziyle şöhret hatta fenomen oluyorsunuz. Hiç mi değişmiyor hayat yani?
- Değişebilirdi ama bu, kişiyle ilgili bir şey. Hayat herkes için farklı dönebilir ve ben hayatımı hiç büyütmedim. M.Ö. ya da M.S. diye bir değişiklik de çok hissetmiyorum ama dediğim gibi; televizyonun acayip bir alet olmasından kaynaklanan bir durum var; herkesin sizden haberi var! Böyle bir şey yoktu önceden...
- Peki bu paranoyak bir durum yaratmıyor mu?
- Sıkılmıyorum bundan. Ya da senin söylediğin gibi paranoyaklaştıracak ve yoracak boyutuyla daha karşılaşmadım belki de... Şimdilik her şey yolunda görünüyor, beğeniler çok hoşuma gidiyor.
- Meliha'dan size kalan bir şeyler oldu mu? Sonuçta o kadını senarist kadar siz de yarattınız. Hemen üzerinizden atabiliyor musunuz her şeyi?
- Benden Meliha'ya çok şey geçti, öncelikle onu söyleyeyim. Dedim ya, ben öyle bir kadınla hiç tanışmamıştım ama ben kendi içimde o alaturka seksapelden, o mercimek köftesini dolaptan çıkarıp masaya koymanın haklı gururundan hoşlanan bir kadın buldum. (kahkahalar atıyor) O kürklü topuklu terliklerin tıkırtısından hoşlanmak, bunu Samim'e duyurmaya çalışmak mesela... Oynarken, şaşırdığım çok şey oldu aslında...
- 'İçimde neler varmış' diye mi?
- Varmış evet! Ya da öğrendim, çok emin değilim. Meliha'dan bana kalan tek bir şey var, o da gerçeklik hissi. Ben hayatta hep gerçek bir tip olmaya çalışıyorum. O kadın çok gerçekti, aklından geçen her şeyi söyleyebilecek güçte bir kadındı, ki şu yüzyılda büyük bir güç bu. Bundan çok korkuyoruz ya, hep maskelerin, bir şeylerin arkasına saklanıyoruz, duygusal bir zırh giyiniyoruz... Onda yoktu böyle şeyler. O kadın, çok hissettiği gibi yaşayan bir kadındı.
- Keşke onun gibi olsak mı diyorsunuz?
- Ah keşke! Bir kere Meliha'yı unutmayacağım ben. Benim için gerçekten önemli bir karakterdir. Çünkü benim için bir fırsattı. Senaryo ilk önüme geldiği andan itibaren zor bir roldü çünkü hiç benzemediğim bir kadındı. Aslında daha dürüst olayım; etrafımda çok yoktu Meliha'ya benzer kadınlar... Bir zirve tırmanışı gibiydi; ben o kadını öğrendim ve çok sevdim. Bazen bir film izlersin, küçücük bir rolü çok seversin, 'Keşke arkadaşım olsa, onunla çaya, kahveye gitsem,' dersin... Ben karakterimi öyle gördüm ve öyle sevdim işte.
- O kadar sevdiniz ki bütünleştiniz resmen!
- Bir gün bir alışveriş merkezinde, kasada bir kadın kızdı bana ya, jean ve spor ayakkabı giydiğim için! 'Giyer miydin sen böyle şeyler' dedi. 'Ben böyle şeyler giyiyorum zaten' dedim. 'Haaa, her şey yalan yani?' dedi bana. Bunu seviyorum; insanlar kendim olduğumda bana kızdıklarında, inandırıcı bir şey oynadığımı hissediyorum.
- Bu rol daha ete kemiğe bürünmeden önce, yani en başta; bu kadar fenomen olabileceği aklınızın ucundan geçmiş miydi?
- Bu kadının iyi oynandığı takdirde dikkat çekeceğini tahmin etmiştim, 'Bu çok iyi yazılmış bir kadın' demiştim. Çünkü senaristimizin yazdığı karakter dökümü dört dörtlüktü; bu kadının dinlediği şarkılardan sevdiği renklere kadar her şey belliydi. İyi işleyebilirsem, gerçek kılabilirsem fark edileceğini biliyordum da, bu kadarını öngörmedim. Gerçekten benim elimden akıp gitti her şey...
EN SON HABERLER
- 1 Ülkeler, TikTok’a karşı harekete geçti
- 2 Hep mutlu olmak zorunda değiliz
- 3 Sevgiliye ulaşmak için ses ve söze ihtiyaç var
- 4 Bu okullarda anne-baba adayları eğitiliyor
- 5 Boğaz’da kürek keyfi kabus olmasın
- 6 Aykırı bir ikon
- 7 Evde akıllı cihazlara yer açın güvenliği de ihmal etmeyin
- 8 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 9 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 10 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut