Fransız çapkına Amerikan öpücüğü

BİR aylık geliriyle İstanbul'da boğaz manzaralı bir villa alabilecek güçte olan 62 yaşındaki adam, John F. Kennedy Havalimanı'nda Air France'ın AF23 numaralı Paris uçuşu öncesinde first class mevkiindeki koltuğunda soğuk terler dökerek kalkışı bekliyor. O endişeli, gergin haliyle -bir Jeffrey Archer öyküsündeki gibi- yıllar önce kaçtığı ülkeye zorunlu iniş yapan bir uçakta bekleyen Iraklı mülteciyi andırıyor. Kapağı Fransa'ya atarsa, birkaç saat önce işlediği ileri sürülen suçtan ötürü kamu vicdanında mahkum olsa bile hapisten yırtacaktır. Olay, New York Manhattan'daki Sofitel Otel'in geceliği 3 bin dolarlık süitinde vuku bulmuştur. İddiaya göre adam, otel temizlikçiliği ile ekmeğini kazanan gariban bir göçmen kadına 'housekeeping' esnasında saldırmış, kadın bağırarak kaçınca da apar topar oteli terk etmiştir. Adam çıplaktır ve odada kadınla karşılaşınca kısa bir şaşkınlığın ardından bu ilahi tesadüfü skora çevirmek için kadının üzerine atılmıştır.
Olayın kahramanlarından biri, Gineli 32 yaşında bir kadındır. Diğeri ise dünyanın en güçlü adamlarından biri olan Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn. (Yazının bundan sonraki bölümlerinde kısaca DSK ya da Kahn olarak anılacaktır.) Cinsel saldırı suçlaması, bugüne dek pek çok kadının gönlünü romantizm ya da parayla fethetmiş bir Fransız çapkını için ağır bir suçlama. Gerek olayın tuhaflığı, gerekse Kahn'ın konumunun önemi, olaydan sonra çeşitli komplo iddialarının ortaya atılmasına zemin hazırladı. Buna göre IMF'nin şampanya, havyar, kadın ve Porsche'dan hoşlanan sosyalist patronu tezgaha getirilmişti. Komplonun muhtelif sebepleri olabilirdi. Kahn, 2012 yılında Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girecekti. Seçimlerin, Sarkozy'nin partisi Halk Hareketi Birliği (UMP) için bir felakete -Marduk kıyametine- dönüşmemesi için Fransız sağı, çapkınlığıyla meşhur Kahn'a bir oyun oynamıştı.
AZGIN ŞEMPANZE SENDROMU
Bir başka söylentiye göre komployu kuranlar, ulusal sermayenin isteklerine uygun politikalar üretmekte zorlanan Kahn'ı IMF başkanlığından uzaklaştırmak isteyenlerdi.
Sosyalist olmasına rağmen liberal politikaları ile ulusal Amerikan sermayesinden ziyade küresel sermayenin çıkarlarına hizmet eden bir eko-politik çizgiyi benimseyen Kahn, ekonominin buna göre dizaynını istiyor gibiydi. Ve komploculara göre bu yüzden tasfiye edildi. Hedef, onun Fransa Cumhurbaşkanlığı'nı engellemek değil, onu IMF başkanlığından etmekti. Maksat hâsıl oldu. Sonra, tecavüze uğradığı iddia edilen kadının pek de güvenilir olmadığı anlaşılınca IMF'nin cinsel darbeyle devrilen başkanı özgürlüğüne kavuştu. Şimdi Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girecek gibi görünüyor.
Taciz skandalından sonra kimileri fırsattan istifade eski defterleri açarak Kahn'a ikinci bir darbe vurdu. Okyanus ötesinden sonra Kahn'ın kendi ülkesinde de ikinci bir cephe açıldı. Bir Fransız yazar -
Tristane Banon- yıllar sonra çıkıp, "Kahn 2002 yılında bana tecavüz girişiminde bulundu. Kotumun düğmelerini çözdü. Beni ilişkiye zorladı. Sonra da 'Seni korkutuyor muyum?' diye mesaj gönderdi," dedi. İlginç olan Banon'un, Kahn'ın ikinci karısı (şimdiki karısı Anne Sinclair) Brigitte Guillemette'in vaftiz kızı olmasıydı. Banon, olaydan sonra Kahn'a 'azgın şempanze' lakabını taktı.
