Pazar 08.08.2010

Geride bırakılan dokuz mezar

1972 yılının kasım ayında Şam'dan Beyrut'a giden dağ yolunda birlikte yolculuk ettiği Filistinli komandolarla bozuk bir İngilizce ile anlaşırken, elinde Filistinli bir hemşire olduğunu belgeleyen bir hüviyet vardı. Kimlikteki adı Sümeya Abdülfettah'tı. Dağların arasından kıvrılarak inen yoldan Beyrut'un ışıklarını gördüğünde gece inmişti: "Arabadan indiğimizde bizi asker üniforması giyen Filistinli komandolar karşıladı: "Sabra'ya hoş geldin Refika Sümeya."Kampta bir hastanede çalışmaya başlar. İki katlı hastanede solgun bir ampulün aydınlattığı girişte kanlar içinde yatan ve çektiği acı nedeniyle avazı çıktığı kadar bağıran delikanlı onu Filistin gerçeğiyle tanıştırır: "Yerler kan içindeydi. Telaşlı insanlar, kanlı sargı bezleriyle yaralılar arasında kalakalmıştım. Umutsuzca etrafıma baktım. Sağ tarafımda aralık bir kapı vardı, kafamı uzatıp baktım. Odaya girdim ve yere uzandığım an bayıldım." Daha sonra gideceği Burj Al-Barajneh Mülteci Kampı'nın tek kadın üyesi olarak artık yepyeni bir ailesi vardır, Abu Assam ailesi: "İngilizce konuşan genç bir kadın bana sarılıp üç kez yanağımdan öptü. 'Burj al-Barajneh'de senin ailen biziz, bu da babamız, yani benim ve senin baban,' dedi. Bir anda Filistinli bir ailem olmuştu. Babam kalkıp beni alnımdan öptü, Arapça konuşuyordu. 'Bizi ve davamızı destekleyen herkes bizim kardeşimizdir. Sen benim kızımsın. Bizim adetlerimize göre burada erkeklerin arasında yatıp kalkman doğru olmaz,' dedi." Türkiye'den giden diğer arkadaşları Filistin Kurtuluş Örgütü'ne bağlı Demokratik Cephe'nin güvenlik biriminde görev alırken, Melek Ulagay daha çok hastanededir. Her gece Arap babasının anlattığı Filistin öykülerini dinler; onun topraklarına bir gün döneceklerine duyduğu sonsuz güvenle geride bıraktığı portakal bahçelerine özlemi aradan 40 yıl geçse de aklının bir yerlerinde takılır, kalır. Yıllar sonra Arap ailesinin izini kaybetse ve babasının ölüm haberini alsa da, fırsat bulduğu her an Beyrut'a, Lübnan'a gitmek onun için ailesine duyduğu vefanın da göstergesidir. Ama onun Filistin topraklarına duyduğu vefa, geride bıraktığı dokuz genç mezarla da yakından ilgilidir. Bu mezarların sahiplerinden biri Melek Ulagay'ın o zamanlar herkesten yakın olduğu Bora Gözen'dir, ki TİİKP Merkez Komite üyesidir. Diğer sekiz genç ölü ise yine partili arkadaşlarıdır ve 21 Şubat 1973'te İsrail'in Nahr El Bared Kampı'na yaptığı saldırının kurbanlarıdır. Gömüldükleri mezarlığın adı ise Enternasyonalizm ve Halkların Kardeşliği Mezarlığı'dır.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.