Michelin yıldızını çoktan hak etti

"Sıfır sermaye ile kimsenin tanımadığı, bilmediği bir işe giriyorsun, olmayan bir sektörü yaratıyorsun. Tabii ki başarılıyım," da diyor, "Yemek yazarlığına ben çok farklı bir yaklaşım getirdim. Tek kelimeyle devrim yaptım," da... Tüm bunlar çok iddialı, bir o kadar da snob söylemler gibi duruyor farkındayım. Belki de Arman Kırım'ın seveni kadar eleştireni olması da bu yüzden. Fakat Kırım, iddialı olduğu her konunun altını doldurmuş, doldurmaya da aktif olarak devam ediyor. Dediğine göre haftada iki kitap okuyor, aralarında tüm zamanların en çok satan iş kitapları listesinin başına oturan Mor İneğin Akıllısı da dahil, 17 iş kitabına yenilerini ekliyor. Arman Kırım sınırlı sayıda üretilenlerden... Bu kesin.
- Asıl mesleğiniz akademisyenlik ama üniversitede ders vermiyorsunuz. Neden?
- Çocuklara ders vermeyi sevmiyorum artık. Ben business anlatıyorum, onlar hayatlarında iş yapmamış. Ben deneyimi olan, anlattıklarımı hemen pazartesi günü realize edecek işadamına anlatıyorum artık.
- İş dünyasının en önemli isimlerine seminerler veriyorsunuz. Başarılı olmanın sırrı nedir?
- Başarının iki sırrı var; yaptığın işe âşık ve çok çalışkan olmak. Üçüncü bir şeye ihtiyaç yok. Çok zeki olmak filan hikaye.
-İşine küfrederek gidenler başarılı olamayacak mı yani?
- Hayır, olamazlar. İşin yarısı işe tutkuyla bağlanmak.
- Bir de siz hep farklılaşmadan bahsediyorsunuz, nasıl farklı olursunuz?
- Valla hayatta farklılaşmayı bilemeyeceğim, hayattan çok anlamam da iş tarafını iyi bilirim. İşte farklılaşmak için dışarıdan içeriye bakacaksınız. Piyasada neler oluyor, neler ihtiyacı karşılamıyor? Onları bulup satarsanız, hemen başarılı olursunuz.
- Siz kendinizi nasıl farklılaştırdınız?
- Ben bildiklerimi kendime saklamadım, bildiğim her şeyi paylaştım. İnsanlar anlattıklarınızın faydasını gördükçe sizin hakkınızda daha fazla konuşmaya başlıyor. Böylece medyada da çok yer alıyorsunuz.
BU ÜLKEDE PARAN YOKSA BEŞ PARA ETMEZSİN
- Koltuğunuzun altına fazlaca karpuz sığdırmışsınız, neler yaptınız?
- Ben akademisyenim, aslında hayatımda üniversite dışı hiçbir şey yapmak istemedim. Ama istediğiniz kadar değerli bir bilim adamı olun, bu ülkede cebinde kaç para var, ona göre değerlendiriliyorsun. Paran varsa önemli adamsın, yoksa beş para etmezsin.
- Para kazanmıyor muydunuz?
- Üniversiteden öğrencin mezun oluyor, ben o zaman 300 bin lira alıyorum, kız 750 bin lira maaşla işe başlıyor. Deli olacağım, benim bildiğimin trilyonda 1'ini bilmiyor bu insan. Sonunda dedim ki böyle olmayacak bu iş, kendi paranı kazanacaksın. Kapattım dükkanı ODTÜ'de, geldim İstanbul'a. Para da yok, ama iyi bir fikrim var.
- Neydi fikriniz?
- Bankacılık eğitim şirketi kurmak. O zaman yok öyle bir şey, ama bankalar da almış başlarını büyüyorlar. Ben bireysel eğitim vererek başladım, fakat talebe yetişemez hale geldik. İngiltere'de bu işi en iyi yapan şirketle lisans anlaşması yaptım, teknolojiyi onlardan aldım, patladı iş. İlk yılında kâr etti.
- Para kazandınız, tatmin oldunuz mu?
- Çok para, göreceli bir şey. Bir holding sahibine göre çekirdek kadar ama hamala göre dünyalığımı yapmış olabilirim.
- Bir de evinizde şef ağırladınız değil mi?
- Geçen yıl bizim eve dünyanın en ünlü şeflerinden biri olan Michel Roux geldi. 26 yıldır üç Michelin yıldızı olan tek şef. Ben onlara 10 çeşit yemek hazırladım. Adam ülkesinde restoranıyla aynı adı taşıyan The Waterside Inn adlı dergisinde beni anlatmış.
- Ne yazmış sizin için?
- 'İstanbul'u ziyaretimde kendisini ekonomi profesörü olarak tanıtan bir adamla tanıştım. O kendini öyle tanıtıyor, ama aslında yemek gurusu,' demiş. 'Bir Michelin yıldızını şu anda hak eder,' diye yazmış.
- 'Şöyle güzel bir yer açayım da ağızlarının payını vereyim,' demiyor musunuz?
- Ben akşam küçük kızımın yanında olmak istiyorum. Başka da bir şey yapmak istemiyorum.