Elbette DSK'nın son icraatı diğerlerinden çok daha fazla gürültü kopardı. Çünkü hem ortada bir tecavüz iddiası vardı, hem de olayın kadın öznesi Kahn'ın sınıfsal pozisyonuyla eşleşmeyecek bir sosyal çevreden geliyordu. Kadın için, 'küçük bir kızın dul annesi', 'Amerika'da tutunmaya çalışan göçmen' diyenler olduğu gibi 'uyuşturucu kaçakçılığıyla uğraşan bir adamın sevgilisi', hatta 'fahişe' diyenler de çıktı. Taciz ya da tecavüz sadece 'iyi huylu' kadınların başına gelmeyeceğine göre, yani kadının kişiliği Kahn'ı aklamayacağına göre eski IMF Başkanı, şerefi iade edilmedikçe zor günler geçirecek. Şeref iadesi de, yargılamanın kamuoyu önünde yapıldığı ve sonrasında tekzip, hatta beraat gibi mekanizmanların pek işe yaramadığı postmodern gösteri dünyasında biraz zor görünüyor. Kahn aynı suçtan Türkiye'de yargılansaydı ve tahliye edilseydi itibarı bir ölçüde iade edilmiş olurdu. Çünkü bizim kültürümüzde tahliye olmak, beraat etmek gibi algılanabiliyor.
Fakat ABD'de Kahn'ın bu işten yakayı sıyıramayacağını düşünenlerin sayısı hiç de az değil.
ÖNCE ZAAFI TESPİT EDİLDİ
Şayet taciz olayı bir operasyon ise, yani başlıktaki gibi söylersek birileri Fransız çapkını, 'Anglosakson' ya da 'Amerikan öpücüğü'yle tahtından indirdiyse önceden onunla ilgili sağlam bir istihbarat çalışması yapıldığı ve kadınlara olan zaafının tespit edildiği aşikar. Buna göre tecavüz, Kahn'a yönelik bir komplo için deyim yerindeyse 'cuk oturuyordu'. Komploculara göre DSK'nın, WikiLeaks belgelerini açıklayarak gündemi sarsan Julian Assange gibi tecavüzle suçlanması da tesadüf değil. Tecavüz iddiasını manidar bulan komplocular işi daha da ileri götürüyor. Antisemitizmi bir etken olarak göstereni mi ararsınız (Çünkü Kahn bir Yahudi, üstelik İsrail devletinin politikalarını genel olarak destekleyen bir Yahudi...), CIA'i işaret edeni mi, Kahn'ın ABD'nin gizli altın rezervleriyle ilgili yolsuzluğu cinsel taciz olayından önce fark ettiğini söyleyeni mi? Nitekim kendisi de eski bir istihbaratçı olan Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Federal Güvenlik Servisi'nin (FSB) bu altın olayıyla ilgili hazırladığı rapora dayanarak, "Kahn, onu görevden uzaklaştırmak isteyen komplocuların kurbanı," dedi.
Bu arada Fransızların Musevi bir cumhurbaşkanı istemediğini söyleyenler de oldu. Ancak böyle düşünenler Fransa'nın şimdiki cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Yahudi olduğunu unutmuş gibiler. Yakın bir geçmişe kadar Kahn'ın tıpkı Sarkozy gibi cumhurbaşkanı olarak Élysée Sarayı'na gireceği konuşuluyordu. Ancak taciz skandalı yüzünden DSK kendini Rikers Hapishanesi'nde buldu. Eğer suçlu bulunursa Élysée Sarayı'nda cumhurbaşkanı olarak bir dönem (beş yıl) geçirmek şöyle dursun, beş Cumhurbaşkanlığı dönemi boyunca cezaevinde kalacak. Taciz hadisesinin, Kahn'ın başına ne tür bir komplo neticesinde geldiği de bu sonucu değiştirmeyecek. Yine de muhtemel komplonun adreslerini -yazımız ömrünün sonuna yaklaşırken- bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçirelim: Kahn'ı IMF başkanlığından indirmek isteyen sermaye çevreleri. 2012'deki Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemek isteyenler. Kıta Avrupası'na tolerans gösteren bir IMF başkanından rahatsız olan Anglosakson çevreler. IMF içindeki Kahn düşmanları.
Bütün bu ihtimaller haricinde bir ihtimali de anmadan geçmemeli: Erkeklerin o kadim zaafıyla imtihan olan Mösyö Kahn, komplo sınavını veremedi.
Kimbilir belki de Kahn, kadın zaafıyla kendi kendisinin komplosuydu.
Okuduğunuz da bir komplonun portresi...