Bu şehri keşfettim deme, yanılırsın

Hiçbir neden yokken vapura bindim, Kalamış'ta yürüdüm, karnım acıkmasa da risotto yedim, kitap alınmamış da olsa aklımdan satırlarını geçirdim. Pazar günü, sebepsiz, fikirsiz, amaçsızca yürüdüm.
Sabah. Soğuk.
Dalyan'dan Caddebostan'a 1500 metre, demek oluyor ki aşağı yukarı 2250 adım. Saymadım. Matematiksel olarak gerçek olduğunu varsayabilirim. Balık tutanlar, denize girenler, çocuk parkın da veletler yok. Sadece tapılası hayvan karga sürüsü, bir zamanlar kızların bikinilerle oturduğu kumlara çakılmış martılar, yosun, durgun deniz, beynimin içinde dönüp duran Thom Yorke... Yanımdan geçen koşu ayakkabılı, yün eldivenli kadın cep telefonuna bağırıyor. Bisiklet üzerindeki bey gülümsüyor. Biz susuyoruz. Kulaktan hücum eden soğuğu duyabilmek için.
Bir zamanlar sörf okulu vardı
Miami'nin yandan yemişi, Alaçatı'nın İstanbul şubesinde yolun çoğu bitti. Büyük Kulüp'ün ıssız iskelesini arkamızda bıraktık. Çıplak ayaklı oğlanlarla voleybolcu kızların çimlerde oturduğu haziran aylarından geriye graffiti, tellere geçmiş boru, kazılmış toprak, kırık salıncak kalmış. Kapatmış gitmişler, bir dahaki güneşe kadar.
Bistro 33. Caddelinin mekanı.
Cam kenarında ama kapıyı gören sandalye. Önümde minestrone çorbası. Tabasco'lu. Ortada sırasıyla roka salatası, virgin mary (alkolsüz bloody mary), capuccino, elma. Bilgisayarda iki sayfa bana bakıyor, iş yapmak istemiyorum. "Bugün tatil olsam ya," diyorum. Tamam onayı geliyor. Kapattık.
İyi Cüceler Kitabevi
Kitapçıya girdim. 20 yirmi yıl önce Barbie'lerin önünde, maketler arasında bıraktığım, Kızmabirader'de kırmızı piyonu kapmış kız oralardadır. Küçük Vampir, Şişkolarla Sıskalar, Pal Sokağı Çocukları, Pippi Cincin Adasında yok. Duygular Nedir, Uçan Şato. En yeniler bölümünde sergilenen kitapların adları.
Pisboğaz
Kestanecinin önünden kaykılıyoruz, salepçi arabasında tereddüt, jelibon paketlerini görünce canımız çekti, simitin neyse ki saati geçmiş. O zaman Ben & Jerry's'de Chunky Monkey ve Chubby Hubby. İsimlerini sevdim diye. The House Cafe'de ıhlamura giden kaldırım süresince. Yolluk.
Ajandamda 10
10 Gidersen, Leyla ve Neden parçalarından tanıdığımız Jehan Barbur, ikinci albümü Hayat da çıkınca Ghetto'ya gelmiş. 9 Mart'ta.
9 Bu da Nublu Jazz Festivali programından: Love Trio (İlhan Erşahin, Jesse Murphy ve Kenny Wollesen) Arto Tunç Boyacıyan ile. 9 Mart. Babylon içinde.
8 Deniz Beşer'in askerliği boyunca aldığı mektuplardan yarattığı sergi konsepti, 10 Mart sonrasında PASAJist'te.
7 Hâlâ gidip de göremediğim filmler arasında Biutiful, The Fighter, 127 Hours var. Kararsızlık Javier Bardem, Christian Bale, James Franco arasında seçim yaparak da yenilebilir.
6 Birçok Fransız filmi ve caz operalarında rol alan Laila, dört kişilik grubuyla Viyana Caz Festivali'nden sonra 12 Mart'ta Babylon'da.
5 Arslan Sükan, Odakule, Meşrutiyet Cad. No: 67, Kat: 1'deki Galerist binasında 'Siz Uyurken' sergisini açtı. Bizi aynı diyarda hem umut hem de tehlike bekliyor.
4 Adult Monkey ikilisi Felat Delibalta ve Büşra Üzgün; gitarını, pedalını, klavyesini kapıp Arkaoda'ya geliyor. Bugün. 6 Mart'ta.
3 "Rock, blues, caz yapar," deyince tanımayacaksın ama "1980'lerin ortasında The Communards grubu vardı," dersem olur sanki. Sarah Jane Morris, 12 Mart'ta Salon'da.
2 Gül Ilgaz, Daire Sanat'ta bizi endişeye sevk eden bir bekleyişi sakin bir şekilde sunup, bir yandan da bu durum içinde dahi dengeyi bulma çabamızı fotoğraflıyor.
1 Bir zamanlar rehberliğini yaparken otel içinde kaybettiğimiz, uçağın kalkmasına 15 dakika kala ortaya çıkan Eugene Hütz, Gogol Bordello ekibini toplayıp yine geliyor. 11 Mart'ta. Babylon'da.
Lahmacun yerim
Gece oluyor. Kalamış Marinası'nda dünyanın en büyük liman oteli yapılmaktaymış. Bunu öğrendiğimde sağ yakaya geçmiş, Develi'ye yönelmişiz. Mideyi mutlu etme mönüsünde şiş kebap, lahana salatası, bol limonlu havuç, bir duble de rakı var. 00.00'yi geçince yan masamdaki boşlar alınıyor. 300 küsür masalı kebapçıda bir biz kalmışız.