Ne yediğimizi bilmek hakkımız
26 Eylül 2010'da Biyogüvenlik Yasası kabul edildi. Ancak yasanın firmalara tanıdığı bir hak olan "Bu üründe GDO yoktur" ibaresi yasaklanırken, GDO'lu ürünlerin hiçbirinde tüketici bilgilendirilmiyor. Oysa Avrupa'daki gıda firmaları artık ev ödevlerini kusursuz yapmak zorunda
'SAĞLIĞA YARARLI' DİYEBİLMEK ARTIK ZOR
2007 yılında AB Parlamentosu'nda "Health-Claim" adlı bir yönetmelik kabul edilerek yürürlüğe girdi. Gıdaların denetimi Avrupa Gıda Güvenliği Örgütü'ne (Efsa) bırakıldı. Yakın bir gelecekte sadece sağlığa gerçekten olumlu katkısı olduğu kanıtlanabilen işlevsel ürünlerin etiketinde bu özellikler yer alabilecek ya da reklamlarda belirtilecek. Danone firmasının Paris yakınlarındaki Palaiseau merkezinde 360 civarında mikrobiyolog, gıda teknisyeni ve biyokimya uzmanının yeni reçeteler üzerinde çalıştığını okudum. Gıda ürünlerine mucizevi güçler kazandıracak özel mikroplar geliştirmeye çabalıyorlar. Nitekim Danone'nin bakteri bankasında 4 bin değişik yoğurt bakteri kültürü saklanıyormuş. Yıllar önce Nestle'nin İsviçre'deki araştırma laboratuarlarını gezmiştim. Orada da soğuk hava kasalarında henüz yararları tümüyle kanıtlanmamış binlerce bakteri kültürü yatıyordu. Çok sayıda uzman harıl harıl bunların ne işe yarayabileceğini bulmaya çalışıyordu. Sadece Danone'nin amiral gemisi Activa için 12 binden fazla insan üzerinde 17 araştırma yapılmış. Bu aslında küçük bir kutu yoğurt için abartılı maddi ve manevi yatırım gibi görünebilir. Ancak yalnızca Danone değil, ürünlerinin sağlığa yararlı olduğunu ambalajlarında belirtmek isteyen tüm gıda firmaları da bundan böyle ev ödevlerini kusursuz biçimde yapmak zorundalar. Gıda firmaları probiyotik olarak adlandırılan bakterilerin olumlu özelliklerini göklere çıkarıyor. Öte yandan probiyotik ürünlerden iyi para kazanıldığı da sektörde sır olmaktan çıktı. Dolayısıyla Efsa, ev ödevlerini iyi hazırlayan ve tıbbi araştırmalara büyük harcamalar yapan gıda firmalarının başvuru yağmuru altında. Bu yetkili denetleme örgütü ise 2007 yılından bu yana yapılan 44 bini aşkın başvurudan sadece 4186'sına olumlu yanıt verdi. Çok sayıda başvuru reddedildi. Geri kalanların sonuçları ise 2011 yılı ortalarına kadar tamamlanmış olacak. "Kalsiyum kemiklerinize yararlıdır" ya da "Omega-3 yağ asitleri kolesterolü düşürür" gibi genel savlar, ancak Efsa'nın koyduğu kriterlerle örtüştüğü takdirde ürünlerde yer alabilecek. "Filan ürün bağırsakların doğal savunma sistemini destekler" ya da "Falanca ürün içerdiği özel bakteriler sayesinde bağırsaklarınızı rahatlatır" türünden Efsa'ya göre "yeni birtakım etkiler" içerdiği öne sürülen toplam 280 ürün, örgüte teslim edilmiş. Bunlardan 80'i şimdiye dek değerlendirilmiş, altısı ise üzerinde daha fazla araştırma yapıp daha sağlam kanıtlar getirmek üzere geri çekilmiş. Avrupa ülkelerinde market rafları çoktan eczanelerinkini andırır halde. Vitamin kokteyli olarak sunulan meyve suları, kolesterol düşürücü margarinler, kalp ve beyni gençleştireceği vadedilen Omega-3 katkılı kek unları, çocukların kemiklerini güçlendirdiği söylenen eritme peynirler, sözüm ona zayıflatıcı mısır gevrekleri, gıda endüstrisinin büyük umudu.
İŞLEVSEL GIDALARA DİKKAT
Bu alanda yoğun faaliyet gösteren sadece Danone, Nestle ya da Unilever gibi dünya devleri değil. Orta boy firmalar da yüksek kâr vadeden sağlıklı yiyecekler konusunda şanslarını deniyorlar. Genel taktik, insanların vicdanını rahatlatan gıdalar yaratmak. Kolesterol düşürdüğü belirtilen bir margarini kahvaltı sofrasına koyan tüketici artık sağlıklı beslendiğine kendini inandırıyor ve canının istediği kadar margarin yiyor. Oysa en sağlıklı bitkisel yağların bile fazla tüketildiğinde kalp ve damar sistemine zarar verdiği biliniyor. Büyük yatırımlar ve reklam kampanyaları ile desteklenen işlevsel gıda sektörü gün geçtikçe büyüyor. 2013 yılına dek dünyada bu tür ürünlerin pazarı 90 milyar doları bulacak. Avrupa Birliği'nin ürünlerdeki sağlık vaatlerini disiplin altına alma çabalarında çok geç kaldığını düşünüyorum. Öncelikle Efsa gelecek yılın ortalarında raporunu tamamlayacak ve AB komisyonuna sunacak. Komisyon raporda önerilen hususlara uyulup uyulamayacağını karara bağlayacak. Ben elde edilecek sonuçlardan pek umutlu değilim. Bir kez dünya devleri paranın kokusunu aldılar mı, Efsa raporu aleyhlerinde bile sonuçlansa, nasıl olsa bir yolunu bulup bunu etkisiz kılacak lobilerini faaliyete geçirirler. Kaldı ki eğer işlevsel gıdalar Avrupa'da dizginlenebilse bile, Amerika ve dünyanın diğer kesimlerinde serbestçe kendilerine pazar bulabilecekler. Baksanıza, bizde bile yasanın firmaya tanıdığı bir hak olan "Bu üründe GDO yoktur" ibaresi yasaklanırken, GDO'lu ürünlerin hiçbirinde tüketicinin bilgilendirilmemesi karamsar olmam için yeterli neden değil mi?
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde