Pazar 26.09.2010
Son Güncelleme: Cumartesi 25.09.2010

Fatmagül'ün suçu: İstismar

akşam içmek üzere olduğumuz çaylarımız elimizde, mideye indirmek için masaya koyduğumuz yemeklerimiz soframızda soğudu. Çünkü bir kadına tecavüz edilecekti, izlememek olmazdı, iki el kanda olsa da şöyle bir göz ucuyla bakılacaktı!

Meselenin özü aslında şu: Anlık motivasyonlarla yaşıyoruz ve bu anlık motivasyonlarımızın başkaları tarafından istismar edilmesine müsaade ediyoruz. Memleketin işi gücü bırakıp, bir tanıtım kampanyası olduğunu bile bile bir çılgınlığa katlanması, bu çılgınlığın bir parçası haline gelmesi düşündürücü. Sihirli cümlelerse genelde şöyle oluyor: "Bilmem kimle bilmem kim ilk kez karşılaşacak", "53 yaşındaki X, 22 yaşındaki Y ile öpüşecek", "Bilmem ne dizisindeki bilmem kime, kocası tecavüz edecek!".. Bu gibi tanıtım cümlelerini hali hazırda kanıksamış değiliz, halen şok etkisinde elimiz kumandaya gidiyor ve belirtilen saatte ekran karşısına geçip, en olmadı o sahneleri internet üzerinden izleyip, şöyle bir göz ucuyla da olsa bakmak suretiyle, bu zekâmızı aşağılayan davete icabet edebiliyoruz. Eğer malum hadiseler sinemada cereyan ediyorsa daha bile iyi! Karanlık salonda hiç kimselere görünmeden suçlu zevkimizi yaşıyoruz, sünnet gibi; oluyor, bitiyor! "Yok öyle bir şey," demeyin. Reyting rakamları, internetteki tıklama rakamları tersinin ispatı. Tecavüz gibi ne yazık ki memleketçe hiç de yabancı olmadığımız bir meselenin ajite edildiği, en rezil, en kepaze biçimde, açık açık 'tecavüzü seyre davet' kampanyası yürüten bir ürün karşısında elde çekirdek, masada kolayla bekleşmek ne kadar saçma bir manzara! İşi gücü bırakıp bir tecavüz sahnesini beklemek, o sahneye kilitlenmek... İsmini anmadan olmaz. Elbette Fatmagül'ün Suçu Ne ile bir kez daha ortaya çıkan 'tecavüz fetişizmi'nden bahsediyoruz. Fatmagül'ün bu durumda bir kabahati olmadığı gibi, şüphesiz dizinin de bunda bir kabahati yok. İstismar ettiği hissiyatın seyircinin genelinde var olması, dizinin kabahati değil. Meselenin temelinde yatan şey, en başta da bahsettiğimiz üzere, bu hissiyatın istismar ediliyor olması. Malum sahnenin bulunduğu bölümün yayıncı kuruluş tarafından dört-beş kez gösterilmesi, aynı kanaldaki başka programlarda da bu görüntülerin kullanılmasıyla ajitasyonun genişlemesi gibi deliller de, bu istismarın varlığının kanıtı. Dizinin yönetmeninin çıkıp o sahnenin nasıl çekildiğini ballandıra ballandıra anlatması, 'sabbbahlara kadar tecavüz edildi' gibi haberlerin yapılması da bu genişlemenin bir ürünü. Hatta bu yazı bile benzer bir alt kümeye girebilir! Hadisenin sosyolojik sebeplerine, 'ama toplumdaki cinsel açlık'la başlayan paragraflara girmek yolumuzu çok uzatır. Aslen en en temel ve vurucu olan meseleyse 'cinsel açlığın çok ötesi'nde bir nefretle alakalı. Bu da şu: En nihayetinde tecavüz sahnesinin bu denli ses getiriyor olması, cinsel açlığın değil, bir nefretin göstergesi. Ortadaki istismarsa cinsel bir arzunun değil, bir nefretin istismarı. Kadına duyulan nefretin, kadını cezalandırmaya duyulan arzunun açık açık istismarı. En kötü küfrün, bir insanın annesiyle sevişmeye yönelik olduğu memleketimizde, insanların bu eylemin zorla, güçle, kuvvetle gerçekleştirildiği bir sahneyi böylesine merak, böylesine ilgiyle seyretmesi, günlerce bu konu üzerine konuşması hem düşündürücü hem de maalesef normal!
TECAVÜZ FATMAGÜL'E DEĞİL BİHTER'E
