Pazar 10.07.2011
Son Güncelleme: Cumartesi 09.07.2011

Fener'in devrik patriği Aziz Yıldırım

Türkiye tarihinin en büyük şike soruşturmasında baş şüpheli olan Aziz Yıldırım'ın başkanlığı döneminde kulübün finansal gücü arttı. Çünkü Yıldırım, bir kulüp başkanından çok, cemaatine para toplayan Fener patriği gibi çalıştı. 'Fenerbahçe'nin aziz'i, şimdi şike soruşturması yüzünden koltuğundan olabilir

Türkiye'nin, cirosu en büyük futbol holdinginin, Fenerbahçe'nin patronu Aziz Yıldırım, Sivas 4 Eylül Stadı'ndaki şampiyonluk maçında tribünlerde hop oturup hop kalkıyor. Rakibi Karabükspor karşısında önde giden, şampiyonluğun diğer adayı Trabzonspor'un gol haberlerini aldıkça yüzü endişeyle geriliyor.
Sanki sonradan şike soruşturmasına konu olacak bir maçta değil de aman vermez bir rakiple oynadığı ve muhtemelen kaybedeceği bir maçta gibi.
Maçın 75. dakikasında heyecanını kontrol edemez hale gelince tribünü terk ediyor. Ve nihayet hakem, maçı güç bela 4-3 kazanan Fener'in 18. şampiyonluğunu ilan eden son düdüğü çalınca yumruklarını havaya kaldırıyor ve "Allahıma şükürler olsun!" diyor.
Maçtan sonra gece geç saatlerde viskisini yudumlayarak şampiyonluğu kutluyor.
Gelgelelim şampiyonluk sevinci fazla uzun sürmeyecek, deyim yerindeyse hevesi kursağında kalacaktır.
Aziz Yıldırım, malum olduğu üzere büyük bir şike organizasyonunun başında bulunduğu, yani 'futbolun Ergenekonu'nun bir numarası olduğu iddiasıyla 3 Temmuz'da gözaltına alındı. Muhtemelen iki ay içinde olağanüstü kongreyle -meşru sayılabilecek bir 'darbeyle'- başkanlığını kaybedeceği kulüp de şike iddiası yüzünden 18. şampiyonluğunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.
DAYISININ 'PROJESİ'
Fenerbahçe'yi, Şükrü Saraçoğlu'ndan sonra en uzun süre (13 yıl) yöneten başkan olan Aziz Yıldırım, 2 Kasım 1952 tarihinde Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde doğdu. Kendisi de Erganili olan çalışma arkadaşım, SABAH Özel İstihbarat Müdürü Abdurrahman Şimşek'in verdiği bilgiye göre Yıldırım, Selanik göçmeni bir ailenin çocuğu. Babası ilkokul öğretmeniydi. Anne Düzceliydi, bu yüzden Yıldırım, ortaokul çağına geldiğinde Düzce'ye taşındılar. Aziz Yıldırım, liseyi -düz lisede- Düzce Lisesi'nde bitirdi.
Yeniyetmeliğinde Düzcespor'da top oynadı.
Profesyonel futbol kariyerine 1979 yılında, 27 yaşındayken son verdi ve iş hayatına atıldı. Çok hırslıydı, asıl hedefi Fenerbahçe başkanı olmaktı. Daha Düzce yıllarında Aziz Yıldırım'ın, "Bir gün Fenerbahçe'ye başkan olacağım," dediği rivayet edilir.
Yıldırım, 'Fenerbahçe Cumhuriyeti'nin başına geçme sürecinde, yükselmenin en kestirme yolunu seçmesi gerektiğini düşünüyordu. Bu yüzden hem iyi bildiği, hem de para kazanabileceği bir işe soyundu. Mühendislik firması kurdu, ama müteahhit gibi çalıştı. Akıllı işadamlarının izinden gittiği için Yıldırım da Türkiye'de zengin olmanın yolunun devletle iyi geçinmekten geçtiğini biliyordu. Onun iş hayatına atıldığı dönemlerde devlet demek, asker ve dolayısıyla NATO demekti. Yıldırım da kurduğu Maktaş Mühendislik adlı firma ile NATO altyapı ihalelerine katıldı. Şimdi bir kısmı Ergenekon ve Balyoz davalarının tutuklu sanığı olarak 'Silivri damı'nda yatmakta olan generallerle arayı iyi tuttu.
Ama daha çok Ergenekon soruşturmasının pek zarar vermediği NATO'nun rahleitedrisinden geçmiş subaylarla kankalık yaptı. Bu ilişkileri tesis etmede dünyanın en zenginleri listesinde 749. sırada yer alan 'NATO müteahhidi' dayısı rahmetli Faruk Yalçın'ın ciddi katkısı oldu. Dayı Yalçın, gençlik yıllarında okuttuğu yeğenini seçkinler kulübüne üye yaptı.
Böylece Yıldırım, Cemal Süreya'ya göre burjuvazinin takımı olan Fenerbahçe'nin başına geçmek için 'burjuvalaşma' yolculuğunda büyük merhale kat etti.
1990 yılında Fenerbahçe Spor Kulübü'nde yönetim kurulu üyesi oldu. Bu dönemde Galatasaray'la özdeşleşen Tanju Çolak'ın Fenerbahçe'ye transferini gerçekleştirmesi prestijini artırdı. Yıldırım, Ali Şen'in istifasının ardından, 15 Şubat 1998'deki Fenerbahçe Genel Kongresi'nde rakibi Vefa Küçük'ü yalnızca bir oyla geçerek başkan oldu.
