Savaş bölgesinde kadın olmak
Mısır Tahrir Meydanı'ndaki gösteriler sırasında tacize uğrayan CBS muhabiri, dikkatleri bir kez daha kadın gazetecilerin yaşadıklarına çevirdi. Türkiye'deki kadın savaş muhabirlerine bugüne kadar başlarına gelenleri sorduk...
Şerif Turgut (Bosna, Kosova, Sırbistan, Cezayir, Çeçenistan, Irak ve Liberya'da görev yaptı)
"Kadınlar, fiziksel saldırıların olduğu savaş bölgelerinde rahatsız edilebiliyor. Kadın olduğum için çok sayıda sözlü saldırıya maruz kaldım. Kosova'daki paramiliter örgütler, bana 'Savaş başlayınca önce tecavüz edip sonra öldüreceğiz,' derlerdi. Defalarca dipçiklendim. Priştine'de toplu gösterinin olduğu yerde içlerine çektiler beni. Dövülürken, kaldığım otelin görevlileri tarafından kurtarıldım. Kırmızı bereliler denilen paramiliter bir grup vardı. Kapımı tıklatıp, telsizleri çalıştırıp rahatsız ederlerdi. Tecavüze uğramaktan gerçekten çok korkmuştum. Kafama çok silah dayandı. Yedi-sekiz savaş bölgesinde çalıştım, yine olsa yine giderim. Çeçenistan'a gittim, pantolon giyip sokakta sigara içen tek kadındım. Meğerse kadınların gelenek olarak pantolon giymesi yasakmış. Her şeye karşın kadınların bu işlere daha fazla gitmesinden yanayım çünkü kadınların gözüyle savaşın farklı yönlerini görebilirsiniz."
Ayşe Karabat (Radikal Köşe Yazarı 2000-2004 arasında Kudüs'te yaşadı)
"Kadın olmak, yalnızca savaş bölgesinde değil sokakta yürürken bile saldırıya daha açık olmak demektir. Savaş bölgesinde de, yolda yürürken de taciz edilebilirsiniz. Savaş muhabirliği, her türlü önleminizi önceden almanızı gerektiren bir iş. Kılığınıza kıyafetinize dikkat etmeniz gerekli. Gerekirse çarşafa da girer, başörtü de takarız. Ben herhangi bir taciz olayı yaşamadım. Ancak bir intihar saldırganının, kızıyla benim aramda kendisini patlatmasını unutamam. Yaşadığım en kötü andı. Ayrıca İsrail Batı Şeria'yı işgal ettiğinde, savaşın tüm iğrençliğine tanık olmuştum. Logan hakkındaki tüm tartışmaları, kadınları çatışma bölgelerinden uzaklaştırma çabası olarak görüyorum. Oysa ben kendi deneyimimden şunu öğrendim: Kadınlar, diğer insanların kalplerine daha yakın olduğu için, savaş muhabirliğini insanlıktan yana daha iyi yapıyor. Erkekler daha çok 'kim kimi öldürdü' üzerine yoğunlaşırken, kadınlar savaşın mağdurlarının duygularını da daha iyi yansıtabiliyor."
Nevin Sungur (Afganistan, Irak, İran, Filistin'de görev yaptı - Serbest muhabir)
"Kadının çok fazla ortalıkta görünmediği toplumlarda kadın gazeteci olarak çalışmak her zaman zordur. Her şey sizi yok saymalarıyla başlıyor. Afganistan'da, İran'da, 'örtünmek' zorunda kalıyorsunuz. İran'da pardösü giymezseniz tacizin boyutları büyüyor. Özellikle yabancı bir kadın olarak sokağa çıkınca kamu malıymış gibi görülüyorsunuz. Afganistan'da bir adam, sokak ortasında durup dururken elle taciz etmişti. Irak'ta, Şii bölgesinde çarşaf giymek zorundaydım. Ben 40-50 derecede çarşafla dolaşırken erkek meslektaşım bir tişörtle gezebiliyordu. Bunlar ruhen sizi yoran şeyler haline dönüşüyor. Ayrıca hijyen olarak, tuvalete gitmek için özel yer arıyorsunuz. Afganistan'a 20 yıl önce ilk kez gittiğimde kameraman arkadaşımla otel olmadığı için bir evde kalmıştık. Odadaki tek kadın bendim. Onlarca Afgan erkeğinin hepsi bana bakıyordu. Sabaha kadar 'Saldırırlar mı?' diye korktuk. Çok rahatsız ediciydi. ABD'li gazetecinin Tahrir Meydanı'nda yaşadığının korkunçluğunu tahmin edebiliyorum. İlk taciz, kadın kimliğiyle başlıyor. Orada olmanızı kabullenemiyorlar. Tanık olduklarım korkunçtu ama hayatımın en keyifli gazeteciliğini yaptığım yıllardı. Kendi adıma, gelebileceğim en iyi noktaydı. Savaş muhabirliği yıllarımın heyecanı da, duygusu da bambaşkadır."
EN SON HABERLER
- 1 Duyarsız kalmam düşünülemez
- 2 Rallici annenin co-pilot kızı
- 3 ATM Dubai’de gurur verici bir gösteri
- 4 Fedakarlığın adı anne
- 5 Futbola devam etseydim kesin GS’de oynardım
- 6 Daha az tüketmeye mecburuz
- 7 Gerçekleri sanki efsanelermiş gibi yazdım
- 8 Ülkeler, TikTok’a karşı harekete geçti
- 9 Hep mutlu olmak zorunda değiliz
- 10 Sevgiliye ulaşmak için ses ve söze ihtiyaç var