İkinci Gazze filosuna İsrail'den de başvuru var
Gazze'ye yardım filosu bir yıl sonra tekrar yola çıkıyor. Mavi Marmara'nın dümeninde yine İHH var. İHH Başkanı Bülent Yıldırım, "Bu kez Museviler de gemiye binmek istiyor. Amaçları, İsrail'in gemilere saldırmasını önlemek," diyor
- Geçtiğimiz yıl Mavi Marmara'da dokuz vatandaşımız İsrail askerleri tarafından öldürülmüştü. Yaşananlarla ilgili bir pişmanlığınız var mı? - Asla, çünkü hepimiz aynı kararlılıkla yola çıktık. Başımıza gelebileceklerle ilgili birbirimizle sözleştik. Yolculuk insanlık içindi.
DİRENMESEYDİK DAHA ÇOK KİŞİ ÖLEBİLİRDİ
- Peki, geri dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz, Mavi Marmara baskınının ne gibi sonuçları oldu? - Olayın olumsuz hiçbir etkisi olmamıştır. Ama Mavi Marmara'dan sonra bütün dünya Gazze ablukasına dikkat kesilmiş, İsrail de bütün ihtiyaç malzemelerinin girişine izin vermek zorunda kalmıştır. Ayrıca herkesin bildiği gibi Refah Kapısı açılmıştır. Gazze'deki insanlar yalnız olmadıklarını hissetmişler, büyük bir moral kazanmışlardır. Filistin algısı bu kadar yükseğe çıktıktan sonra Hamas ve FKÖ arasında da anlaşma sağlanmıştır. Ayrıca Filistin Devleti'ni tanıyan ülkelerin sayısı artmıştır. Yine Ortadoğu'daki diktatörlerin gitmesinde araç konvoyunun ve Mavi Marmara'nın etkisi herkes tarafından kabul edilmiştir.
- Ama İsrail saldırısında dokuz vatandaşımız öldü. Bu konuda hiç özeleştiri yapmıyor musunuz? Sizin veya organizasyon ekibinin hiç hatası yok muydu? - Açık denizde ve kendi evimizdeydik. Onurumuzu korumak zorundaydık. Evimizi savunmaktan dolayı onur duyuyoruz. Direnişten hiçbir zaman pişmanlık duymadık. Eğer direniş olmasaydı belki daha fazla kişi ölebilirdi. Çünkü ateş ederek, hiçbir uyarıda bulunmadan geldiler. Asıl 'özeleştiri'yi bütün dünya liderleri ve bu konuda bize bu soruyu yöneltenler yapmalı.
- Gemide direnme kimin kararıydı? İHH olarak siz mi böyle bir karar almıştınız? - Direnme kararı bir kişinin verdiği bir karar değil gemilerdeki herkesin ortak kararı idi.
- Peki, 'İkinci Gazze Seferi'yle ilgili karar nasıl alındı? - Yeni seferin kararı gemi katılımcıları ve bu koalisyonda yer alan sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte alındı. Uluslararası dengeler gözetildi. Sivil toplum kuruluşu olarak bizim görevimiz ablukaları kaldırmak, ambargoyu delmektir. Aksi takdirde bir yardım kuruluşu olma özelliğimizi yitiririz. Biz İHH olarak yardım götürme konusunda çalışma yapan bir kuruluşuz.
KRİZİ ÇIKARAN BİZ DEĞİLDİK
- İkinci sefer de birincisi gibi uluslararası bir kriz çıkarabilir mi? İsrail'in tavrı konusunda bir öngörünüz var mı? - Uluslararası hukuk, Cenevre Sözleşmesi ve BM sözleşmeleri geçerliyse bu sözleşmelere göre sivil toplum kuruluşları yardım koridorunu açmakla görevlendirilmiştir. Biz görevimizi yerine getirirken şımarık, korsan ve terörist bir saldırıyla karşı karşıya kaldığımızda uluslararası hukuk bunu çözmekle yükümlüdür. Birinci filoda krizi çıkaran biz değildik. Biz açık denizdeydik. Krizi çıkaran İsrail'e sorulması gereken bu sorular bize sorulduğunda katılımcı aktivistlerimiz, yaralılarımız ve şehit ailelerimiz yaralanmaktadır. Krizi çıkaran işgalci İsrail'e tavır göstermek de bir onur meselesidir. - Türkiye Cumhuriyeti tarafından korunmak gibi bir beklentiniz var mı? - Biz bu ülkenin vatandaşıyız ve her ülke, kendi vatandaşını korumalıdır.
EN SON HABERLER
- 1 Dünyanın tüm öğrencileri İsrail’e karşı ayakta
- 2 Aşk ile dönenlerin sırra erenlerin dergahı
- 3 Hayatın akışına güven yeni başlangıçlara açık ol
- 4 Diyarbakır’a turistler akın ediyor
- 5 Lüks modanın etikle imtihanı
- 6 11 yılda ülkeyi saran bisiklet turu
- 7 Gençler ‘Sağlıklıysam, mutluyum’ diyor
- 8 Duyarsız kalmam düşünülemez
- 9 Rallici annenin co-pilot kızı
- 10 ATM Dubai’de gurur verici bir gösteri