'İCRAATÇI' AZİZ YILDIRIM
Yıldırım'ın başkanlığı döneminde kulübün finansal gücü muazzam ölçüde arttı. 2006-2007 döneminde 100 bin Fenerbahçe üye kartı satıldı. Yıldırım, taraftarların, takımlarına olan düşkünlüğünü, ticari dehasıyla paraya tahvil etti ve habire kulübün kasasını doldurdu.
Böyle zamanlarda bir kulüp başkanından çok, cemaatine para toplayan bir patrik gibi çalıştı. Kimilerinin cumhuriyet dediği Fenerbahçe'nin taraftarları da Yıldırım döneminde zaman zaman ona kızsalar da bir cemaat mensubu gibi davrandılar ve Yıldırım'ı neredeyse koşulsuz desteklediler. Tabii Fenerbahçe, Fener-Rum Patrikhanesi'nden farklı olarak genç ve yetişkin Türk erkeklerinin üçte birinin üye olduğu devasa bir cemaate benzetilebilir ancak.
Fenerbahçe'nin, Türkiye gibi kısa sürede büyüme rekoru kırmasının sebebi Aziz Yıldırım'ın 'icraatçılığı'ydı. 104 yaşındaki Fenerbahçe Spor Kulübü'nün 52. Başkanı olan Yıldırım'ın görevde bulunduğu dönem içinde kulübün bütçesi 15 milyon dolardan 367 milyon dolara yükseldi.
Burjuvazinin takımı Fener, onun döneminde sürekli kazanıp biriktiren Anadolu kaplanları gibi servetine servet kattı.
Yıldırım döneminde ayrıca Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nun kapasitesi 30 bin kişiden 55 bin kişiye çıkarıldı.
Aziz Yıldırım, 7 Nisan 2010'da iki kızının annesi, 30 yıllık eşi Yıldız Yıldırım'dan 5 milyon dolar tazminat ve ayda 25 bin dolar nafaka karşılığında boşandı. Ve geçtiğimiz mayıs ayında Gonca Çelikkıran ile evlendi.
FUTBOLU DİPLOMASİYE ÇEVİRDİ
Yıldırım, 13 yıllık iktidarında sadece bir işadamı gibi değil, takımın marka değerini artıran bir PR'cı gibi de çalıştı. Marka saplantısı onu o kadar hırslandırdı ki, Fenerbahçe'yi Özal'ın Türkiye'yi kalkındırdığı gibi kalkındırırken, belki sadece kötü örneklere bakarak, "Ben şampiyonlukların sahada kazanılmadığını gördüm," dedi ve kulübün imajını sarsacak hatalar yaptı. O hatalar nedeniyle şike soruşturmasında baş şüpheli oldu. Bu operasyonun FB'yi, tarihinin en büyük 'olumsuz PR' sürecine soktuğunu söylemek yanlış olmaz. Şimdi FB'nin Yıldırım döneminde elde ettiği dört şampiyonluktan biri elden gitmek üzere.
Aziz Yıldırım'ı birkaç cümle ile özetlemek gerekirse şöyle diyebiliriz: Şayet futbol, sadece oyuncuların değil, başkanların da transfer edilebildiği bir alan olsaydı, Aziz Yıldırım kuvvetle muhtemel güçlü sınıf atlama dürtülerinden ötürü gene burjuvazinin takımı olarak bilinen Fenerbahçe'ye yakışırdı. Ama henüz kültürel evrimini tamamlamamış burjuvalara özgü, 'parayla her şeyi elde ederim' yanılsaması onu imajının yerle bir olabileceği noktaya getirdi. Uğraştığı şeyi oyun olarak görmeyen, dolayısıyla ondan zevk almakta zorlanan tatminsiz insanların hastalığına tutuldu. Nihai kararı yargının vereceği bir şike davasında yargılanacak hale geldi. İddia o ki, masa başında maç kazanmaya çalıştı.
Hatta eğer 'savcının savları' doğruysa Yıldırım şikeyi bir tür diplomasiye dönüştürdü.
Futbol oyununu bir savaş, şikeyi diplomatik müzakere gibi görmeye başladı.
Gelgelelim diplomaside masa başı pazarlıklar savaştan sonra yapılır. Aziz Yıldırım ise savaş, yani oyun öncesinde pazarlık yapıyordu.
Yıldırım, heykeli dikilecek adam olarak anılırken hırsı yüzünden istenmeyen hallere düşmüş kudretli insanların son timsali. Hep kazanmaya odaklanmış ve de kazanmış biri için diskalifiye edilerek kaybetmek trajik bir durum olsa gerek.
Halbuki hepimizin, türlü türlü oyuncaklarla avunduğu bu dünyada bir top peşinde koşturan insanların oyunu kazanmasıyla, hiçbir maddi çıkarı olmaksızın mutlu olabilen taraftarlar kadar kanaatkâr olabilseydi belki daha 'başarılı' olurdu. Ama galiba oyuna ve giderek hayata çok fazla galibiyet odaklı baktı. Futbol gibi bizi eğlendiren oyunları bile 'oyun' olarak göremeyenlere de hayat büyük bir oyun oynuyor demek ki.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.