Pazar 05.06.2011
Son Güncelleme: Pazar 05.06.2011

Venedik'te B planıyla yola çıktılar

Dün başlayan Venedik Bienali 54. Uluslararası Sanat Sergisi'nde Türkiye'yi Plan B adlı işiyle Ayşe Erkmen temsil ediyor. Projenin mimarları küratör Fulya Erdemci ve Erkmen'le konuştuk

İKİ yılda bir düzenlenen Venedik Bienali, dünyanın en prestijli çağdaş sanat platformu. Bu yıl Türkiye'yi B Planı adlı işiyle temsil eden Ayşe Erkmen ve küratörü Fulya Erdemci, geçtiğimiz cuma günü Türk pavyonu açıldığı andan itibaren büyük ilgi gördü ve birçok röportaj verdiler.

AYŞE ERKMEN
- Projenin ismi Plan B. Aslında ilk olarak içme suyunu sunma fikrinizle ortaya çıkıp, sonra başka bir yola girdiğinizi ve bu yüzden projeye Plan B adını verdiğinizi biliyoruz. Bu süreci anlatır mısınız?
- Benim için hemen her proje karmaşık başlayıp zamanla incelir. Bu da öyle oldu. İlk başta izleyiciye içme suyu verme gibi, sonucu belli olan bir süreç yaratmak istedim. Su kanaldan alınıp, oda içinde çeşitli arıtma aşamalarından geçtikten sonra izleyiciye sunulacaktı. Hazırlanma sürecinde hem teknik hem de kavramsal nedenlerle bundan vazgeçip, temizlenen suyu kanala geri vermenin, bu yolla işi sonuçsuz bırakmanın ve mekanı sadece bir su arıtma alanına, neredeyse bir su kanalına döndürmenin daha doğru ve 'sanat'a daha yakın bir yöntem olacağını düşündüm. Böylece izleyici suyun içinde dolaşabilecek, suyun hareketlerini hissedebilecek, kendi içinde bir dönüşüm çemberinin arasında kalacak.
- Bu işte fikir açısından nereden yola çıktınız?
- Tabii ki Venedik şehrinden ve odanın kendisinden yola çıktım. Kanala penceresi olan bu endüstriyel mekanı, tekrar bir çalışma mekanına dönüştürmeden hareket ettim. Hazırlık için çok vaktimiz yoktu, ama yoğun bir hazırlanma süreci geçirdik; araştırma ve çizimlerin yapılması, uygulama için makinelerin ve uygulayıcıların bulunması, her bilgiyle yeni çizimler, fikirler üretilmesi, çok çeşitli yerlerden izinler alınması gibi...
- Suyun buradaki rolü ne?
- Su, burada dört değişim sürecinden geçiyor. Önce tuz ve içindeki partiküller temizlenip ayrıştırılıyor, sonra tuzundan arınmış sudaki daha küçük kirler yok oluyor. Üçüncü aşamada temiz su oluyor. En son aşamada ise içilecek kaliteye ulaşıp kanala geri veriliyor. Bu dört aşamayı renklerle belirledim; en kirli ve tuzlu su, mor borulardan geçiyor, bir sonraki pembe borular; tuzun arıtıldığı bölüm. Buradan daha önceki ara renklerden farklı olan saf bir yeşil renk geliyor, bu da suyun duş alınabilecek kıvamda temizlendiği alana işaret ediyor. İçinden içme suyu geçen borular ise yine bir ara renk, turkuvaz.
FULYA ERDEMCİ
- Ayşe Erkmen'in projesini seçerken neleri göz önünde bulundurdunuz?
- Uluslararası alanda tecrübeli, bienalin tarzını anlayıp, buna cevap verebilecek bir sanatçıyla çalışmayı tercih ettim. Türkiye pavyonu için tek bir sanatçı davet etme düşüncesinin altında Venedik Bienali'nin bu özel yapısı bulunuyor. Kompleks bir kavram etrafında örülmüş, birden fazla sanatçının projelerinin yer aldığı sergiler, izleyicinin özel dikkat, konsantrasyon ve zaman ayırmalarını gerektirir. Venedik Bienali'nin ölçeği, izleyiciden böyle bir talepte bulunmanın önüne geçiyor. Güçlü, tek bir proje daha başarılı oluyor. Ayşe Erkmen'in tüm projeleri sergilerin mekan ve duruma karşılık verir.
- Plan B, anlaşılması çok kolay bir proje gibi görünmüyor...
- Türkiye Pavyonu, bienalin yapılacağı Arsenale Artigliere'nin ana binasında yer alıyor. Kanala bakan bir penceresi, dışarıdaki gezinti yerine erişimi olan güzel, geniş bir oda. Erkmen, bu işle Arsenale'nin içindeki odayı kompleks bir su arıtma birimine dönüştürdü. Heykel gibi işleyen makineler izleyiciyi, sonunda kanala temiz, içilebilir suyu geri veren filtreleme sürecinin içine alarak kuşatıyor. Acil su arıtma biriminin her bir parçası (yüksek basınç pompası, ters osmoz membranları, filtreleme sistemleri, konteynır ve tanklar) mekanın içinde birbirinden ayrılarak, odaya dağılıyor ve renkli borularla yeniden birbirine bağlanıyor.

- Bu işin izleyiciyle ilişkisi nedir?
- Erkmen, izleyicinin dönüşüm sürecinin parçası olduğu bir mekan yaratmak amacıyla yola çıktı ve bu endüstriyel formları koreografik olarak düzenledi. Sürecin sonunda, arıtılmış su kanala geri veriliyor: Kanal ve okyanusun ezici ölçeğine karşı beyhude, ama cesur bir jest bu!
- Bu projede nelere göndermeler yapıyor?
- Erkmen'in form ve işlev üzerindeki dikkatini bir kez daha ifade ediyor. Yaşamı etkileyen sistem ve süreçleri soyut biçimde aktarıyor. Projenin olası göndermeleri arasında, bedende dolaşan kan, sınırları aşan sermaye, okyanusları aşan mal akışları, devlet ve otorite mekanizmalarıyla hayatta kalmanın temel gereği olan, doğal kaynakların arz akışını sayabiliriz...
ŞEBNEM KIRMACI

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.