Pazar 31.10.2010
Son Güncelleme: Pazartesi 01.11.2010

Sustukça sıra sana gelecek!..

Yabancı teknik adamların yazılı ve görsel medyaya konuşma özgürlüğü, Türkiye'ye geldiklerinde kulüp yönetimlerinin konuşma yasağına takılıyor

Jose Mourinho, Real Madrid'de beş ayı geride bıraktı. Basın toplantıları haricinde İspanya, İtalya ve ülkesi Portekiz'de bu süre içinde verdiği röportaj sayısı 15'ten fazla. Frank Rijkaard, Galatasaray'ın başında 17 ay kaldı. Hollandalı bu süre içinde kulübü dışında sadece bir kez, o da Futbol Federasyonu'nun resmi dergisi Tam Saha'ya konuşabildi. Rijkaard, gazete, dergi ve televizyonlara özel röportaj veremedi. Sadece Galatasaray değil, Fenerbahçe ve Beşiktaş da teknik adam ve futbolcularının ağızlarını bantlıyor uzun yıllardır. Bir 'tıp'tır gidiyor futbol dünyamızda! Sansürün ulaştığı son nokta ise, tercüman vasıtasıyla demeçleri süzgeçten geçirmek. Rijkaard'ın herkesin anlayacağı İngilizce (Hollandalı, idmanda futbolcularına 'Closer' -pas alışverişinde birbirinize 'yakın' oynayın dediğinde- bunu 'kapanın' diye çeviren tercüman, takımı defans yapmaya davet ediyordu!) yerine Hollandaca konuşmasını isteyip, Mustafa Yücedağ'ın eksik çevirisiyle kafa karıştırıldı. Schuster'e ana dili Almanca soru yönelten yayıncı kuruluş muhabiri, Beşiktaş 'iletişim' sorumlusu tarafından "Sorular, İspanyolca sorulacak" diye azarlandı bu ülkede! Peki sayfalar ve programlar nasıl doluyor? Meydan, elbette ki kameraları gördü mü dayanamayan aktif ya da görevi bırakmış kulüp yöneticilerine; bir zamanlar konuşma fırsatı bulamayan, bugün de susmayan eski futbolculara ve reyting avcısı, fantezi meraklısı yorumculara kaldı elbette... Bu ülkeden ne efsane hocalar, futbolcular geldi geçti... Gittiklerinde ne kaldı geriye? Ne öğrendik? Bir anektod, bu ülkedeki özel hayatlarına dair bir hatırat, giderayak bir nasihat... Tigana, Zico, Del Bosque, Aragones, Rijkaard ve Schuster bizim ligimizi tercih ettiklerinde üç büyükler Avrupa medyasında manşete çıktılar. Sonrası derin bir sessizlik. Yabancı basın bu teknik adamlar hakkında tek satır demeç alıntı yapamadı. Onlar bir kez daha Avrupa'da manşetlere çıktıklarında bavullarını toplamış, evlerine dönüyorlardı. Biz bu adamların teknik adamlık kariyerlerini, yeterliliklerini sorguladık. Kurdukları 11'lere, oynattıkları sistemlere burun kıvırdık. Darağacına çıkardık, kestik, biçtik... Onlar sesini çıkaramadı. Ne düşündüler, cevap hakkı olsa ne söylerlerdi? Yedi gün 24 saat bu takımları takip eden muhabirler neler sormak isterlerdi acaba bu teknik adamlara? Spor medyasının hakkını savunması gereken, kulüplere "Durun beyler nedir bu yasaklar? Bu sayfalarda soruları biz sorarız," demesi beklenen Türkiye Spor Yazarları Derneği de katıldı bu sessizliğe. Gazetecilik ölüyor, kimse kılını kıpırdatmıyor! Bakın Rijkaard gitti, ondan geriye oturup ülke futbolu için üstüne kafa patlamamız gereken bir yıl öncesinden şu satırları kaldı yadigâr... "Türk futbolunda her şeyden biraz var. Ama hiçbir şey tam yok. Bu işi hem zorlaştırıyor hem de komplike hale getiriyor. Daha çok tepkisel bir oyununuz var. Karşı takıma göre taktikler belirleniyor. İşler kötü gittiğinde bir anda oyun mantalitesi kaybolabiliyor. Yürekten oynayan oyuncu sayınız çok. Ama bu bazen aklı devre dışı bırakıyor. Herkes kendi başına maçı çevirmeye kalkıyor." Beşiktaş'ta Schuster de zor bir dönemden geçiyor. Onu da belki Rijkaard gibi kurban vereceğiz. İspanyolca basın toplantısı yapan Alman Schuster, İngilizce demeç veren Alman Fink, bize memleketi Uruguay'ı hiç anlatamayan Lugano, yedi yıldır bu ülkede top koşturup; bin tane anı biriktiren ama özel röportajlarını ülkesi Brezilya'da verebilen 'hiç koşmayan!' Alex de Souza, Lorik Cana, Guti, Quaresma ve diğerleri... Susmayın... Sustukça sıra size gelecek...
Cristiano Ronaldo ve Messi, HD mi?
Yüksek çözünürlükte (HD) yayınlanan bir futbol maçını izleyeyen için standart dijital yayınlar takdir edersiniz ki pek "karlı" geliyor artık! Türkiye'de Süper Lig iki sezondur Lig TV tarafından HD yayınlanıyor. Premier Lig maçları da Spormax'te HD olarak izlenebiliyor. Temmuz ayından itibaren D-Smart, yaptığı reklamlarda İspanya Ligi'nin de bu sezon HD olarak izlenebileceğini müjdelemişti. Gelin görün ki iki aydır İspanya'da hiçbir maç HD olarak yayınlanmadı. İspanya'da bizdekinden farklı olarak birden fazla yayıncı kuruluş var. Hatta bunlardan La Sexta ancak bu hafta maçları HD yayınlayamaya başlayacağını açıkladı. D-Smart ve HDen kanalı yetkililerine futbolseverin basit bir sorusu var: "Cristiano Ronaldo ve Messi'yi ne zaman HD izleyebileceğiz?"
Batug.com sunar: 140 sayfada NBA'de yeni sezon
Bu ülkede basketbol külliyatı varsa eğer emeği en çok geçenler başında gelir Batuğ Evcimen ve efsane sitesi batug.com. Basketbolsever için kaz kaz bitmek bilmeyen bir madendir bu site. Genç basketbol yorumcuları da bu sitedeki yazılarıyla sivrildi, batug.com okul oldu. Hazır NBA'de yeni sezon başlamışken, batug.com yine eşi benzeri olmayan bir Türkçe kaynak hazırladı. 2010-2011 sezonu için hazırlanan 140 sayfalık e-dergide her takımı bir yazar (dosyanın 2. sayfasındaki künyede toplu liste var) uzun uzun değerlendirmiş. Emeği geçenlerin eline sağlık. Size de bu adresten pdf formatındaki dosyayı indirip okumak düşer: http://batug.org/preview1011/

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.