Son Güncelleme: Cumartesi 06.08.2011
İthal muzla geçen 27 yıl
3 Ağustos 1984'te çıkarılan kararnameden sonra ithal edilen Çikita muzla tanıştığımızdan beri yerli muza ilgi kalmadı. Olgunlaştığını gösteren beneklerini kusur olarak görüp, tarım ilaçlarıyla kusursuz hale getirilen muzları tercih ediyoruz
ANAMUR MUZU KISA SÜREDE DEMODE OLDU
O günlerde hiçbirimiz hayatımızda nelerin değişeceğinin farkında değildik. Ama bir yıl sonra, 1985'te manavlarda ilk ithal Chiquita muzlar yerini aldığında, kıyamet koptu. İlk günden itibaren medyamızın Türkçeleştirip Çikita diye anmaya başladığı bu azman muz, Anamurlu güdük hemcinslerinin sonunu getirdi. Bir zamanlar dünyanın en makbul tütünü olarak bilinen Türk tütünü, Roman müzisyenlerin şarkılarına bile giren 'Cigarası Malbora' tarafından devre dışı bırakıldığı gibi, Anamur muzu da birkaç hafta içinde demode oldu. Hepimiz onun dört katı büyüklüğündeki Çikita'yı yemeye başladık. O dönemin Anamur muzlarının arkasından ağıt yakacak değilim. Parmak kadar, yarısından fazlası kabuk olan yerli muzlar, üstüne üstlük ham toplanıyor ve rakibi olmadığı için dünyanın parasına satılıyordu. Güney Amerika'dan Hamburg'a gemilerle, oradan da İstanbul'a uçaklarla getirilen Çikitalar da gerçi ham olarak toplanıp yolda nispeten olgunlaşıyor, karpit fırınında rengi sarartılıp piyasaya sürülüyordu ama fiyatı Anamur'unkinden daha ucuzdu. Ayrıca bir tanesi insanı doyuruyordu.
İTHALATINA 110 MİLYON DOLAR HARCANDI
İlk yıl Çikita'nın ithalatına 6 bin dolar harcayan ülkemiz, en ücra köy pazarlarına bile düşen bu meyveyi getirmek için hızla kesenin ağzını açtı. 2000'de artık hepimiz Çikitakolik olmuştuk ve muz ithalatına 110 milyon dolar harcadık. Bugünlerde ithal muza talep daha dengeli, ödediğimiz döviz 50 milyon doları pek geçmiyor. Bu kadar ithal muz yediğimiz için vicdan azabı çekmemiz gerekmez. Zira muz, pirinç, buğday ve mısırın ardından dünyada en önemli dördüncü gıda ürünü. Toplam üretilen 100 milyon ton civarında muzun yaklaşık yüzde 85'i, üretim yapılan ülkelerde kendi halkları tüketiyor. 500 milyon insan için muz, tıpkı bizim buğdayımız kadar vazgeçilmez gıda ürünü. İhracata yüzde 15'lik bir miktar kalsa da, bu kadarı bile onu ticareti yapılan tüm meyveler içinde zirveye oturtmaya yetiyor. Bizler çiğ tüketilen muzları tercih ederiz. Oysa üretici ülkelerde daha çok muzun sebze olarak pişirilen türleri yeniyor. Bunlar bol miktarda nişasta içerdikleri için sadece pişmiş halde yenebiliyor. Muzun bu denli aranan meyve olmasının en önemli nedeni ise, içerdiği mineraller, özellikle potasyum ve başta B vitamini olmak üzere birçok vitamin açısından zenginliği. Onun kadar kısa sürede enerji veren ve vücuttaki etkisi onun kadar kalıcı olan başka meyve yok. Bu nedenle sporcular için bire bir.
MUTLULUK HORMONU SEROTONİN İÇERİYOR
Stres altında yaşayanların da arada bir muz yemelerinde yarar var; zira muz, mutluluk hormonu serotonin içeriyor. Vücuttaki sıyrıklara ve ufak tefek kanamalara muz kabuğu sürüldüğünde, iyileşme süreci hızlanıyor. Görünüşünden dolayı erotik simgeler arasında yer alması da bir başka önemli özelliği. Reklamlarda, filmlerde onun erotik simge olarak kullanıldığı sayısız örnekleri bir yana bırakalım, 1920'lerde Avrupa sosyetesinin aklını başından alan ufak tefek zenci şarkıcı Josephine Baker'ın efsanevi muzlu eteği hiç unutulmadı. Onun ardından yüzlerce revü dansözü, üne ulaşmanın yolunu muzlu eteklerde aradı.
EN SON HABERLER
- 1 Ülkeler, TikTok’a karşı harekete geçti
- 2 Hep mutlu olmak zorunda değiliz
- 3 Sevgiliye ulaşmak için ses ve söze ihtiyaç var
- 4 Bu okullarda anne-baba adayları eğitiliyor
- 5 Boğaz’da kürek keyfi kabus olmasın
- 6 Aykırı bir ikon
- 7 Evde akıllı cihazlara yer açın güvenliği de ihmal etmeyin
- 8 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 9 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 10 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut