Yılın iyi, güzel ve tuhaf filmleri
Sherlock Holmes: "Ah çürüme!" ve "Zevkle". Bay Holmes'un (Robert Downey Jr.) sarf ettiği bu iki cümle, filmin atmosferini özetlemek için kullanılabilir. 19. yüzyılın sefalete çamur güreşi yaptıran Londrası'nda, maço dünyalara sevimli karakterler getirmekte uzman, mükemmel bir tur rehberimiz vardı: Guy Ritchie.
Beyaz Bant: Seyirciyi şoke etme peşindeki 'antichrist'lar kıvranadursun, Michael Haneke 'şeytanca'nın çekirdeğine dair soğukkanlı bir gösteri düzenledi: "Hepinizin bildiği gibi beyaz masumiyetin rengidir."
Pirana 3D: Hollywood 2000'ler boyunca korku sinemasını 'kuru işkence' izlemekten zevk alanlara adamıştı. Pirana hem türün komediyle sıkı bağlarını hem de üç boyut teknolojisinin aksyiona katabileceklerini hatırlattı.
Centilmen: İtalyan güzelin dediği gibi: "İyi bir adamsın ama bir sırrın var." Yalnız tetikçi Jack (George Clooney) ve yönetmen Anton Corbijn, bu sırrı eski usul Avrupa suç filmlerinin zerafetiyle ele aldı.
Annemi Öldürdüm: Kanadalı yönetmen Xavier Dolan, art-house'un parlak günlerine meraklı seyirciyi tavlayacak birçok şeye özenip, bu özenmeyi kendine özgü bir biçime sokabilmişti.
Parlak Yıldız: 18. yüzyıl romantizmini sahici kılabilmek için Jane Campion olmak, ve belki de duruma şu kadar basit bakmak lazım: "Elimizde bu güzel oğlanla (Ben Whishaw) kız (Abbie Cornish) varken, fazla bir şey yapmamıza gerek yoktu."
Gir Kanıma: Bir zamanlar 'dışarıdaki'lerle özdeşleşen vampirlerin pop vitrinlerde sıkıcılaştığı sırada, bu kan emici türün ahlâki çelişkilerini romantik bir hikâyeye yerleştirmek İsveçliler'in aklına geldi.
Kosmos: Birçok sinemacının işlerini sosyal ve politik kodlarla açıklamaya çalıştığı bir 'festival filmleri' bolluğunda, Reha Erdem'in Kosmos'u, karakteri Kosmos (Sermet Yeşil) gibi bir hayalden bahsederek ruhen ve zihnen yılın en ferahlatıcı (aslında siyaseten de en cesur) filmlerinden biri oldu. Kim Kiminle
Nerede?: Woody Allen, başrol oyuncusu Larry David ve 'onlar gibiler'; huysuz alaycılıklarla insancıl mesajları birleştirmek için burada olduklarına sevinmeliyiz. Ayrıca son derece yararsız da olsa isyanı elden bırakmadıkları için: "Eğer yaşamak için günde dokuz kere meyve yemem gerekiyorsa, yaşamak istemiyorum."
Machete: Robert Rodriguez'in çocuksu ruhunun avantajları ve dezavantajlarıyla donanmış bir aksiyon. Yılın 'sinemayı en çok seven' filmlerinden biriydi. Rodriguez benim gibi eleştirmenlerin eleştirilerine, herhalde filmdeki Jessica Alba gibi şöyle demiştir: "Biz sınırı geçmedik; sınır bizi geçti."
Ve türlü festivalden, beş tuhaf film... La Bocca del Lupo (Kurdun Ağzı): Ne hakkında olduğunun fazla bir önemi yok. Belgeselle kurmacadan şiirsel bir sinema dili çıkarmayı hayal eden herkes izlemeli.
Viajo Porque Preciso, Volto Porque Te Amo (Seyahat Ediyorum Çünkü Mecburum, Geri Dönüyorum Çünkü Seni Seviyorum): Hikâyeleri kayda değer yapanın itiraflar olduğunu düşündüren, Brezilya yapımı bir kişisel seyahat belgeseli.
Amer: 70'ler İtalyan korku sinemasının en çok Dario Argento'yla özdeşleşmiş bıçaklı / bol müzikli / deri eldivenli 'giallo'larını yeniden yorumlayan film, 'uzatılmış bir kısa film' olmasıyla hayal kırıklığı, sinema fetişlerini uygulayışıyla hayranlık uyandırıyor.
Shit Year: Kim derdi ki, 20'lerinin başlarında bir oğlan (İngiliz yönetmen Cam Archer), emekli olmak üzere orta yaşlı bir aktrisin (Ellen Barkin) bunalımları hakkında, durduk yere harika bir film yapacak?
Thrash Humpers: John Waters görse gurur duyardı. Demek hâlâ, isyankâr çaresizlerden oluşma komünleri izleyip "Aman yarabbi!" derken gülmek mümkün.
EN SON HABERLER
- 1 Ülkeler, TikTok’a karşı harekete geçti
- 2 Hep mutlu olmak zorunda değiliz
- 3 Sevgiliye ulaşmak için ses ve söze ihtiyaç var
- 4 Bu okullarda anne-baba adayları eğitiliyor
- 5 Boğaz’da kürek keyfi kabus olmasın
- 6 Aykırı bir ikon
- 7 Evde akıllı cihazlara yer açın güvenliği de ihmal etmeyin
- 8 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 9 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 10 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut