'Bazı soğuk güzeller...'

Pera Müzesi'nde İhsan Cemal Karaburçak sergisi var. Pazarları Feriköy'de kurulan eskici pazarında bir yemek bedeline görse tezgahta, bazıları fazla 'acemice' diye burun kıvırabilir. Ama o renkler, yeşille mor ağırlıklı o yüzlerce ara ton, sarhoş eder güzellikte. Resimlerin çoğunu kumaşa basılmış hayal ediyor insan, yere kadar straples şifon ya da ipek bir gece elbisesi olarak! Boynunda da yine Pera Müzesi'nin bir diğer katındaki 'Temelde İnsan/Fundamentally Human, Çağdaş Sanat ve Nörobilim' sergisinde (aynı zamanda serginin afişinde) yer alan o yeşil kafacıklı kolye! (Her iki sergi de 3 Temmuz'a kadar açık.) Hayatının yolunu çevirebilmesinden de, renk skalasından da, resmini anlatırkenki üslubundan da belli ki obsesif bir karakter. 'Resimde Naivite' tarifine kayıtsız kalınamaz: "Resim sanatında ön planda olması gereken bazı unsurlar vardır. Muvaffakiyet (başarı) bu unsurların bir araya gelmesine bağlıdır. Desen, ornöman (süsleme), renk bunların başlıcalarıdır. Bunlar çeşitli buutte (boyutta) ve mütenazır (simetrik) olmayarak ustalıklı bir kompozisyon ve ritm içinde bir araya geldiği takdirde eserin muvaffak olması ihtimali kuvvetlidir. Fakat bunlara naivete denilen ve resim sanatında safiyet, çocuk safiyeti, acemice, beceriksizce bir icra diye tarif edebileceğimiz başka bir unsur katılmadığı takdirde eser, cansızdır, ruhsuzdur, edasızdır. Ben naivete'den mahrum olan bu kabil (tür) resimleri, bazı soğuk güzeller vardır, işte onlara benzetirim. Naivete'den mahrum bir resim mahcupluktan nasibini almayan bir kadın gibidir. Böyle bir resimde ne rengin, ne ornöman'ın ne de kompozisyonun kusursuzluğu soğukluğuna mani olamaz. Bir kadının da ne güzelliği ne tenasübü ne endamı hatta ne de zekası aşkı için yeterli değildir. Mahcubiyet ve tatlı eda çok defa bunlardan yeğdir." Karaburçak, PTT müfettişliğinden 30'larda Telgraf İşleri Müdürlüğü'ne varan bir kariyer yapmış, arada pek çok Avrupa şehrinde yaşamış, sonra resme adamış kendini. Ama belli ki ilişki müfettişliği ve kadın-erkek işleri de pek uzağında değilmiş!