Ayrıca korkunç bir detay daha var. Fatmagül'ün Suçu Ne dizisinin başrolünde yer alan kişi, Beren Saat. Beren Saat'in geçen sene eşini aldatan hayli güçlü bir kadın karakter olan Bihter'i canlandırdığını hatırlıyoruz. Bu konunun ne kadar çok konuşulduğunu, Bihter'in eşini aldatıyor olmasından ötürü izleyiciden belli bir nefret gördüğünü de biliyoruz. Hayatın içinde bu gibi şeyler ne kadar çok yaşanıyor olursa olsun, evimize ekrandan destursuz giren bu kadının sevmediği eşini aldatması büyük bir kabahat! Eşini aldattığı kişi olan genç yakışıklı Behlül'se, aynı derecede suçlanan bir karakter değil. Çünkü Bihter 'kuyruk sallamış ki, Behlül de peşine takılmış' inancı var. Bu hikâyeyi aklımızda tutalım ve Fatmagül'ün Suçu Ne'ye gelelim. Fatmagül'ün Suçu Ne'deki tecavüz sahnesinde, bir an, Fatmagül'e değil, Beren Saat'in o ana kadarki ekran personasına, yani Bihter'e, yani, eşini aldatan bir kadına tecavüz edildiğini düşünmek, bu personanın cezalandırılıyor, unufak ediliyor olduğunu düşünmek de mümkün. Buna kanıt mı lazım? Buyurun, Ankaragücü-Kasımpaşaspor maçında edilen bir tezahürat: "Fatmagül'ün suçu yok, biz onu Bihter sandık"...
İLK KEZ OLMUYOR
Elbette tecavüzün ülkemizde kitleleri harekete geçirişi ilk değil... Türk televizyon tarihinin fenomen dizilerinden birinde, Asmalı Konak'ta da tecavüze yakınsayan bir sahne gündemi epey meşgul etmiş, Özcan Deniz'le, Nurgül Yeşilçay'ın ünlü sevişme sahnesi dizinin popülerliğini artırmıştı. 'Zorla sevişme'ye, bir nevi nazik tecavüze sahne olan ve tüm popülaritesini bu konu üzerine kuran bir başka dizi de Binbir Gece'ydi. Dizideki kadın karakter Şehrazat'ın, oğlunun hayatını kurtarmak için 150 bin dolar karşılığında patronu Onur Aksal'la beraber olması epey konuşulmuştu. Onur Aksal'ın bunu parayla ve bir yerde zorla yapıyor oluşu şüphesiz istismar edilen bir izleyici motivasyonuydu. Yine Beren Saat'in içinde bulunduğu bir tecavüz sahnesi de Aşk-ı Memnu dizisindeydi. Bu kez Bihter'e, kocası Adnan tecavüz ediyordu. Yine spekülasyonlar alıp yürüyordu. Sinema filmlerindense, Serdar Akar'ın imzasını taşıyan Barda'da, Ankara'da gerçekleşen hunharca bir olayın farklı bir versiyonu konu ediliyor. Bir bardaki gençleri rehin alıp onlara tecavüz eden, her türlü işkenceyi uygulayan bir grup adamı izliyorduk. Yine Nejat İşler ve Melis Birkan'ın yer aldığı tecavüz sahnesi konuşuluyor, sırf bu 'yaşam hakkına tecavüz hissiyatı' üzerine kurulmuş olan film, kim bilir bu hikâyenin gerçek kahramanlarının canını ne derece yakıyordu. 2002'de yabancı bir film de, hem de Fransa'nın en avangart yönetmenlerinden birinin, Gaspar Noe'nun imzasını taşıyan Dönüş Yok /Irreversible adlı film de bu tecavüz fetişizminden nasibini gani gani almıştı. Monica Bellucci'nin tecavüze uğradığı sahneyle ve filmi izlerken ayılıp bayılanlarla ünlenen film, Avrupa'nın hiçbir ülkesinde Türkiye'deki gibi bir gişe başarısıyla karşılaşmamıştı muhtemelen. Bu durum filmin yönetmenini de şaşırtmıştı. Şüphesiz bu durumda, korkunç ama sihirli kelime 'tecavüz'ün bir suçu yok. Fatmagül'ün suçu yok, hatta bu meseleyi istismar edenlerin bile suçu yok. Bunda, "Ne oluyoruz yahu!" diyemeyenlerin, "Bizi ne ilgilendirir!" diyemeyenlerin, burun kıvırmayanların suçu var. Geçtiğimiz yıl memleketi çalkalayan çocuk tecavüzü olaylarını, "Münferittir," diye geçiştirilen turist tacizlerini, kadınların gündelik hayattaki çekincelerini ise saymaya lüzum yok muhtemelen...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.