Pazar 20.06.2010

Meliha'yı özleyeceğim

Sevdiği adamı 20 yıl bekleyecek kadar saf ve âşık bir kadındı o. Mahallenin biricik, tatlı mı tatlı Meliha Abla'sıydı. İki sezon boyunca, her salı akşamı insanlar onu izlemek için beyazcama yapıştı; saçlarını savuruşunu, 'Samim seni öldürürüm' deyişini izledi. Ve o tek bir diziyle fenomen oldu. Ben onun gerçek halini çok merak ediyordum; işte gerçek fikrim: Şebnem Bozoklu da tıpkı Meliha gibi sıcak, komik ve lokum gibi bir kadın!

- Gerçek sesinizin, konuşmanızın Meliha gibi olduğunu düşünmeye başlamıştım artık. Çünkü Meliha çok gerçekti! Nasıl olabiliyor bu?
- Aa ne güzel! Bunu duymak ne hoş...
- Evet, Meliha 'canlandırılan, oynanan' biri değildi bana göre. Her şeyi bu kadar gerçek kılmak nasıl mümkün oldu?
- Ben bunun her koşulda, zaten böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Oyunculuğun bu olduğunu düşünüyorum. Tiyatroda, sinemada, televizyonda, nerede oynuyorsan oyna; seni izleyen insanın, izlediği şeye inanması lazım. O yüzden çok olağanüstü ve çok ilginç bir şey yaptığımı düşünmüyorum; işimi yapıyorum sadece.
- Peki M.Ö. ve M.S. diye hayat değişti mi?
- Tiyatro yaptığınız zaman sizi İstanbul'daki 3 bin-5 bin kadar tiyatro seyircisi tanırken, TV'de iş yaptığınızda milyonlar tanıyor; tek farkı bu!
- Bir diziyle şöhret hatta fenomen oluyorsunuz. Hiç mi değişmiyor hayat yani?
- Değişebilirdi ama bu, kişiyle ilgili bir şey. Hayat herkes için farklı dönebilir ve ben hayatımı hiç büyütmedim. M.Ö. ya da M.S. diye bir değişiklik de çok hissetmiyorum ama dediğim gibi; televizyonun acayip bir alet olmasından kaynaklanan bir durum var; herkesin sizden haberi var! Böyle bir şey yoktu önceden...
- Peki bu paranoyak bir durum yaratmıyor mu?
- Sıkılmıyorum bundan. Ya da senin söylediğin gibi paranoyaklaştıracak ve yoracak boyutuyla daha karşılaşmadım belki de... Şimdilik her şey yolunda görünüyor, beğeniler çok hoşuma gidiyor.
- Meliha'dan size kalan bir şeyler oldu mu? Sonuçta o kadını senarist kadar siz de yarattınız. Hemen üzerinizden atabiliyor musunuz her şeyi?
- Benden Meliha'ya çok şey geçti, öncelikle onu söyleyeyim. Dedim ya, ben öyle bir kadınla hiç tanışmamıştım ama ben kendi içimde o alaturka seksapelden, o mercimek köftesini dolaptan çıkarıp masaya koymanın haklı gururundan hoşlanan bir kadın buldum. (kahkahalar atıyor) O kürklü topuklu terliklerin tıkırtısından hoşlanmak, bunu Samim'e duyurmaya çalışmak mesela... Oynarken, şaşırdığım çok şey oldu aslında...
- 'İçimde neler varmış' diye mi?
- Varmış evet! Ya da öğrendim, çok emin değilim. Meliha'dan bana kalan tek bir şey var, o da gerçeklik hissi. Ben hayatta hep gerçek bir tip olmaya çalışıyorum. O kadın çok gerçekti, aklından geçen her şeyi söyleyebilecek güçte bir kadındı, ki şu yüzyılda büyük bir güç bu. Bundan çok korkuyoruz ya, hep maskelerin, bir şeylerin arkasına saklanıyoruz, duygusal bir zırh giyiniyoruz... Onda yoktu böyle şeyler. O kadın, çok hissettiği gibi yaşayan bir kadındı.
- Keşke onun gibi olsak mı diyorsunuz?
- Ah keşke! Bir kere Meliha'yı unutmayacağım ben. Benim için gerçekten önemli bir karakterdir. Çünkü benim için bir fırsattı. Senaryo ilk önüme geldiği andan itibaren zor bir roldü çünkü hiç benzemediğim bir kadındı. Aslında daha dürüst olayım; etrafımda çok yoktu Meliha'ya benzer kadınlar... Bir zirve tırmanışı gibiydi; ben o kadını öğrendim ve çok sevdim. Bazen bir film izlersin, küçücük bir rolü çok seversin, 'Keşke arkadaşım olsa, onunla çaya, kahveye gitsem,' dersin... Ben karakterimi öyle gördüm ve öyle sevdim işte.
- O kadar sevdiniz ki bütünleştiniz resmen!
- Bir gün bir alışveriş merkezinde, kasada bir kadın kızdı bana ya, jean ve spor ayakkabı giydiğim için! 'Giyer miydin sen böyle şeyler' dedi. 'Ben böyle şeyler giyiyorum zaten' dedim. 'Haaa, her şey yalan yani?' dedi bana. Bunu seviyorum; insanlar kendim olduğumda bana kızdıklarında, inandırıcı bir şey oynadığımı hissediyorum.
- Bu rol daha ete kemiğe bürünmeden önce, yani en başta; bu kadar fenomen olabileceği aklınızın ucundan geçmiş miydi?
- Bu kadının iyi oynandığı takdirde dikkat çekeceğini tahmin etmiştim, 'Bu çok iyi yazılmış bir kadın' demiştim. Çünkü senaristimizin yazdığı karakter dökümü dört dörtlüktü; bu kadının dinlediği şarkılardan sevdiği renklere kadar her şey belliydi. İyi işleyebilirsem, gerçek kılabilirsem fark edileceğini biliyordum da, bu kadarını öngörmedim. Gerçekten benim elimden akıp gitti her şey...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.