Tarifsiz bir neşe
Bu hafta vizyona giren Sylvester Stallone'nin Cehennem Melekleri filmi ve Nick Cave'in son videosu, dünyayı kurtaran erkekler dayanışmasını anlatan bir iyi, bir kötü iki örnek
BRUCE WILLIS'İN HALEFİ
Hayatımıza Guy Ritchie'nin gangster komedileri sayesinde giren Jason Statham, Bruce Willis'in tek ve gerçek halefi: Kısık bir ses, kelleşmekte olan yumurta gibi bir kafa, zor kombinasyonlardan 'seksi sevimli'lik, kendini çok ciddiye almamayı hatırlayan bir mizah, ezik taraflarından sıyrılıp da güçlü taraflarından tutunulmuş bir tür, 'kibar maço'luk. Statham'ın Cehennem Melekleri'nde canlandırdığı Lee, neredeyse Selvi Boylum Al Yazmalım'daki Ahmet Mekin'den bile 'iyi bir insan'. Kendisini beklemekten sıkılan sevgilisi tarafından aldatılıyor. Rakibi hakkında tek söylediği: İyi bir adam değil. Neticede sevgilisi bu iyi olmayan adamdan gözüne yumruğu yiyip de karşısına "Yardım et," diyerek çıkınca bile, gidip kızın intikamını alıyor. Sly'ın oynadığı Barney de en az onun kadar mert. Kızı yaşındaki genç kıza âşık olmakla birlikte - bir karşılık istiyorsa n'oolsungidip bütün o Güney Amerikalı zorbaları bombalarla tarihe gömerek 'güzellik'i koruma altına alıyor. Tüm bunlar, yeni-kötü kabadayılara karşı mücadele veren iyi-eski kabadayıların anlatıldığı Uğur Yücel filmlerindekinden bile, nasıl desem, 'insani' hizmetler. Cehennem Melekleri'nde Amerikalı delikanlılar tarafından kurtarılan 'alçak generalin yürekli kızı', aşna fişnede gözü olmayışı ve sosyal / sınıfsal bilinciyle öne çıkmakta. Ama aynı hoşgörünün, küveti doldurup şuursuzca parmağını emerek içinde oturan ve öylece kurt-adam'ı bekleyen kıza karşı gösterilmesini bekleyemeyiz. İşte bu noktada Nick Cave, askerleri ve Romalı kostümleri giriyor devreye. Heathen Child: Kafir / Vicdansız / Dinsiz Çocuk. Savaş bu 'çocuk'a karşı veriliyor, çünkü o "Ne Buda'yı, ne Krişna'yı, ne de Allah'ı umursamakta." Elinde bir miktar barut, zehir ve küçük bir silahla, ürkek ama umursamaz halde küvette oturan kızın etrafını öcüler sarıyor: 'Şey'iyle şehirleri yıkan Warren Ellis, gaz çıkararak atom bombası etkisi yaratan Nick Cave (leopar desenli donu), gözlerinden çıkan ışınlarla dağları deviren Martyn Casey, Buda olma iddiasındaki şişman siyahi ve diğerleri. Zaman zaman da küvetin etrafında toplanıp Budist ayinleri ve Katolik özlemlerle şeytan çıkarmayı deniyorlar. Cave'in sinemadaki işbirlikçisi John Hillcoat tarafından çekilen bu son derece eğlenceli klip (şimdilerde görülmeyen biçimde 'rock'n roll' bu şarkıya eşlik eden), ya Tarantino ve Rodriguez'in Grindhouse'unun anti-feminist devamı ya da Eric Rohmer'in Koleksiyoncu'sunun (1967) komedi versiyonu. Koleksiyoncu'daki umarsız genç kız, bütün filmi iki orta yaşlı adamın "Ama bu böyle olmaz!"larıyla geçiriyordu zira. Orhan Veli'ye cımbız ve ayna gibi gelen şey, Nick Cave'e silah ve barut gibi görünmüş galiba. Ama konumuz bu değil. Neticede hem film hem de klip; ikisi de birlikte çalışmaktan tarifsiz bir neşe duyan adamlar hakkında. As Time Goes By'da sevgili Sam'in ağzından dökülen "Man must have his mate / Erkeğin eşi olması lazım," sözlerindeki 'mate'in, aslen eşten ziyade 'kanka' ya da 'ağabey' gibi bir şey olduğundan hep şüphelenmişimdir.
EN SON HABERLER
- 1 Ülkeler, TikTok’a karşı harekete geçti
- 2 Hep mutlu olmak zorunda değiliz
- 3 Sevgiliye ulaşmak için ses ve söze ihtiyaç var
- 4 Bu okullarda anne-baba adayları eğitiliyor
- 5 Boğaz’da kürek keyfi kabus olmasın
- 6 Aykırı bir ikon
- 7 Evde akıllı cihazlara yer açın güvenliği de ihmal etmeyin
- 8 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 9 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 10 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut