Başkanın genç adamı

ABD Başkanı Hüseyin Barack Obama'nın konuşmalarını 29 yaşında bir genç yazıyor. Ki bu genç o konuşmaları yazmaya başladığında sadece 25 yaşındaydı. Adı Jon Favreau olan delikanlının uydurduğu sloganlar milyonlarca insanın diline pelesenk oldu. En meşhuru "Yes, we can," yani "Evet başarabiliriz". Favreau'nun politikaya ilgisi dul annesi sayesinde başladı. Bir lisede öğretmen olan annesi okul dışında kalan zamanlarında seçim kampanyalarında çalışıyor ve oğlunu komşulara bırakamayacağı için yanında götürüyordu. Jon, kadınlar matinesine dönen bu çalışmalar sırasında seçim kampanya merkezlerinin gizemini çözmeye başladı. 2003 yılında bir Cizvit okulu olan Kutsal Haç Koleji'nden en iyi siyaset bilimi derecesiyle mezun oldu. İlk büyük başarısı Senatör John Kerry'nin kampanya ekibinde yer almak oldu. O zaman henüz 23 yaşındaydı. Bütün çabalarına rağmen kampanya kaybedildi ve Favreau hayal kırıklıklarıyla dolu olarak ve bir daha dönmemeyi düşünerek kampanya ofisinin kapısından çıkıp gitti. Kerry onun ardından "Bu Favreau veledi gerçekten inanılmaz," dedi. Ama yetenekleri fark edilmişti bir kere. Kerry'nin kampanyasında birlikte çalıştıkları duayen iletişimci Robert Gibbs onu çiçeği burnunda Başkan adayı Barack Obama'ya takdim etti. İkili arasında çok ilginç bir diyalog gerçekleşti. Obama Favreau'ya 'konuşma yazımı konusundaki teorisinin ne olduğunu' sordu. "Bir teorim yok," diye yanıtladı Favreau. "Ama seni 2004'deki kongrede konuşurken izledim. Anlattığın şey aslında kendi hayatındı ve bu hikaye ABD'deki geniş bir çoğunluğun hikayesiyle uyum sağlıyor. İnsanlar orada seni alkışladılar. Ama sadece güzel cümleler yazdığın için değil, aynı zamanda onlara bugüne kadar kimsenin dokunmadığı bir şekilde dokunduğun için." Bu küçük çocuğu sadece Gibbs'in ısrarlarını kırmamak için görmeyi kabul etmiş olan Obama'nın gözleri parladı. İkili o günden beri en yakın çalışma arkadaşı oldular. Obama, Favreau sayesinde yeni çağın 'facebook-twitter' dilini yakaladı. Favreau, Obama sayesinde yeteneklerine eş bir itibara kavuştu. İkili el ele vererek Washington'da zamanın ruhuna uygun bir konuşma ve çalışma devrimi başlattı. Favreau, önemli bir insan olmadan önce nasıl yaşıyorsa öyle yaşamaya çalıştı. Başkanın birçok konuşmasını diz üstü bilgisayarını yanına alıp, kenar mahalledeki bir Starbucks'a giderek yazdı. Ekibindeki, birçoğu kendisinden daha tecrübeli olan metin yazarlarıyla toplantılarını çok 'casual' zamanlarda ve yerlerde -parti sonrasında bir barda, bir apartman dairesinde, vs.- yaptı. Başkanla Favreau tam bir 'kanka' haline geldiler. Kampanya dönemlerinde sabah erken saatlerde kalkıp gece yarılarına kadar birlikte 'takıldılar'. Birbirlerine 'sayın başkan' ve 'sayın yazar'dan çok 'dude' yani 'ahbap' diye hitap ettiler. Ve seçimi kazandılar.
BEYAZ SARAY'DA BİR MASKOT
Seçimden sonra Favreau'nun Beyazsaray günleri başladı. 2009'da resmen Beyaz Saray'daki konuşma yazarlarının başına geçti. ABD tarihi boyunca bu göreve getirilen ikinci en geç kişiydi ama birincisi olan gazeteci James Fallows'tan çok daha uçarı davrandı. Resmilik üzerine bir türlü giyemediği bir elbise oldu. İlk olarak Facebook'ta Hillary Clinton'un posteriyle çektirdiği bir fotoğraf yayınlandı. Bu fotoğrafta Jon, Clinton'un göğüslerini avuçlayarak poz veriyordu. Yine de kimse onu azarlamadı. Hatta Senatör Clinton yaptığı açıklamada: "Favreau'nun Dışişleri Bakanlığı'na olan ilgisi ortaya çıktı. Başvurusunu tekrar gözden geçireceğiz," diyerek onunla şakalaştı. Deneyimli çalışanlar Başkan'dan Jon'ın daha 'görünmez' olmasını istedi ama bu da onun Beyaz Saray'ın gayri resmi maskotu haline gelmesini önlemedi. Seçimden sonra Favreau ilgi çekici bir magazin figürü haline geldi. People Dergisi'nin 2009'da yayımladığı listede 'Dünyanın En Güzel İnsanları' arasına girdi. Aşk hayatı hakkındaki dedikodular bir türlü bitmedi. Bir bakıma sınıf atlamış olan Favreau'nun adı Alejandra Campoverdi gibi model ve Rashida Jones gibi oyuncularla anılmaya başladı.
WASHINGTON'UN GÜÇLÜLERİNDEN
Time Dergisi tarafından 'Dünyadaki en etkili yüz kişi' arasında gösterilen, GQ Magazine tarafından Washington DC'deki 'en güçlü 33. kişi' seçilen Favreau başarısını neye borçlu? Bu konuda bir görüş birliği yok. Bazıları onu Obama'yı bile yönlendiren bir 'dahi çocuk' olarak niteliyor. Ama bu tanımlama Obama'yı küçümsemek anlamına da gelebilir. Çünkü Obama onu bir 'akıl okuyucu' (mind reader) olarak niteliyor ve iyi anlaşmalarının sebebi olarak bu durumu gösteriyor. Çalışma tarzlarına bakılırsa Obama'ya hak vermek gerek. Öncelikle Obama, Favreau ile buluşup ona düşüncelerini anlatıyor. Favreau bu düşünceleri derli toplu bir metin haline getirip Başkan'a sunuyor. Başkan onayladığı ve geliştirilmesini istediği bölümleri gösteriyor ve daha sonra Favreau, metni arkadaşlarıyla birlikte 'cilalayıp' en vurucu hale getiriyor. Bu sayede Obama ABD tarihinin en güzel başkanlarından biri haline geliyor. Bazen konuşmalar o kadar vurucu ve şiirsel oluyor ki Başkan bu defa da 'güzel güzel konuşup hiç bir şey yapmamakla' eleştiriliyor. (GQ dergisinden derleyen: İBRAHİM ALTAY)